Bir zamanların dillerden düşmeyen sloganıydı bu. Ve
galiba en çok da Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz Beyin
hoşuna giderdi. Zira AK Parti'ye transferinde ve bir Yusuf Ziya Yılmaz
efsanesinin yaratılmasında; bu sloganın çok faydası olmuştu. Kentin önündeki
kömür depoları kaldırılmış, Yelken Kulüp başka yere nakledilmiş, gerçi
temizleyen ve temizleten Samsun Belediyesi değildi ama liman içi tarak
gemileriyle temizlenmiş ve halk fuar içinde sahille buluşmuştu. Fikirden
uygulamaya kadar projeye emek verenler, ter akıtanlar unutuldu, biraz da
zamanın Sam-Sev yönetiminin gayretleriyle proje Yusuf Beyin şahsına maledildi.
Yusuf Ziya Beyin dostları, ki bir kısmı benim de
dostumdur, “Güzel olmadı mı?” diye soracaklar biliyorum; onlar sormadan ben
söyleyeyim: Güzel oldu. Benim derdim güzele karşı çıkmak değil güzelin aynı
zamanda yasal ve doğru olmasını istemektir. Ne yazık ki Sayın Yılmaz kimi zaman
“Ben yasanın kalıplarına sığacak adam değilim” anlayışıyla kanunları
zorlamaktan çekinmemekte kim zaman da “Seçimi ben kazandıysam doğruyu ben
bilirim” anlayışıyla yanlışta direnebilmektedir. Başka bir ifadeyle “inada ve
ben bilirim” anlayışına teslim olmadığı taktirde, son derece faydalı olabilecek
enerjisi ve kararlılığı çoğu kez onarılmaz zararlara da sebebiyet
verebilmektedir.
Samsun’un “altın kumsalları” ve “Kuş Cenneti” şimdi
“kendisinden başkasını dinlemez, dinlese de itibar etmez” anlayışın tehdidi
altındadır. Bu kentte yaşayan insanlar olarak bir kısım sahili kazanırken; çok
daha büyük ve asla geri kazanılamayacak kumsalları kaybetmekle karşı
karşıyayız. O kumsallar bizim değil, o kumsallar gelecek nesillerin.
Oluşmasında en ufak bir katkımız yok ama yanlış uygulamalarla kaybolurlarsa,
tüm günahı bize ait olacak.
Ben Atakent’te yaşıyorum. Bir kumsalın her gün
nasıl an be an öldüğünü dehşetle izliyorum. Taşlaşma ve ölüm santim santim
Atakum’a doğru yayılıyor. Derdim kaybolana ağıt yakmak değil toplumun
dikkatlerini kaybolmak tehlikesiyle karşı karşıya olan çok daha büyük bir alana
çekmek. Atakum’dan Bafra Kuş Cenneti’ne kadar 55 kilometrelik alandaki
kumsalları ve su basar ormanlarını bekleyen tehlikeye odaklanmak. Ve nihayet
Kuş Cenneti gibi sessizliğe, doğallığa ihtiyaç duyulan bir alana otomobillerin
egzoz gazları ve motor gürültüleriyle girmek düşüncesine hayretimi ve isyanımı
dile getirmek.
Bir süredir Samsun dışındayım. Bu proje geçen hafta
Samsun Büyükşehir(Bütünşehir) Belediye Meclisi’nce onaylanmış! Bu ne telaş, bu
acele niye? Sayın meclis üyelerinin kaçı o uygulamayı yerinde gördü acaba? Kaçı
konunun uzmanlarıyla görüştü? Kaçı bu uzmanların görüşlerine kulak verdi?
Sayın Kemal Vehbi Gül, bu kentte çok işler yaptı
hem de kimi zaman bağımsız bir belediye başkanı olarak iktidara rağmen yaptı.
Bugün yaptığı onca doğru unutuldu sadece yanlışları konuşuluyor. Bilmem hangi
bulvarın önünü kesen hangi apartmana verdiği inşaat izninden dolayı acımasızca
eleştiriliyor. İşin garip tarafı da eleştirenler arasında iktidar ve ikbal
günlerinde Kemal Beyi hararetle alkışlayanlar hiç de az değil. Dilerim ki Sayın
Yusuf Ziya Yılmaz da başkanlıktan ayrıldığı gün sahili halka açan insan olarak
değil binlerce yılın oluşturduğu alın kumsalları katleden insan olarak
anılmasın. Yanlış yapılan binayı ya da binaları yıkmak kolay ama kaybolan
tabiatı yerine koymak imkansız.
/Osman KARA
21.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder