26 Mayıs 2013 Pazar

Samsun’da Ekilebilir Toprak Alanları Daralıyor

Samsun’un ekonomik gelişimi için kimlik arayışlarının sürdüğü, tarım kenti vizyonunun ise ikinci sıralarda da dahi kendine yer bulamadığı bilinmektedir. Çünkü sağlık kenti, enerji kenti gibi yeni markalar yakıştırma gayreti içine girilmiş ve hatta küçük ölçekli sanayi siteleri ile kentin sanayi kenti olduğuna ilişkin açıklamalar da yapılmaktadır.

Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin tarım yolu ile kalkınamadığı bir gerçektir. Bugünkü hali ile Türkiye’nin kendine yetmek bir yana kendini besleyemez noktalara gelmiştir. Doğal olarak da Samsun bu olumsuzluktan nasibini almıştır. İnsanların gıda ihtiyaçlarının dışında hayvanlara dahi yiyecek bulmakta sıkıntı çekilmektedir. Açlıktan belki insanlar ölmemiştir ancak binlerce hayvan yem bulunamadığı için açlıktan telef olmuşlardır. Gelişmiş olan ülkelerde durum farklıdır. Bu ülkeler tarımsal kalkınmanın yanı sıra sanayi devrimlerini de gerçekleştirdikleri için her iki sektörde de dünyada söz sahibidirler.

Tarımda modernizasyona gidilmesi ile küçük üreticiler üretim potansiyellerini kaybetmişler ve şehirlere göç ederek sanayi kesiminde vasıfsız elemanlar grubunu oluşturmuşlardır. Böylece tarım köylülerin insiyatifinden çıkarılarak çiftçilerin hakimiyet kurduğu bir sektör haline gelmiştir. Türkiye’de ekilebilir  toprak alanlarının daralmasının en önemli nedeni, arazilerin miras yolu ile parçalanmasıdır. Oysa Avrupa’da bu tür araziler büyüklerin ölümü halinde en büyük çocuğa miras kalmakta ve kesinlikle diğer varislere bir dağıtım yapılmamaktadır. Böylece araziler bölünmediğinden ekilebilir alanlar muhafaza edilebilmektedir. Küçülen toprak parçalarında tarım yapılamadığından ve masrafları kurtarmadığından tarım ile iştigal eden köylüler değişik iş gruplarına yönelmektedir.

Örneğin bir fındık üreticisi olarak yaptığımız hesaplara göre, bir ton fındık için gübreleme, dalları budama ve temizleme ve toplama işlemlerinin maliyeti yaklaşık 4.000 TL. civarındadır. Geçen yılki hasadı sattığımız fiyat da 4.000 TL.dir. Bu maliyetlere sizin zamanınız ve şahsi harcamalarınız dahil değildir.  Fındığın üreticileri memnun edebilecek taban fiyatı 6000 TL.’nin altında olmamalıdır. Çay’da ise durum daha da vahimdir. Üretici çoğu kez ürününü tarlada bırakmakta veya Pazar bulamadığından denize dökmektedir. Tütünümüzün durumu ise malumdur.

Samsun’da verilere göre 2002-2010 yılları arasında toplam işlenen tarım alanları % 15.9 oranında azalmıştır. Türkiye’de ise bu oranın % 10.6 oranında olduğu ifade edilmektedir. Dolaysıyla işlenen toprak alanlarının yok edilmesi grafiğinde Samsun Türkiye ortalamalarından yaklaşık % 50 oranında daha kötü bir performansa sahiptir. Rakamsal olarak ifade edilecek olur ise; Samsun’da toplam işlenen tarım alanı 341.453 hektar iken, bu rakam 2010 yılında 287.192 hektar seviyelerine inmiştir. Bu düşüşün en önemli nedenlerinden biriside, arazilerin miras yolu ile çocuklara paylaşımıdır. Kısıtlı tarım potansiyellerine rağmen, Samsun’da gıda ürünlerinin imalat payı % 23’tür. Geriye kalan % 77’lik bölümünü ise değişik sektörlerdeki imalatlar almaktadır.

Kentin ekonomik verilerine göz attığımızda, ülkedeki genel ekonomik verileri teyit etmeyen gelişmeler yaşanmaktadır. Örneğin kapanan ticari işletmelerin sayısı her geçen yıl artmaktadır.STSO iktisadi raporlarına göre 2007 yılında 92 adet ticari işletme kapanırken bu rakamlar 2011 yılında 124’e ulaşmıştır.  Son yıllarda özellikle sağlık sektörüne yapılan yatırımlar göz ardı edilemez. Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yanı sıra, özel hastane sayılarının artması ve diş hastanesi, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi,ruh ve sinir hastalıkları hastanesi, alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezi projelerinin Samsun’un sağlık üssü haline getirilmesi için atılan önemli adımlardır.

Bazı kesimler tarafından Samsun için lüks olduğu yönünde eleştirilen 30.000 kişilik stadyum ve muhtelif  spor tesisleri yatırımı,bugün her ne kadar yapımı kör topal ilerleyen Fuar ve Kongre Merkezi, 5 yıldızlı otel projeleri gibi yatırımlar, Samsun’a ekonomik ivme kazandıracaktır. Ancak işsizlik oranlarının artış kaydetmesi, kırsal kesimlerden kent merkezine göç eden insanların oluşturduğu gizli işsizlik, protesto olan senetler ve ödenemeyen çeklerin sayısının artması, kredi kartı mağdurları bakımından ülkenin sayılı illerinden biri olarak kabul edilmesi gibi dezavantajlar yaşandığı sürece, kentin geliştiğinden veya gelişeceğinden bahsedilemez. Mesai saatlerinde şehir merkezi meydanlarındaki avare şekilde dolaşan insan toplulukları bu görüşlerimizi teyit etmektedir.

/Süleyman SALUR
26 Mayıs 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder