9 Haziran 2014 Pazartesi

Samsun’un Adı; Hollanda’yla, İtalya’yla Anılacak

Bundan yaklaşık 2 buçuk ay önce yazdığım ve dillendirmeye çalıştığım bir konu; döndü dolaştı yine önümüze geldi... Geçtiğimiz günlerde Samsun Valisi Hüseyin Aksoy'un yaptığı toplantıda, açıldı konu... Sayın Vali, Samsun'un iklim değişikliğinden bahsederek, Mersin'in Mut İlçesi'nden örnekle bir sistem anlattı... Kısaca özetleyeyim... “Kayısı” dediğimizde akla ilk Malatya gelir... Ancak, mevsiminden önce, turfanda yetişen kayısının adresi Mut'tur... Mut'un iklim özelliği, birçok ürünün erken yetişmesine müsait... Ayrıca Mut, tipik Akdeniz kentlerindeki gibi... Bir sera cenneti... Bu cennet de, ister istemez kente devasa katkılar sağlıyor... İhracatta; Mut’un payı tartışılmaz derecede… Sayın Vali de, Mut'tan örnekle Samsun'un iklimsel değişimde, Mut'a benzer bir noktaya gelebileceğini kaydederek, bu ihtimalin göz önüne alınıp geleceğe dönük plan yapılması gerektiğinin altını çizdi...

Samsun, gerçekten de “iklimi günden güne değişen” bir kent... Daha önce de yazmıştım... Bu konu, uzmanlarca ele alınmalı ve “Samsun'un bu değişimden nasıl faydalanabileceğinin planları yapılmalı” diye... Elbette ki, bu çalışmalar, bundan 20-30 hatta ve hatta 50-100 yıl sonrası için geçerli olan planlamalardır... Eğer geleceğe güzel miraslar bırakmak istiyorsak, bu çalışmaları şimdiden yapmalıyız... Kısa vadede de; Samsun'un sera potansiyelinden nasıl faydalanabileceğini ortay koymalıyız…

Seralarda en önemli sorun, daha doğrusu en önemli gider; “ısınmadır”... Bir seranın yüzde 70'lik maliyeti (kurulum sonrası) ısınma masrafıdır... Seracılıkla uğraşanlar, kömür sobası gibi eski yöntemleri yavaş yavaş terk ediyorlar; bu yöntemlerin yerini bilgisayar kontrollü, sensörlü klimalar; doğalgazlı ısıtma sistemleri ve en dikkat çekeni; “jeotermal kaynaklar” alıyor... İşte burada Samsun'un bir diğer avantajı da ortaya çıkıyor... Havza'da, jeotermal kaynaklar; sera ısıtmalarında rahatlıkla kullanılabilir... Üstelik sadece, sistem kurulum masrafı gerekir... Doğa; size ücretsiz ısınmayı sağlıyor... Aynı şekilde; Çarşamba'dan da jeotermal ile ilgili müjdeli bir haber geldi, geçtiğimiz haftalarda... Zaten hali hazırda, Çarşamba, Terme ve Salıpazarı; birçok yabancı üretici firmanın göz hapsinde... Geçen kış dış mekan süs bitkileri yetiştirmek için Samsun'a gelen “İtalyanları” yazmıştım... Salıpazarı'nda yer bakmışlar ancak hem “yetkililerden gerekli ilgiyi göremedikleri” hem de "düz arazilerdeki" tapu sorunu nedeniyle gerisin geri dönmüş ve yatırımın yönünü Sapnca'ya çevirmişlerdi...

Kısacası, Samsun; muhteşem bir potansiyeli içinde barındırıyor... Jeotermal sistemle ısınan seraların olduğu bir coğrafyada, “işsizliğin esamisi okunmaz”...  Bilimsel tarım ile, alternatif yöntemlerle, “ilaçsız”, “topraksız” kültürlerle yapılacak olan bir tarım; “hava, kara, deniz ve demiryolu” gibi 4 ana ulaşım mekanizmasını bünyesinde barındıran Samsun'da, altın bir çağın kapısını aralar... İki güzide ovası ile, Türkiye'nin "ambarı" sayılan Samsun, sera projeleriyle; önüne geçilemez bir yükselişe sahne olur... Dünyada, tarım sektöründe adı Hollanda ile İtalya ile anılan; yarışan bir kent olur... Burada görev, başta kentin yönetici kadrosu olmak üzere, bilim insanlarına ve kente yatırım yapmayı planlayan “iş insanlarına” düşmektedir... Aksi taktirde, Samsun; bu devasa fırsatı kaçırıp, tıpkı daha önceden elinden kayıp giden diğer alanlarda olduğu gibi; genciyle, çocuğuyla, kadınıyla, erkeğiyle... Bir geminin limandan ayrılışını hüzünlü gözlerle takip edenler gibi, bu fırsatın arkasından sadece beyaz bir mendil sallar... Ve, geleceğimize; yazık olur…

/Miraç ÖZTÜRK
09 Haziran 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder