Lisedeyken, Antik Kitabevi vardı... Her öğle
tatilinde gider; İsmail Abi'den "veresiye" kitap alırdım... Haftalığımı
aldığımda ödemek karşılığında... Mesela, Kelebek'i ilk orada keşfettim... Kahverengi
mat bir kapak; eski İncilleri andıran bir tarz ile direk cezbetmişti beni... Şimdi
onları bulmak çok zor... Aynı şekilde, dünya klasikleriyle de orada
buluşmuştum... Dostoyevski, Tolstoy,
Gorki... Ve daha nice isimler...
İsmail Abi, direnemedi... Hem kapitalizme hem de
bizlerin ilgisizliğine yenildi... Öyle ki; artık ikinci eli bilmeyen bir nesil
yetişiyordu... Bir giydiğini bir daha giymeyen... Hızlı tüketen... Derine
inmeyen... Sadece kitaplara değil... Hayatın her alanına sirayet ediyordu bu
anlayış; bir virüs gibi... Oyun konsollarıyla, CD'lerle, internetle, cep
telefonlarıyla da; hastalık hızla yayılıyordu... Sonunda beklenen oldu... İsmail
Abi de; kepengini gözyaşlarıyla indirip, Samsun'u terk etti...
O zaman, İsmail Abi haricinde; yaşı 80'e varan
birisi daha vardı... Hüdaverdi Amca... Solcuydu... Herkes tanırdı Samsun'da... O
da, oradan oraya sürüklenerek; gitti... Bilmiyorum şimdi yaşıyor mu ama... Elinden
sigarası; yanından da kedisi eksik olmazdı... Bir de; Çiftlik'te; bir pasajın
içinde vardı sahaf... Geçen gün, bizim Uğur Küçük’le yolumuz düştü… Belki güzel
şeyler buluruz diye... Elimizi attığımız yerden KPSS, LYS kitapları
çıkıyordu... Testler, konu anlatımları... Koskoca sahaf; bir dershane
kitaplığına dönmüştü... Üzülerek çıktık...
Dün, bir büfenin önünden geçiyordum... Bir sepetin içinde kitaplar vardı... Eski,
ikinci hatta üç, dört, beşinci el kitaplar... Tanesi 1 TL... İlgimi çekti... Tam tamına bir saat, sepeti
altüst ettim... Ağırlıklı çocuk kitapları arasında; benim için çok değerli
sayılabilecek kitaplara eriştim... Ne
vardı mesela aralarında... Küçük Prens... Yılmaz Odabaşı, Aşk Şiirleri... Ziya
Gökalp, Türkçülüğün Esasları... Sun Tzu, Savaş Sanatı... Gothe, Faust... Eflatun, Sokrates'in Savunması... Hepsini 6
TL'ye aldım... Açıkçası, çok da mutlu oldum... Ama diğer yandan da; eski
kitapçıları; sahafları, dört bir duvarı kitaplarla çevrili o yerlere özlem
duydum... İçim sızladı...
"Keşke Samsun'da sahafların sayısı artsa"
diye geçirdim içimden... Kitaplar zamana yenilmese... Ve bir “sahaflar caddesi”
olsa... Fena mı olur... Çiftlik AVM'nin bir arası; boydan boya kitapçılarla
dolsa... Sanırım sadece ben değil, herkes mutlu olur... Kim bilir, belki
sesimizi duyan da olur…
/Miraç ÖZTÜRK
13 Haziran 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder