6 Haziran 2014 Cuma

Yabancılar Pazarı Neden Sinek Avlıyor?

Samsun ekonomisinde önemli bir yer tutuyor yabancılar pazarı… Bunu kimse inkar edemez… Özellikle orta ve alt gelir grubunun tercih ettiği, yaklaşık bin dükkanın bulunduğu bir alışveriş merkezi… Ancak son dönemde Yabancılar Pazarının iş yapamadığı serzenişinde bulunuyordu Pazar esnafı… Dün Yabancılar Pazarına gittim durumu görmek için… Baştan aşağıya dolaştım ve sonunda dedim ki, ben niye buradan alışveriş yapayım ki? Alışveriş yapmam normal şartlarda buradan ben…  Çünkü hiçbir cazibesi kalmamış… Ancak çok spesifik ürünler için gidilebilir… Örnek mi; Polo yaka bir tişört almak istedim… Yaklaşık 20’nin üzerinde mağazada fiyat sorguladım… Fiyatlar 25 ile 35 TL. arasında değişiyordu… Aynı tişört belki daha kalitesi marka mağazalarda 12.90 ile 19.90 arasında değişiklik gösteriyor… Eeeee ben marka mağazadan daha ucuza tişört alabiliyorsam, Yabancılar pazarından niye alışveriş yapayım… Kısaca Yabancılar pazarı, “ucuz Pazar” olma özelliğini kaybetmiş ve hatta marka mağazalardan daha pahalı hale gelmiş… Dolayısı ile de müşteri artık Yabancılar Pazarını yok sayıyor…

Bu Ülke Neden Adam Olmaz
Dün akşam dostlarla sohbet sırasında söz döndü dolaştı, devlet kurumlarındaki yeni nesil personelin iş saygısının kalmadığına, iş bilmediklerine, işi öğrenmek için çaba sarf etmediklerine ve bir şey üretmediklerine geldi… Eskiden devlet memurlarının büyük bir bölümünün işinin ehli olmak için çaba sarf ettiğinden, kendini yetiştirdiğinden bahsettik… Şimdiki personelin ise sadece mesai saatlerini doldurma kaygısı taşıdığına değindik ve sebebini sorgulamaya başladık…

Sebep gayet açıktı; Bu ülkede siyaseten makam sahibi olunduğu, yalakalıkla merdivenler tırmanıldığı, inanmadığı bir siyaset ya da ideolojiye inanıyormuş gibi yapıp hatta militanı kesilerek makamlara aday olunduğu, çalışkanlık, dürüstlük, üretim gücü siyasetin altında ezildiği sürece kimse maaşını hak etmek için uğraş vermiyordu… Niye çalışsındı ki; siyaset yapmadığı, yalakalık yapmadığı sürece nasıl olsa mesleğinde ilerlemeyecekti…

Ve mesleğinde ilerlemek makam sahibi olmak için de çalışkan olmaya, dürüst olmaya, üretmeye, iş bilmeye gerek yoktu dayın olduğu sürece… Haksız mı yeni nesil? Bakın çevrenize ve işgal edilen makamlara, çok büyük bir bölümünde iş bilmeyen siyaseten atanmış adamlar oturuyor… Durum böyle olunca da bu ülkenin adam olmasını beklemek   abesle iştigalden öte gitmiyor…


Leonardo Ve Son Akşam Yemeği
‘Simyacı’nın meşhur yazarı Paulo Coelho`dan bir hikaye … Leonardo da Vinci `Son Akşam Yemeği` isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. İyi`yi İsa`nın bedeninde, Kötü`yü de İsa`nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda`nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı.

Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç yıl geçti. `Son Akşam Yemeği` neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı.

Leonardo`nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.

Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu.. Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:  `Ben bu resmi daha önce gördüm...` `Ne zaman?` diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..

`Üç yıl önce` dedi adam. `Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce... O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa`nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti... İyi ve Kötü`nün yüzü aynıdır... Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır...

/Şenol KOCATEPE
06 Haziran 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder