Müzelerimiz sayesinde, geçmişimizi
yaşarız, geçmişimizle yüzleşiriz, geçmişte yaptığımız güzel şeylerle öğünür ve
yanlışlarımızın altını çizme olanağını buluruz. Müze değince aklımıza sadece
tarihi eserlerin sergilendiği yerler geliyor ama aslında İnsanoğlunun
geçmişinin arşivlendiği yerlerde müzelerimizdir. Buralar sayesinde, insanlığın
gelişimini izleme olanağı buluruz.
Cumhuriyet tarihimizde, aydınlanma
projesi olarak adlandırılan Köy Enstitüleri ile ilgili arşivlenmiş bilgileri
okurken ve incelerken, hakikaten Cumhuriyet devrimleri, en önemli atılımını bu
medeniyet projesi dediğimiz, Köy Enstitüleri ile yapmıştır. Aydınlanma
projesinin önemli bir ayağı olan Köy Enstitülülerinin, okul binalarını keşke
müze haline getirebilseydik diye düşünüyorum. O Okulların binaları, Öğretmen
okulu olarak kullanılmaya başlandığından bu yana, o binalardaki Köy Enstitü
dönemlerine ait izlerin yok olduğunu hüzünle izliyoruz. Bu bizim müze
geleneğimizin olmayışının sonuçlarıdır.
Ülkemiz Eğitim sisteminde, piyasanın
yardımcı elemanını yetiştirme görevi dışında, Sanayimize, pratiği olan
Mühendislerin yetişmesine de alt yapı olmuş, Eski adı ile Sanat okulları da
unutulmaya yüz tutmuş, yok olmaya yüz tutmuş okullardır. Müze geleneğimiz
olsaydı, bu okullarımız, geleceğe ışık tutabilecek bilgilerin saklandığı birer
eğitim müzeleri halinde, bu günkü meslek eğitim sistemimize kaynak olurlardı. Bunu
da beceremedik.
Sanat Okullarının yok edilmesinden
sonra, sırada Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen okullarının yok edilmesi
vardı. Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulları o dönemlerde, ülkemiz sanayisini
yönlendiren önemli elemanlar ı yetiştiren okullar idi. Endüstri Meslek
Liselerine Öğretmen yetiştirmek için kurulan Erkek Teknik Yüksek Öğretmen
Okulları mezunlarının, öğretmenlik dışında, sanayimize de katkı yapabileceğini
gören o dönemin iş adamları, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen okulu mezunlarını,
okullardaki öğretmenlik görevlerinden alarak sanayiye kazandırmışlardı. dönemde
sanayide önemli görevler alan Teknik Öğretmenlerin nasıl yetiştirildikleri de
tarihin tozlu raflarında kaybolmuşlardır. Onu da beceremedik.
Müze geleneğimiz olmadığı için, Sanat
Okulları, Endüstri Meslek Liseleri ve Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu
unutulan kurumlar haline getirildi. Bu süreç, Köy enstitülerinin kapatılması
sürecine çok ama çok benzemektedir.
Liselerimizden Edebiyat bölümü mezunu
olan çocuklarımızdan, Makine Mühendisi, İmam hatip mezunlarını, her mesleğe alt
yapı okulları olarak gören bir eğitim sistemimiz var. Meslek Liselerinde,
Makinelerin içerisinde yetişmiş, pratiği ve el melekesi olan çocuklarımız, 2
yıllık Meslek yüksek okullarında yok edilmişlerdir. Endüstri Meslek Lisesinde
yetişmiş bu çocuklarımızdan, Edebiyat Öğretmeni yetiştirmeyi, eğitimde reform
sandık.
Keşke müze geleneğimiz gelişmiş
olsaydı, bu okulları günün şartlarına göre geliştirip, bu günün eğitim
reformcularına sunabilseydik.
/Tekin
AKIN
16 Aralık 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder