Biz Hedef Halk ekibi olarak 'görevi aldığımız' ilk
günden bu yana aynı tavır içindeyiz ve 'ama sanırım' son zamanlardaki
yaklaşımlarımız okuyucularımızın daha çok hoşuna gidiyor.. Kamuoyunun 'gözünün
önünde cereyan eden' hadiseler, toplumun büyük bir kesimini ilgilendirmeye başlayınca,
vatandaşta bir duyarlılık başladı.. Aslında konu duyarlılıktan öte..
Daha önce Saathane Projesi'yle ilgili mülk sahiplerinin
sesini dile getirdiğimizde 'Saathane'de mülkü olmayan ve orada esnaf
olmayanlar' bana ne diyordu.. Baruthane mevkiindeki dev otel ile tepkileri dile
getirdiğimizde, şehir planlamacıları, mimarlar, mühendisler ve çevrecilerin
dışındakiler 'bana ne diyordu'.. Canik'teki viyadük projesiyle ilgili
Canik'linin sesini duyurduğumuzda 'İlkadım'lı, Atakum'lu bana ne diyordu'.. Atakum'daki
dere ıslahlarının yol açtığı trafik kargaşasını anlattığımızda, Canikli,
İlkadım'lı bana ne diyordu.. Atakum'daki seli, Canik'teki seli yazdığımızda '14
can gitti' herkes üzüldü.. Ama kısa sürede o acı günler unutuldu..
Fener Plajı otele gitti gidecek tartışmaları
olduğunda 'Biz o plaja gitmiyoruz bana ne diyorlardı'.. Ve Sahil Yolu projesi
başladığında 'herkesi yakından ilgilendiren bir proje olduğundan', Bir çok
Samsunlu 'bizim sahilimiz dedi'... Ve öyle bir şey oldu ki; hemen her proje
toplumun bir kesimi ilgilendirmeye başladı.. Sonuçta tüm Samsun neredeyse
'mahkemelik olan bir projeden öyle ya da böyle muzdalipti.. Şimdi son bir aydır
hemen her gün öyle tebrik telefonları, çiçekler, kutlamalar, ziyaretler
gerçekleşiyor ki; ben ve ekibimiz bile şaşırıyoruz.. Çünkü biz hep aynı şekilde
duyarlılık gösteriyorduk..
Şimdi son günlerde çok duyuyoruz: Kentin
sorunlarına duyarlılığınız için teşekkürler'.. Kimlerden geliyor.. Bakın bu da
ilginç aslında.. Sadece vatandaşlardan değil.. *Bazı sivil toplum örgütünden *İş
adamlarından.. *Bazı vakıflardan.. *Bazı derneklerden *Sahil esnafından *Sahil
yaşayanlarından *Siyasi partilerden *Üst düzey bürokratlardan *Saathane
esnafından, mülk sahiplerinden.. Telefonla, mesajla, bizzat gelerek
kutlayanlarla devam ediyor bu süreç.. Çoğunun sözü de şöyle.. "Bizim açık
açık söylememiz olmaz ama siz tercüman oluyorsunuz bizlere'..
Mesela Mimarlar Odası Başkanı İshak Memişoğlu'nun
bir sözü ilginç geldi bana.. "Planları olmadan işlere başlıyorlar. Aklım
almıyor nasıl ihale ediyorlar'.. Hakikaten nasıl oluyor bu.. Parayı nasıl
ödüyorlar.. Yani hak edişleri.. Neye göre hesaplıyorlar.. Bir de merak ediyorum..
Hani Büyükşehir'den bir ekip Kayseri'ye gidip, 'insan odaklı haz aldıkları
hizmetleri görünce merak edip sormamışlar mı'.?. Kaç projeleri mahkemelik
olmuş..
Vatandaş, hak sahipleri ya da Sivil Toplum
örgütleri ile ilişkileri nasıl; Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin.. Amerika'yı
yeniden keşfetmek için gittikleri Kayseri'den döndükten sonra Samsun'daki hangi
eksiklikleri hissetmişler.. Bunları da açıklamalı aslında heyet.. Sonuçta
Samsun kamuoyu adına gittiler.. Geniş bir basın toplantısı düzenleyip,
"Bakın orada belediye bir projeye başlarken şöyle yapıyor' diye detayları
da anlatmaları gerekir..
Samsun'un neyi eksik Kayseri'den.. Üstelik Allah'ın
bahşettiği denizi var, kilometrelerce sahili.. Erciyes'teki tesislere hayran
kalan heyet, Samsun sahilinde denizin doldurulup, kumsalın katliamından 'söz
edecek değiller elbette'.. Bize Kayseri'yi anlatın.. O estetik güzelliği.. İmrenelim
orada AK Partili Büyükşehir Belediyesi'nin neler yaptığına..
Hayal edelim, Samsun'un da bir gün 'belki öyle bir
yönetim anlayışıyla cazibe merkezi haline gelebileceğini'.. Bize Kayseri'yi
anlatın.. Anlatın ki; eksiklerimizi fark edebilelim.. Yanlış nerede 'fark
edebilelim'.. Bize Kayseri'yi anlatın..
/A.Yener
CABBAR
08 Haziran 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder