1 Ocak 2014 Çarşamba

Yorgun Şehir


Yeniden dirilmek için başkasının samimiyetini sorgulamaktan vazgeçmek, yüreğimizde temiz bir sayfa açmak, muhataplarımızı sosyo – ekonomik güçleriyle değil marifet ve meziyetleriyle onurlandırmak zorundayız.


Her şehrin onlarca hikâyesi var. Her bir hikâyenin altı, binlerce geçmiş yılın izlerini taşıyan hatıralarla dolu.

Peki ya Samsun…

Samsun, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna beşiklik yapmış bir kent.

Mustafa Kemal'e enerji vermiş, Türk milletine umut olmuş bir kent.

Ancak, aradan geçen yıllar yorgun düşürdü, Samsun'u. Çünkü, kişisel hırs ve husumetten beslenen sorgulamalar yordu bu şehrin insanını. Birbirimize duyduğumuz güven hızla tüketildi.

Kendimizi değil başkalarını sorgular olduk.

İyi niyetli uyarıları art niyetle bağdaştırmayı marifet saydık.

O nedenle Samsunspor'dan, ekonomik ve sosyal alanlara kadar her yerde yorgun, adeta savaştan çıkmış insan yüzleri görmeye başladık.

Dinamik bir kent dokusundan yorgun insanlar çıkmaya başladı sokaklara.

İşini yapmayan ama herkesin işini kendine iş edinen insan manzaraları doldu etrafımız.

Liyakat değil, çıkar ilişkilerinin perçinleştiği şehir manzaralarını izliyoruz her gün.

Bunları artırabiliriz.

Mesela; kırmayı, kıskanmayı marifet kabul etmenin ötesinde bu tipteki insanların ödüllendirilmesi alışkanlık oldu. 

Yediği ilk tokatın hemen ardından diğer yanağını da uzatan insan sayısının arttığı bir kent haline geldik.

Mesela sevdiğimize yürekten “seni seviyorum” demekten korkan, ama olabildiğine kinini aleni şekilde kusan insanlarla dolu sokaklarımız.

Nankörlüğü meslek bilip, samimiyet sorgulayanların sayısı arttı.

Zinde şehrin iyi niyetli, temiz kalpli ve çalışkan insanlarını yorgun düşüren, şehri yoran onca prangayı yukarıdan aşağıya 1,2,3,4….. diye sıralayabiliriz.

Ama bu da çözüm değil.

Yeniden dirilmek için başkasının samimiyetini sorgulamaktan vazgeçmek, yüreğimizde temiz bir sayfa açmak, muhataplarımızı sosyo – ekonomik güçleriyle değil marifet ve meziyetleriyle onurlandırmak zorundayız.
/Mustafa Çakır
03 Nisan 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder