13 Şubat 2014 Perşembe

Garpu Kale -I

Salıpazarı Yeşilköy Kaya Mezarları Ve Garpu Kale  (1)

Yeşilköy Kaya Mezarları:
Ruhun bedendeki tasarrufuna son verme hali olarak tanımlanabilecek olan ölüm, her canlı için kaçınılmaz bir gerçektir. Jeolojik Zaman Tablosunda günümüz insanının ortaya çıkışı dördüncü zaman olan Antropozoik dönemde gösterilir. Ölüme ve define dair takip edilebilen en erken örneklerden konunun bugüne kadar gizem ve önemimden hiçbir şey kaybetmeden, doğumla paralel olarak günlük yaşamdaki öncelikli yerini koruduğu anlaşılmaktadır. Bu durum birçok dini ritüel ile seramoninin ortaya çıkıp, bulunduğu coğrafyaya göre gelenekselleşmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. İnsanoğlu toplayıcı-tüketici olduğu Prehistorik çağlar boyunca zorlu bir gelişim süreci geçirmiş, kendi ayakları üzerinde durmayı başardığı M.Ö.600000–15000 yıllık uzun ve zorlu Paleolitik dönem içerisinde hiç kuşkusuz günümüz insanının takip edilebilir karakteristik özellik ile medeniyet kültürünün temellerini atmıştır. Bu süreç Anadolu’da başlangıçta Antalya Karain ve İstanbul Yarımburgaz Mağaraları ile temsil edilirken son yıllarda gelişme gösteren Pleistosen Arkeolojisi döneme ait birçok yeni veriler elde etmiştir (1 Belli,O.(2000), Arsebük,G.(1995), -Arsebük,G.(1999),Esin,U.(1992).

Takip eden 10000–5000 yıllarını kapsayan Mezolitik çağda kayalara yaptığı resimlerle kendi ile ilgili daha kalıcı bilgiler bırakmayı başaran insanoğlu yerleşiklik ve üreticilikle ilgili önemli adımlar atmayı başarmış olup, Samsun Tekkeköy ile Antalya Belbaşı,Beldibi mağaraları döneme ışık tutan en önemli yerlerdendir. MÖ.7000–5000 li yılları kapsayan Neolitik dönemde üretim yapan ve yerleşik hayata geçen insanoğlu tarihinin en büyük devrimini gerçekleştirmiştir (2 Yazar,M.(2008).

Çayönü, Hacılar, Çatalhöyük, Yumuktepe,Canhasan yerleşmelerindeki ortak veriler sistemli yerleşmeler kurulmaya başlandığını gösterirken Anadolu inanç sisteminde temel öğe olan ana tanrıça tasvirlerinin yapılmaya başlanması ile de din olgusunun somut verilerle ifade edildiği gözlenmiştir (3 Ekrem A.(1987),Yazar,M.(2008).

Kalkolitik çağı kapsayan MÖ.5000–3000’ ler de seramik üretimi ile teknolojik gelişim atak yaparken başlangıçta konut tabanında konumlandırılan mezarların konut alanı dışına çıkarılmasıyla yerleşim merkezlerinin bu yeni anlayışla sosyal,kültürel,ekonomik ve dinsel unsurların etkisinde gelişerek şekillendiği tespit edilmiştir. Dönemsel sanat, estetik anlayışlarıyla bütünleşerek oluşan mezarlık kültürü de böylece doğmuş, kült ve coğrafi çeşitliğe paralel olarak yeni yeni denemelerle bugünkü çeşitliliğe ulaşılmıştır. MÖ.3000–2000’ ler de yazının kullanımı ile Historik çağlara geçilmesi İnsanlık tarihi için dönüm noktası olmuş, Çömlekçi çarkı, planlı kentler, boyalı seramik üretimi, ölü gömme kültüründe ölü armağanlarıyla gelen yenilikler ve Hitit’de kent devletlerinden siyasi birliğe geçiş gibi Anadolu kronolojisinin dönüm noktalarını oluşturan önemli olaylar vuku bulmuştur. MÖ.1180–750 lerde görülen Trak göçleri Anadolu için karanlık bir dönem yaşanmasına neden olurken, Geç Hitit Krallıkları (1200–700),Urartular (900–580), Frigler (750–300), Parayı kullanıma sunmasıyla ticarette yeni bir çığır açan Lidya (700–546), Likya (600–300) ve devamında Pers İstilası (546–334), Arkaik (MÖ 600–334), kent devletlerine dönüşün görüldüğü Helenistik dönem (MÖ.323–30), MÖ 30- MS. 395 Roma dönemi ile sonrasında ki kültürel izler ve birikimler Anadolu’yu gerek kent anlayışı gerekse Mezar ve mezarlık olgusu bakımından otokton halkların kültürel zenginlikleri ile yoğrulan definle ilgili dini mimari uygulamaların en zengin örneklerinin sahibi yapmıştır.

Ruhun bedenle olan bağlılığının son bulması, bedenin terk edilerek farklı bir boyutta ruh varlığını devam ettirmek olan ölümle ilgili ritüeller kaynağını, inanç sistemlerinin gerekleriyle bütünleşerek oluşan defin geleneklerinden almıştır. Semavi dinler öncesinde olduğu gibi sonrasında da ölüm ve definle ilgili uygulamalar önemini korumuş ve her semavi din benzerliklerle birlikte farklılıkları da barındıran ölüm ve define ait dinsel kuralları ortaya koymuş,  bunun sonucu coğrafya ve geleneksel ata kültürüyle şekillenen seramoniler oluşmuştur.
(Devam Ediyor)
/Emine YILMAZ
Sanat Tarihçisi -  Samsun 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder