Samsun’un ekonomik gelişimi için kimlik
arayışlarının sürdüğü, tarım kenti vizyonunun ise ikinci sıralarda da dahi
kendine yer bulamadığı bilinmektedir. Çünkü sağlık kenti, enerji kenti gibi
yeni markalar yakıştırma gayreti içine girilmiş ve hatta küçük ölçekli sanayi
siteleri ile kentin sanayi kenti olduğuna ilişkin açıklamalar da yapılmaktadır.
Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin
tarım yolu ile kalkınamadığı bir gerçektir. Bugünkü hali ile Türkiye’nin
kendine yetmek bir yana kendini besleyemez noktalara gelmiştir. Doğal olarak da
Samsun bu olumsuzluktan nasibini almıştır. İnsanların gıda ihtiyaçlarının
dışında hayvanlara dahi yiyecek bulmakta sıkıntı çekilmektedir. Açlıktan belki
insanlar ölmemiştir ancak binlerce hayvan yem bulunamadığı için açlıktan telef
olmuşlardır. Gelişmiş olan ülkelerde durum farklıdır. Bu ülkeler tarımsal
kalkınmanın yanı sıra sanayi devrimlerini de gerçekleştirdikleri için her iki
sektörde de dünyada söz sahibidirler.
Tarımda modernizasyona gidilmesi ile küçük
üreticiler üretim potansiyellerini kaybetmişler ve şehirlere göç ederek sanayi
kesiminde vasıfsız elemanlar grubunu oluşturmuşlardır. Böylece tarım köylülerin
insiyatifinden çıkarılarak çiftçilerin hakimiyet kurduğu bir sektör haline
gelmiştir. Türkiye’de ekilebilir toprak
alanlarının daralmasının en önemli nedeni, arazilerin miras yolu ile
parçalanmasıdır. Oysa Avrupa’da bu tür araziler büyüklerin ölümü halinde en
büyük çocuğa miras kalmakta ve kesinlikle diğer varislere bir dağıtım
yapılmamaktadır. Böylece araziler bölünmediğinden ekilebilir alanlar muhafaza
edilebilmektedir. Küçülen toprak parçalarında tarım yapılamadığından ve
masrafları kurtarmadığından tarım ile iştigal eden köylüler değişik iş
gruplarına yönelmektedir.
Örneğin bir fındık üreticisi olarak yaptığımız
hesaplara göre, bir ton fındık için gübreleme, dalları budama ve temizleme ve
toplama işlemlerinin maliyeti yaklaşık 4.000 TL. civarındadır. Geçen yılki
hasadı sattığımız fiyat da 4.000 TL.dir. Bu maliyetlere sizin zamanınız ve
şahsi harcamalarınız dahil değildir.
Fındığın üreticileri memnun edebilecek taban fiyatı 6000 TL.’nin altında
olmamalıdır. Çay’da ise durum daha da vahimdir. Üretici çoğu kez ürününü
tarlada bırakmakta veya Pazar bulamadığından denize dökmektedir. Tütünümüzün
durumu ise malumdur.
Samsun’da verilere göre 2002-2010 yılları arasında
toplam işlenen tarım alanları % 15.9 oranında azalmıştır. Türkiye’de ise bu
oranın % 10.6 oranında olduğu ifade edilmektedir. Dolaysıyla işlenen toprak
alanlarının yok edilmesi grafiğinde Samsun Türkiye ortalamalarından yaklaşık %
50 oranında daha kötü bir performansa sahiptir. Rakamsal olarak ifade edilecek
olur ise; Samsun’da toplam işlenen tarım alanı 341.453 hektar iken,
bu rakam 2010 yılında 287.192
hektar seviyelerine inmiştir. Bu düşüşün en önemli
nedenlerinden biriside, arazilerin miras yolu ile çocuklara paylaşımıdır.
Kısıtlı tarım potansiyellerine rağmen, Samsun’da gıda ürünlerinin imalat payı %
23’tür. Geriye kalan % 77’lik bölümünü ise değişik sektörlerdeki imalatlar
almaktadır.
Kentin ekonomik verilerine göz attığımızda,
ülkedeki genel ekonomik verileri teyit etmeyen gelişmeler yaşanmaktadır.
Örneğin kapanan ticari işletmelerin sayısı her geçen yıl artmaktadır.STSO
iktisadi raporlarına göre 2007 yılında 92 adet ticari işletme kapanırken bu
rakamlar 2011 yılında 124’e ulaşmıştır. Son
yıllarda özellikle sağlık sektörüne yapılan yatırımlar göz ardı edilemez.
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yanı sıra, özel hastane sayılarının artması ve
diş hastanesi, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi,ruh ve sinir
hastalıkları hastanesi, alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezi projelerinin
Samsun’un sağlık üssü haline getirilmesi için atılan önemli adımlardır.
Bazı kesimler tarafından Samsun için lüks olduğu
yönünde eleştirilen 30.000 kişilik stadyum ve muhtelif spor tesisleri yatırımı,bugün her ne kadar
yapımı kör topal ilerleyen Fuar ve Kongre Merkezi, 5 yıldızlı otel projeleri gibi
yatırımlar, Samsun’a ekonomik ivme kazandıracaktır. Ancak işsizlik oranlarının
artış kaydetmesi, kırsal kesimlerden kent merkezine göç eden insanların
oluşturduğu gizli işsizlik, protesto olan senetler ve ödenemeyen çeklerin
sayısının artması, kredi kartı mağdurları bakımından ülkenin sayılı illerinden
biri olarak kabul edilmesi gibi dezavantajlar yaşandığı sürece, kentin
geliştiğinden veya gelişeceğinden bahsedilemez. Mesai saatlerinde şehir merkezi
meydanlarındaki avare şekilde dolaşan insan toplulukları bu görüşlerimizi teyit
etmektedir.
/Süleyman
SALUR
26 Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder