Şehir planlamacılarını en çok meşgul eden konuların
başında, kent siluetinin muhafaza edilmesi gelir. Bazı büyük metropollerde
“Siluet Ana Planı” adı altında siluet
planı projeleri gündeme getirilmektedir. Böylece imarda bazı kısıtlamalara
gidilmekte ve söz konusu ana plana uymayan inşaatlarda yıkıma gidilmektedir.
Kent siluetinin bozulmasına yönelik yapılanmalar
sadece sahil bantlarında değil, tarihi eserlerin de etrafında yer alarak önemli
görsel tahribatlar yaratılmaktadır. Geçmiş dönemlerde Edirne’de tarihi Selimiye
Camii’nin Dünya Kültür mirasları arasında yer alması nedeniyle, siluetin
bozulması tehlikesine karşı konu Unesco’ya taşınmıştır. Rant elde edebilmek
uğruna insan hayatı, doğa ve çevre gibi değerler arka plana atılmakta ve
dolaysıyla tarihi ve kültür miraslarımız dahil olmak üzere tüm değerler tek tek
elimizden alınmaktadır.
Modern binaların yapılmasına elbette hiç kimsenin
itirazı olamaz. Ancak uygunsuz ve mimariye özgü ekleme yapılmadığı taktirde
yükselen gökdelenler dezavantaj oluşturmaktadır. Örneğin İstanbul’da bazı
bölgelerde gökdelen inşaatları Koruma Kurulu kararlarına takılmıştır. Yıkılan
Ali Sami Yen stadının yerine inşa edilecek olan gökkafesler bu konuda
verilebilecek önemli bir örnektir. Samsun’da ise malum sahilde inşa edilen 5
yıldızlı otel inşaatı, kentin siluetini bozmanın yanı sıra rant ekonomisinin uzantılarından birisidir.
Çarpık yapılaşmayı kentlerdeki nüfus patlamaları
ile ilişkilendirebilirsiniz. Plansız ve denetimsiz binaların alt yapı
çalışmaları tamamlanmadan inşa edilmesi ile mevcut dokular tahribata
uğramaktadır. Çarpık yapılaşmayı tetikleyen faktörlerin başında yerel seçimler
gelmektedir. Çünkü ülke olarak her yerel seçimler öncesinde imar aflarının
çıkarılması gelenek haline geldiğinden, özellikle seçimlere bir yıl kala
kentler adeta şantiye haline gelirler. Toplumsal saygı ise genelde hiç akla
gelmez. Önemli olan bu tür yapılanma ile rant kapılarını ardına kadar aşmaktır.
Kültürel bozulma ise zaten tedavülden tamamen kalkmıştır.
Kısa vadeli bireysel çıkarlar toplum menfaatlerinin
üstündedir. Siz Samsun’da sahil kenarına yapılan oteli eleştirdiğinizde yatırım
düşmanı ilan edilirsiniz. Oteli inşa eden Tanrıverdi gurubunun Samsun’un çıkarlarını
düşünmesi gibi bir durumun zaten söz konusu olamayacağı ortadadır. İstanbul’da
ikamet eden bir işadamı olarak doğup büyüdüğü kente yatırım yapan bir kahraman
olarak ilan edilmesi de zaten gecikmez.
Kıyı kenar çizgileri öncelikle kamusal alanlar ile
ihlal edilmiştir. Başka hiçbir alan kalmamışcasına başta valilik binası olmak
üzere pek çok binalar sahil bandımızda yer almaktadır. Dolaysıyla bu tür
katliamların önlenmesine yönelik alınacak tedbirlerin başında, sahil bandında
yapılması düşünülen tüm projelerin yeniden gözden geçirilmesi ve hatta iptal
edilmesi gelmektedir.
/Süleyman
SALUR
29 Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder