“Şehir
bilincini şehre karşı müşfik olmayı, insanın anlaması yakalaması gerekir” diyerek dikey mimariyi eleştiren Başbakan
Erdoğan, yükselen devasa binaların topraktan uzak olarak yükselmemesi gerektiği
mesajını vermiştir. Tanrıverdi grubunun İstanbul Beşiktaş’da yaptırdığı otel
açılışında bir konuşma yapan başbakan, aynı grubun Samsun’da yaptıracağı 30 kat
yüksekliğindeki otel projesini de bu çerçevede eleştirmiştir.
Bilindiği üzere özellikle büyük metropollerde
gökdelenlerin sayısı hızla artış kaydetmektedir. Ancak her yapılan gökdelen pek
çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Örneğin alt yapı sorunları
çözümlenmemiş bir bölgede inşa edilen gökdelenler, bölgedeki tüm alt yapı
dengelerini alt üst etmektedir. Bir mahallenin tamamı kadar insan yoğunluğu
taşıyan gökdelenler ayrıca trafik sorununu da beraberinde getirmektedir.
Şehir planlamacıları, inşaat mühendisleri odaları,
merkezi yönetimler ve ilgili kurumlar ile istişare yapılmadan inşa edilen
yüksek binalar, mevcut kanalizasyon ağlarına, veya diğer telefon, elektrik ve
doğal gaz hatlarına bağlandığından, doğal olarak sağlıksız bir yapılanma
meydana gelmektedir.. Kentsel dönüşüm furyasında da görüldüğü üzere yine alt
yapı eksiklikleri tamamlanmadan ortalık toz duman hale getirilmiştir. Bu
sağlıksız yapılanmanın faturası Samsun’da 14 can kaybı ile ödenmiştir.
Bugünlerde ise kentimizde ne yazık ki alt yapı eksiklikleri giderilmeden
Rezidans projeleri gündeme getirilmektedir.
Samsun Rezidans projelerine şu anda müsait
değildir. Kent merkezlerinde dahi 10 dakikalık bir yağmur yağışı sonucunda,
sokak ve caddeler bataklığa dönüşmektedir. Özellikle kentin sahil kesimlerinde
oldukça yüksek binaların inşa edileceği planlandığından, mevcut trafik keşmekeşi daha da artacaktır. Samsun’da özellikle gecekondulaşmanın yoğun
olduğu Hastane mahallesi, Kadıköy, İlyasköy, Cezaevi mahallesi, Belediye evleri
gibi bölgelerimiz için planlanan yüksek katlı bloklar ile kentteki çarpık
yapılaşmaların giderilmesi planlanmaktadır.
Dolaysıyla yapılan mimari çalışmaların odağını
yatak değil dikey yapılar oluşturmaktadır. Oysa Samsun fiziki anlamda yatay
yapılanmaya oldukça müsaittir. Böylece binalar bir beton yığını olarak değil,
yeşili ön plana çıkaran bir yapıda oluşturulacaktır. 2012 yılının son
günlerinde yaşanan sel felaketinin ardından, bugün alınan tedbirlere göz
atıldığında yine havanda su dövüldüğü görülmektedir. Sel kapanlarını çözüm
olarak değil tedbir olarak uygulayan yetkililer, bu kapanların selde
yıkılmasına rağmen binaların hala yasal olmayan zeminlere oturmasına seyirci
kalmaktadırlar.
Yaşanan sel felaketinin ardından, başta bakanlar
olmak üzere belediye başkanları ve yetkililer çizmelerini ayaklarına geçirerek
sözde incelemeler yapmışlar ve en kısa zamanda radikal bazı tedbirler alınacağı
yönünde demeçler vermişlerdir.
Ancak bugüne kadar tek yapılan etraftaki molozların
temizlenmesidir. Yaşananlar ve meydana gelen can kayıpları yazılı ve görsel
medyanın bir süre gündeminde yer almış sadece mazideki yerini almıştır. Bugün
Samsun Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Şehir Planlamacıları kentin
mimari yapısına ilişkin verileri ellerine alarak, binaların ne kadar sağlıklı
olup olmadığına ilişkin bir anket çalışması yapacak olsalar ve binaların eski
ruhsatlarını iptal ederek mevzuatlara uygun olarak yeniden ruhsatlandırma
işlemlerine baş vursalar, binaların % 90’ının ruhsat almasının mümkün olmayacağını
göreceklerdir.
Çünkü 1970 yılından bu yana yapılan tüm binalar
imar ve iskan mevzuatlarına aykırı olduğu gibi, 2000 sonrasında yapılan
binaların da mevzuatlara uygun inşa edildiği söylenemez. Ayrıca Samsun’daki
çarpık yapılaşmalar ile bir deniz kenti olunmasına rağmen, deniz ile irtibat
tamamen kesilmiştir. Üstelik bazı kamu binaları da Samsun’da başka bir yer
yokmuş gibi sahil bandında yer almaktadır. Dolaysıyla, şehir bilincinin
oluşabilmesi için, proje aşamasında ilgili kurumların kesinlikle bir koordinasyon
içinde hareket etmeleri gerekir. Kentsel dönüşüm angaryası içinde üretilecek
projelerde ortak akıl üretilmeli ve kentin bugüne kadar mimari yapılanmasındaki
çarpıklıklar giderilmelidir.
/Süleyman
SALUR
15 Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder