14 Şubat 2014 Cuma

Ehemle Mühim

Yaşayan büyüklerimizden duymuştum ilk defa 3 ler kuralını. Adeta bir hayat düsturu gibi dolamışlardı dillerine. Her ne olursa olsun hayat felsefelerini bu temel üzerine kurmaya özen gösterdiklerini çok gözlemledim. Hatırladığıma göre İstihare, İstişare ve İktisat prensipleri hayatın her döneminde işe yarayan ve kullanılmaması durumunda ise tökezleyen ve tökezleten, yaşamın ana ilkeleri olarak çıktı karşıma.

  İstihare birçok sözlükte “insanın kendisi için hayırlı olanı istemesi” olarak tarifleniyor. Hatta birçok insanın doğruyu bulmak adına abdestli ve namazlı olarak uykuya yatıp gördüğü rüyaya göre, ikilem içinde kaldığı zamanlarda tercihini yapması için birazda ironik olarak yorumlanan bir tercih şekli olduğu bilinir. Bazı inanç sahiplerince kabul görse de bu gibi durumları biraz abartılı ve de safsata olarak değerlendirenler de fazlasıyla bulunmaktadır. Doğruluğunun tek tartışılmayacak tarafı ise insanın kendisine münasip ve doğruyu seçerken birazda dikkatli davranmasına dair olan kısmıdır ki, istihare de budur zaten.

  İstişare’nin dilimizdeki tek ve tartışılamayan manası, her meseleyi; tartışmak, konuşmak araştırmak ve müzakere etmek olduğunu biliyorum? Aslında bu, zaten bir cemiyet ve toplum kuralı değil midir? Bir konu, tek kişi kafasından çıkıp ve oldukça yalın bir düşünce sentezini ortaya koymadan önce müzakere edilmezse, kısır güdük ve verimsiz bir halde kaldığını hep yaşamıyor muyuz? Son günlerde yaşadığımız, Şike kanun teklifine öncelikle karşı çıkan; Bülent Arınç gibi, Şamil Tayyar gibi, 2 AKP li Siyaset Ustasının istişare eksikliğinden kaynaklanan, sıkıntıya düştükleri son durumu, televizyon ve gazetelerde ayrıntılarıyla görmedik mi? Tartışmanın gerekli olduğunu ve tercihlerinin ortaya konması sırasında belki de hayatlarındaki en belirgin hatayı yaptıklarını o kadar ustalıkla anlatarak ortaya koydular ki. Ama önemli olan bunu mazur göstermek yerine o duruma da düşmemeleriydi.

Bu ayrışmanın kent idaresi genelinde ise, il genel meclislerinde, hatta belediye meclislerinde de sık sık yaşandığını da görmekteyiz. Konu her ne olursa olsun, başkan olarak titr sahibi olan idarecilerin bile kendi grubu içindeki, akademisyen, mühendis hatta mimar gibi uzmanlarla farklı ve ayrışık kararlar vermesi hep istişare eksikliğinden kaynaklı uyumsuzluklar olarak sırıtıyor oturumlarda. Son meclis toplantılarından birinde İlkadım Belediye Başkanı, Kent Planlaması için farklı el kaldırıyor, kendi grubu içindeki Mimar Üye de başka bir düşünce içinde olduğunu belirtiyor. Herkes aynı düşünce içinde olacak diye bir genelleme yok ama aynı gruba dâhil olan Başkan ve maiyetindekiler gerekli sorgulamalar sonrasında, bir temel noktada ve esasta buluşmalı idiler. Bana ve ortak akla göre bunun yegâne sebebi istişare noksanlığıdır, yoksa planlamanın ana ögelerini başkalarına bir mimar izah edemezse, hiç kimse edemez!

Üçüncü ve son hayati kural ise iktisat prensibidir ki, hangi makam ve mevkiye ait olunursa olunsun hayatın can damarıdır. Eskiler “Hazıra hazine dayanmaz” derken, iktisat kuralını hatırlatmak isterlerdi. Rahmetli Vehbi Koç’a sormuşlar “Bu kadar nasıl zengin olabildiniz”? Diye, Çok çalıştım ama daha çok tasarruf ettim” demiş. Bir bildiği vardı Muhteremin galiba.

İyi Haftalar

20.12.2011
/Sacit ACAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder