Samsun ekonomisinde önemli bir yer tutuyor
yabancılar pazarı… Bunu kimse inkar edemez… Özellikle orta ve alt gelir
grubunun tercih ettiği, yaklaşık bin dükkanın bulunduğu bir alışveriş merkezi… Ancak
son dönemde Yabancılar Pazarının iş yapamadığı serzenişinde bulunuyordu Pazar
esnafı… Dün Yabancılar Pazarına gittim durumu görmek için… Baştan aşağıya
dolaştım ve sonunda dedim ki, ben niye buradan alışveriş yapayım ki? Alışveriş
yapmam normal şartlarda buradan ben… Çünkü
hiçbir cazibesi kalmamış… Ancak çok spesifik ürünler için gidilebilir… Örnek
mi; Polo yaka bir tişört almak istedim… Yaklaşık 20’nin üzerinde mağazada fiyat
sorguladım… Fiyatlar 25 ile 35 TL. arasında değişiyordu… Aynı tişört belki daha
kalitesi marka mağazalarda 12.90 ile 19.90 arasında değişiklik gösteriyor… Eeeee
ben marka mağazadan daha ucuza tişört alabiliyorsam, Yabancılar pazarından niye
alışveriş yapayım… Kısaca Yabancılar pazarı, “ucuz Pazar” olma özelliğini
kaybetmiş ve hatta marka mağazalardan daha pahalı hale gelmiş… Dolayısı ile de
müşteri artık Yabancılar Pazarını yok sayıyor…
Bu Ülke Neden
Adam Olmaz
Dün akşam dostlarla sohbet sırasında söz döndü
dolaştı, devlet kurumlarındaki yeni nesil personelin iş saygısının kalmadığına,
iş bilmediklerine, işi öğrenmek için çaba sarf etmediklerine ve bir şey
üretmediklerine geldi… Eskiden devlet memurlarının büyük bir bölümünün işinin
ehli olmak için çaba sarf ettiğinden, kendini yetiştirdiğinden bahsettik… Şimdiki
personelin ise sadece mesai saatlerini doldurma kaygısı taşıdığına değindik ve
sebebini sorgulamaya başladık…
Sebep gayet açıktı; Bu ülkede siyaseten makam
sahibi olunduğu, yalakalıkla merdivenler tırmanıldığı, inanmadığı bir siyaset
ya da ideolojiye inanıyormuş gibi yapıp hatta militanı kesilerek makamlara aday
olunduğu, çalışkanlık, dürüstlük, üretim gücü siyasetin altında ezildiği sürece
kimse maaşını hak etmek için uğraş vermiyordu… Niye çalışsındı ki; siyaset
yapmadığı, yalakalık yapmadığı sürece nasıl olsa mesleğinde ilerlemeyecekti…
Ve mesleğinde ilerlemek makam sahibi olmak için de
çalışkan olmaya, dürüst olmaya, üretmeye, iş bilmeye gerek yoktu dayın olduğu
sürece… Haksız mı yeni nesil? Bakın çevrenize ve işgal edilen makamlara, çok
büyük bir bölümünde iş bilmeyen siyaseten atanmış adamlar oturuyor… Durum böyle
olunca da bu ülkenin adam olmasını beklemek
abesle iştigalden öte gitmiyor…
Leonardo Ve
Son Akşam Yemeği
‘Simyacı’nın meşhur yazarı Paulo Coelho`dan bir
hikaye … Leonardo da Vinci `Son Akşam Yemeği` isimli resmini yapmayı
düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. İyi`yi İsa`nın bedeninde, Kötü`yü
de İsa`nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren
Yahuda`nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı.
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak
kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser
sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz
vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç
yıl geçti. `Son Akşam Yemeği` neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci
henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı.
Leonardo`nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi
bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan
sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar
içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına
yığılmıştı.
Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa
kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.
Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri
anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği
resme geçiriyordu.. Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun
etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini
gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi: `Ben bu resmi daha önce gördüm...` `Ne
zaman?` diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..
`Üç yıl önce` dedi adam. `Elimde avucumda olanı
kaybetmeden önce... O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim
vardı. Bir ressam beni İsa`nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...
İyi ve Kötü`nün yüzü aynıdır... Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına
bağlıdır...
/Şenol
KOCATEPE
06 Haziran 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder