İçim acıyor; İnsanın kazandığı paranın değil, paranın kazandığı insanların çoğalmasından
korktuğum için…
İçim acıyor;
Küçücük yaşta tecavüz edilip, öldürülerek üzerine beton dökülen
çocukların bulunduğu bir şehirde bu utancı taşımak zorunda olduğum için…
İçim acıyor; Büyük makamlara küçük insanlar
getirildiği için….
İçim acıyor; Bu ülkede insanların ilkokulda Atatürkçü, lisede Ülkücü,
üniversitede Komünist, iş kurunca Kapitalist, bir ayağı çukura düşünce de
Müslüman oldukları için…
İçim acıyor; Alçaklığın, hainliğin, ikiyüzlülüğün,
puştluğun, kısacası cümle kokuşmuşluğun at koşturduğu bir dönemde yaşadığım
için…
İçim acıyor; Bir çayın şekersizine, bir de insanın
şerefsizine alışamadığım, kendisine olan saygısını kaybeden insanların çığ gibi
büyüdüğünü görmek zorunda kaldığım için…
İçim acıyor; Arabasını yolun orta yerine park ederek,
bencilliğin en üst noktasını yaşayan insanların Samsun’da yaşadıklarını
bildiğim için…
İçim acıyor; Zor yola kolay insanlarla
çıkılmayacağını bilemeyen yöneticileri çok sık görmeye başladığım için…
İçim acıyor; Aldıkları soluğu bile siyasete
endeksleyen, neredeyse siyasete tapınan riyakar inlarla aynı havayı teneffüs
ettiğim için…
İçim acıyor; Öğretmenim, çalışkan ol, ibadettir
demişti… Çalıştım… Sonra baktım yalnızım… Ya ben de, ya başkalarında, ya da
öğretmenimde bir yanlışın olduğunu fark ettiğim için…
En önemlisi; Daha 10 gün önce umarsızlık sonucu
ölen 301 madencinin ölümünün unutulmuş
olmasına İÇİM ACIYOR….
Ahde Vefa
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç
genç girerler, derler ki; -Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü
ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence
dönerek: -Söyledikleri doğrumu diye sorar. Suçlanan genç derki evet doğru bu
söz üzerine Hz Ömer: -Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Bunun üzerine genç
anlatmaya başlar, derki :
-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir
insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaşların bulunduğu yere
getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım varki dönen bir defa daha
bakıyor hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyva koparmasına
engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı
atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası
öldü, kaçmak istedim, fakat arkadşlar beni yakaladı,durum bundan ibaret, dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu
suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin... Bu sözden sonra delikanlı söz
alarak:
-Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir
insanım babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim
küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı ifnaz ederseniz
yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin
verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime
birini bulurum der.
Hz Ömer dayanamaz derki: -Bu topluluğa yabancı
birisin, senin yerine kim kalır ki? Sözün burasında genç adam ortama bir göz
atar derki, -Bu zat benim yerime kalır, o zat Hz peygamber (s.a.v) efendimizin
en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelen Amr ibni Asr' dan
başkası değildir. Hz Ömer Amr 'a dönerek -Ey Amr delikanlıyı duydun, der. O
yüce sahabi: -Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten
bir haber yoktur, Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer’e çıkarak gencin
gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr ibni Asr'a verilecek idamın yerine, maktulün
diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın
kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler. Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir,
derki, -Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim. Hz Amr ibni Asr
ise tam bir teslimiyet içerisinde derki,
-Biz de sözümüzün arkasındayız.
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve
insanların arasından genç görünür. Hz Ömer gence dönerek derki, -Evladım
gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin. Genç vakurla başını
kaldırır ve: -Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim, der. Hz Ömer başını
bu defa çevirir ve Amr ibni Asr'a derki, -Ey Amr sen bu delikanlıyı
tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?
Amr ibni Asr : -Bu kadar insanın içerisinden beni
seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der. Sıra gençlere gelir
derler ki, -Biz bu davadan vazgeçiyoruz… Bu sözün üzerine Hz Ömer : -Ne oldu
biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da
vazgeçiyorsunuz? Gençlerin cevabı dehşetlidir : - Merhametsiz insan kalmadı
demeyesiniz diye.
/Şenol
KOCATEPE
29 Mayıs 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder