Samsun Büyükşehir Belediyesi, efsane Amazonları
Samsun’un turizm envanterine dahil etmek için Batı Park’da bir Amazon Adası ve
Köyü oluşturdu…Hiper realistik heykeller, Amazon Çadırları ve görsel showlarla
amacına da ulaştı bu projede… Nisan ayında dostum Ayhan Özköroğlu, Amazon
Köyünü ziyaret etmiş… Gördüklerini çok beğenmiş… Amazon Adası’nın üzerinde yer
alan Aslan figürlerinin birisini gezerken de o dönemin savaşlarına ait, daha
doğrusu Aşil’in Penthesileia’yı öldürdüğü anı sembolize eden sahneyi görmüş… Görevli
rehber beş altı cümle ile de olayı özetlemiş… Hikayeden etkilenen Özköroğlu,
eve döner dönmez küçük bir araştırmadan sonra o çok etkilendiği olayı kaleme
almış ve kendi sitesinde yayınlamış… Yazıyı okuyunca ben çok beğendim ve
sizlerle paylaşmak istedim.. Umarım sizler de beğenirsiniz…
“Aşil Ve
Penthesileia
Penthesileia bir Amazon Kraliçesi. Troya (Truva)
savaşında birleşik Grek ordularına karşı Truva halkının yanında büyük bir
cesaretle savaşmışlardı. Öyle ki Truvalı erkekler yanlarında savaşanların kadın
olduklarını anlamamışlardı bile. Sadece onlar mı?
Greklerin de saatlerce çarpıştıkları ve birçok
arkadaşlarını kurban verdikleri bu kahraman savaşçıların kadın olduklarına dair
en ufak bir fikirleri yoktu. Bunlardan biri de Yunanlı komutan Akhilleus
(Aşil)di. Savaşın tüm acımasızlığı ile sürdüğü sırada karşısına çıkanları yıka
yıka gelen bu iki savaşçı, kaderin onları birbirine doğru ittiğinin farkında
bile değildi. Aşil elinde ki mızrakla rakiplerini, onlara hiç fırsat tanımaksızın alt ederken,
Pentlesileia baltasıyla adeta ölüm
saçıyordu.
Sonunda iki kahraman karşı karşıya gelmişlerdi.
Birbirlerinin gözlerine birkaç saniye baktılar ve Aşil’in uzun mızrağının
ustaca hamlesiyle harekete geçtiler. Kraliçe baltasını o kadar usta
kullanıyordu ki Aşil bu defa sert bir kayaya rastladığını anlamıştı. Birkaç
defa ölümle burun buruna gelmesine
rağmen başında ki miğferinden dolayı sadece gözlerini görebildiği
savaşçıya hayran kalmıştı. Saatler geçmesine rağmen alt etmeyi başaramadığı
savaşçıya karşı direncini de kaybetmeye başlamıştı. Neredeyse bu kadar iyi bir
savaşçının elinden ölmeyi bile şeref sayacak durumdaydı.
Aşil’in bu amansız mücadelesini ve karşısında ki
savaşçının inanılmaz balta hamlelerini izlemekte olan Yunanlı askerlerden biri
Aşil’in bu işi kendi başına bitiremeyeceğine karar verip, bu kahraman baltalı
savaşçının dikkatini dağıtmayı başardı. Bundan faydalanan Aşil mızrağını
rakibinin göğsüne sapladığında altı saat geride kalmıştı. Aşil’in mızrağı saplamasıyla
hareketsiz kalan savaşçı son kez onunla göz göze geldi. Aşil bir hamle yapmış
yere düşmeden onu belinden kavrayıp kendine doğru çekip büyük bir saygıyla yere
yatırmıştı. Savaşçının masmavi gözleri
Aşil’de kilitlenmiş ,Aşil ise hile ile öldürdüğü bu kahramanın gözlerine
bakamayacak kadar mahçup hissediyordu kendini.
Aşil, savaşçı can verirken başını yerden
kaldırıp,dizlerinin üzerine yatırmış, altı saat vuruştuğu bu kahramanın yüzünü
görmek için miğferini çıkarmak istemişti.. Yanındaki Yunanlı askerler
nefeslerini tutmuşlardı. Miğfer çıktığında Aşil altı saattir çarpıştığı ve hile
ile yendiği savaşçının bir kadın olduğunu görünce beyninden vurulmuşa dönmüştü.
Üstelik daha evvel böyle bir güzellik gördüğünü hatırlamıyordu. Bir anda ona
aşık oldu. Bütün dünya bir anda taş kesilmiş, kainat tümüyle sükut etmişti.
Sadece kendi kalbinin sesini duyuyor, kucağında ki kahraman kadının ölmemesi
için Tanrı’ya yalvarıyordu.
Ama savaşçı kadının gözlerinin kenarından süzülen
yaşlar, trajik sonun habercisiydi. Güzel savaşçının giderek donuklaşan
bakışları hırıltıyla karışık bir nefesin ardından sonsuzluğa dikilip kalmıştı.
Aşil karmakarışık duygularla onun yüzündeki tozu toprağı sildi ve yavaşça
gözlerini kapattı. Başını yavaşça yere bırakırken bir Yunanlı askerin kahkahası
sessizliği bozdu ve ardından bu barbar Yunanlı “Saatlerce savaştığın meğer bir
kadınmış, dikkatini dağıtmamış olsaydım seni alt edecekti” dedi.
Aşil doğruldu ve Kraliçenin baltasıyla tek bir
hamlede onun kafasını uçurdu. Öldürdüğü savaşçıya saygısından mı, yaptığı
hileden mi, aşık olduğu kadını öldürmekten duyduğu nedametten mi bilinmez.
Ancak Aşil o günden sonra hiç aşık olmadı.”
Ayhan Özköroğlu Nisan 2014
/Şenol
KOCATEPE
05 Haziran 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder