I. Dünya savaşı sona ermiş ve Mondros Mütarekesi
imzalanmıştı. Osmanlı Devletinin üzeri kara bulutlarla kaplı idi. Bu esnada,
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da bulunuyordu ve Anadolu’ya nasıl geçebileceğinin
hesaplarını yapıyordu. Bu tarihte, harbiye nazırı Cevat Paşa istifa diyor ve
onun yerine ise, Şakir Paşa harbiye nazırı oluyordu. Bütün bunlara rağmen M.
Kemal Paşa, kendisini Dokuzuncu Ordu müfettişliğine tayin ettirmeğe muvaffak
olmuştur. Bu arada Dokuzuncu ordunun, Erkan-i harbiyesi olarak ta, Miralay
Kazım Bey, Doktor İbrahim Tali ve Refik Saydam’ın tayin edilmesini sağlamıştı.
Artık, hareket günü yaklaşıyordu. 9 Mayıs sabahı, Mustafa Kemal Paşa’nın
Şişlideki evinin kapısı sabahın erken saatlerinde çalınmıştı. Durumdan tedirgin
olan Paşa, gelenin Miralay Kazım Bey olduğunu öğrenince rahatlamıştı. Yalnız,
Kazım Bey’in yüz ifadesinin iyi olmaması, onun kötü bir haberle geldiğinin
belirtisi olarak ortaya çıkıyordu. M. Kemal Paşa “Hayrola, bu kadar erken”
deyince; Kazım Bey “Sakin olunuz Paşam, ama haberler kötü, Düvel-i Muazzama
(Osmanlı Devleti) İzmir’in Yunan Kuvvetleri tarafından işgaline müsaade etmiş”
diyorlar. M. Kemal Paşa bir süre sessiz kaldıktan sonra “Haber resmi mi?”diyebiliyor. Kazım Bey “Hayır
Paşam gizli, ama kesin” deniliyor.
Bunun üzerine, Mustafa Kemal Paşa harbiye
nezaretine gider. Harbiye Nazırı Şakir Paşa hasta olduğu için, Cevat Paşa ile
görüşür. Erkan-ı harbiye reisi Cevat Paşanın işgalden haberi yoktur. Bu sırada,
Cevat Paşa’ya bir telefon gelir. Paşa telefonu kapadıktan sonra, Mustafa Kemal
Paşa’ya hitaben “Sadrazam sizi, yarın Nişantaşı'ndaki konağında yemeğe davet
ediyor” der. Mustafa Kemal Paşa, 13 Mayıs 1919 akşamı, Sadrazam Damat Ferit
Paşa’nın konağına gider. Cevat Paşa’nın da hazır olduğu yemekte, can sıkıcı bir
hava esmektedir. Hepsinde, bu iştahsız yemeğin biran önce bitmesini isteyen bir
hal vardı. Sonunda misafir odasına geçtiklerinde, Sadrazam bir harita istedi ve
M. Kemal Paşa’ya hitaben “Paşa Hazretleri. Bana bu harita üzerinde teftiş
mıntıkanızı gösterir misiniz? “. M. Kemal Paşa parmağını Samsun Limanının
üzerine koyarak, “İşte burası efendim. Vaziyeti yerinde gördükten sonra,
devletin alması gerekli tedbirleri sizlere arz edeceğim” dedi. Sadrazam “Paşam,
ne zaman hareket edeceksiniz? “ deyince; M. Kemal Paşa “Ne zaman emrederseniz,
fakat kanaatime göre bir an önce hareket etmekte yarar vardır”. Sadrazam Ferit
Paşa “ uygundur. Yalnız, gitmeden Zat-ı Şahane (Padişah)’yi ziyaret ediniz”
dedi.
Yıldız Sarayının küçük bir salonunda, M. Kemal Paşa
ile Vahdettin, adeta diz dize denecek kadar yakın oturuyorlardı. Açık
pencereden baharın hafif nemli havası, Yıldız sarayının bahçesindeki bin bir
çiçeğin kokusunu getiriyordu. Fakat denizin üzerindeki toplarını şehre doğru tehditkâr
olarak çevirmiş olan düşman donanmasının anlatmak istediği ise; “Artık, bu
topraklarda Türklük, baharı hür ve müstakil bir millet olarak
karşılayamayacaktır” ifadesi idi. Vahdettin dirseğini dayamış olduğu masanın
üzerinde duran bir kitaba işaret ederek; -“Paşa. Paşa, bu memlekete bugüne
kadar yaptığın hizmetler, artık bu kitaba girmiştir. Tarihe girmiştir. Artık
bunları unutun. Asıl bundan sonrasını düşünün. Söyleyin bakalım, Paşa. Paşa!.
Devleti kurtarabilecek misiniz ?”
-“Hakkımdaki teveccühünüze teşekkür ederim. Elimden
geleni yapacağım efendim” diyerek, M. Kemal Paşa cevap verdi. Görüşmeden
sonra,Mustafa Kemal Paşa dışarıya çıktığı zaman, Naci Paşa’yı kendini bekler
buldu. Padişahın yaveri Naci Paşanın elinde küçük bir kutu vardı. Bu kutuyu M. Kemal’e
verirken “Zat-ı Şahanenin küçük bir hatırası” dedi. Bu üzerinde Vahdettin’in
arması olan bir altın saat idi. Hemen sarayı terk eden Paşa’yı biran önce
İstanbul’u terk etmek bekliyordu. Zira, düşman işgalindeki İstanbul'da,
hareketlerinin dikkati çekeceği ortada idi. Bunun için de hazırlıkları yaparak
bir an önce ayrılması gerekmekte idi. Mustafa Kemal Paşa çok zor şartlarda,
ülkesi için çalışmalarını sürdürmekte kararlı idi. Bunun için de elinden geleni
yapıyordu. Artık tek yol vatanın kurtuluşu idi, bu gaye ile çalışıyordu.
Saygılarımla (gelecek yazımda devam edeceğim).
/Osman ECEVİT
13.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder