Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Sayın Zeki Murzioğlu, İSO’nun “İlk 500” listesine giren üç Samsun firmasını
kutlamış. Yeşilyurt Demir Çelik, Samsun Makine Sanayii ve Ulusoy Un’u biz de
kutlayalım. Hak edilmiş bir kutlama olur. Üç firma da uzun yıllardan beri büyük
bir istikrar içinde ilk 500’deki yerlerini korumayı başarıyorlar.
Başta Sayın Murzioğlu olmak üzere
sakın kimse bu üç firmanın başarısından bir kent efsanesi yaratmaya kalkmasın.
Üç firmanın başarısı, kendileri adına alkışlanmaya değer ama Samsun’un acı
gerçeğini gizlemeye yetmez. Sayın Murzioğlu geçen yıl beş firmayı kutluyordu,
bu yıl üç firmayla yetiniyor. Hem de iddialı kentler her yıl daha fazla firmayı
İlk 500’e sokmayı başarırken.
Gaziantep bu yıl 24 firmayla Anadolu
kentlerine fark atıyor. Kayseri’nin 13, Konya’nın 9 firması var İlk 500’de. Ama
bir başka kent var asıl üzerinde durulması gereken. Daha düne kadar adı sanı
pek duyulmamışken Kahramanmaraş şimdilerde Konya’yı geride bırakıyor Samsun’a
da tur üstüne tur bindiriyor. Kahramanmaraş’ın tam 13 firması var Türkiye’nin
İlk 500 firması arasında. Ve bunların ticaret hacmi de üretimi de Samsun’un üç
mislinden fazla.
Kendimizi kandırmayalım bu şehir bu
haliyle ne sanayi şehridir, ne tarım şehri ne de hizmet şehri. Bu şehir memur
şehridir, bu şehir emekli şehridir, bu şehir öğrenci şehridir. Şu yok
saydığımız, inkar ettiğimiz ve hatta sövüp saydığımız geçmişten bize miras
kalan üniversiteyi, polis okulunu ve askeri garnizonu çekin Samsun’dan, geriye
hayal kırıklığından başka bir şey kalmaz. AVM’ler alışverişe kalite katar ama
üretime katkı vermez, istihdamı artırmaz, tam tersine istihdamı azaltır. Açılan
her AVM, kapanan onlarca yüzlere küçük işletme demektir. Samsun inşaat
malzemesi ve teknolojisinin getirdiği yenilikle kabuk değiştiriyor ama üretime
yönelik yatırım yapmıyor, yapamıyor. Gelemen Tersanesi(!) gibi ciddi paralar
harcanan yanlış yatırımlar da daha tamamlanmadan kaderine terk ediliyor. Söyler
misiniz lütfen, denize gömülen paralara mı hayıflanmalı yoksa oy uğruna
sömürülen hayallere mi yanmalı.
Şimdi yine bazı hayal tüccarları ve
umut sömürücüleri bizi “felaket tellalı” olmakla suçlayacak ama birileri
gerçekleri söylemeli. Zaman kaybediyoruz; organize sanayi bölgelerimiz
sorunlarla dolu, henüz tam kapasiteye ulaşmış bir bölgemiz yok. Küçük sanayi
sitelerimiz bir türlü dolmuyor, dolamıyor. Üretimimiz ve ihracatımız yerinde
sayıyor. Büyükşehir Belediye
Başkanımızın ifadesiyle köyler boş.
Şapkaları önümüze koyup, başımızı iki
elimizin arasına alıp gerçeklerimizle dürüstçe yüzleşmenin vakti geldi de
geçiyor bile. Son zamanlarda ilgililerin her ağızlarını açışlarında kulağımıza
yüksek sesle dillendirdikleri turizm ve lojistik köy söylemlerinin de bütün
yönleriyle masaya yatırılması gerekmektedir. OMÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın turizm master planına yönelttiği eleştiriler
ciddiyetle ele alınması gereken eleştirilerdi.
Sanayimizin yerinde saymasının hatta
geriye gitmesinin ana sebeplerinden birisi de 2003’te “teşvik kapsamı dışında”
bırakıldığımızda sesimizi çıkaramayışımızdır. Çok umut bağlanan turizmde de
konuyu ciddiyetle ele almazsak; aynı hayal kırıklığını yaşayabiliriz.
/Osman
KARA
26.06.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder