Festivallerle ilgili bir yazıda şöyle bir cümle
okumuştum: "Şehirler kuruldukları andan itibaren isimlerinden dolayı daima
markadırlar.". Eski adı Yunanca'dan gelen Amisos olan şehrimize, Samsun'a
baktığımızda kentin akıllarda yaptığı ilk çağrışımın, antik çağda yörede
yaşadığı söylenen Amazonlar olduğunu görürüz. Ama Samsun için bir marka mıdır,
değildir. Hatta çoğu tarihçi için efsaneyle gerçeğin iç içe geçtiği,
yaşadıkları kesinleşmemiş kadınlardır Amazonlar. Adlarına düzenlenen yöresel
bir festival olmasına rağmen Samsun'un markası olacak, bana kalırsa olmayı hak
edecek bir simge de değildirler üstelik. Şehrimizi satışa sunulan bir mal ya da
hizmet unsuru olarak görmeden antik çağdan günümüze bir yolculuk yaparsak,
nedir zihinlerde Samsun'u çağrıştıracak, Samsun'u markalaştıracak başka
simgeler?
Bu soruya en iyi cevap Samsun Valiliği'nin resmi
sitesindedir diye önce oraya baktım. Türk güreşinin en büyük ismi Yaşar Doğu ve
Olimpiyat Şampiyonu Mustafa Dağıstanlı'nın hak eden isimleri ile sanıyorum
futbol meraklılarının ilgisini çekmesi ve Avrupa gol kralı olması sebebiyle
Tanju Çolak'ın isimleri yer alıyor sitede. Ardından da okçuluk sporunun önemli
isimleri Elif ve Huriye Ekşi kardeşler geliyor.(Tuhaftır valiliğin sitesinde bu
kardeşlerimizin isimleri yazmıyor, sadece 'Ekşi kardeşler' olarak geçiyor).
Sonrası halay, horon, davul, zurna ve kemençeli oyunlarla peynirli, kıymalı,
hamsili ve yumurtalı pideler...
Şimdi hep birlikte düşünelim, Samsun'u son yıllara da
moda olduğu gibi bir mal ve hizmet ürünü olarak sunmadan markalaştıracak,
ülkede hatta dünyada adını duyuracak neyimiz var elimizde? Antik çağa gitmeden,
yaşımın ve şehrin kültürel ve sosyal hayatında var oluşumun yettiği kadar ben
düşündüm ve ne acı ki aklıma ilk gelenleri hep yok ettiğimizi gördüm. Örnek mi?
Kızılırmak Deltası. 300'den fazla nesli tükenmek üzere olan kuş türünün bulunduğu,
her kış on binlerce kuşun konakladığı, ülkemizin önemli bir sulak alanını hak
ettiği yere getirip markalaştıramadık. Yerel festivallerini genele taşıyabileceğimiz,
ekonomik anlamda da halkımıza büyük katkı sağlayan tütünümüzü koruyamadık.
Önemli bir endüstri mirası olan fabrikasını her ne kadar AVM olarak 2 ödül
birden alsa da fiziki özellikleri ve mekan kurgusuyla tarihi dokusuna yaraşır
bir yapıya dönüştüremedik. Bugünün anlayışıyla küçümsenecek bir oluşum da olsa
yarattığı ismiyle hayli öne çıkan fuarımıza sahip çıkamadık; yerine yapılan
upuzun yolun, gepgeniş alanın içini benzer bir işlevsellikle dolduramadık.
İçine 'insan' unsurunu da alan etkinliklerin mekanı yapamadık.
Bunlar benim hatırlayıp önemsediklerim.
Hatırlayamadıklarım ya da önemini kavrayamadıklarım varsa onlarla birlikte
geçti gitti. Buna rağmen şimdi Samsun bir büyük şehir. Şehrin kanaat
önderlerinin 'markalaşma' anlayışı biliyorum ki benim anlayışımdan farklı. Ama
ortak payda, küreselleşen dünyada dünya şehri olmanın da kriterleri olduğu. Ve
bu kriterler arasında uluslararası kültür ve sanat organizasyonlarına,
festivallere ev sahipliği yapma da önemli bir yer tutuyor. Kültür ve sanat bir
şehrin, bir ülkenin gelişiminde olmazsa olmazlardır. Özellikle sanat, bireyi ve
toplumu çağdaş bir dünyaya yönlendiren önemli bir var oluştur. Ve festivaller
kültür ve sanatın gelişmesinin önemli bir destekçisidir. Uluslararası
festivaller toplumların kültür birikimlerini, sanatsal değerlerini aynı potada
bir araya getiren çok önemli organizasyonlardır. Düzenlendikleri kentte, ülkede
bireylerin uygarlık bilincini geliştirmede, evrensel değerleri kucaklamada çok
önemli işlevleri vardır. Şimdi bu manada Samsun önemli bir festivale
hazırlanıyor...
Uluslararası Samsun Müzik ve Sahne Sanatları
Festivali! 25 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival,
dünyanın farklı ülkelerinden gelen sanatçıların yanı sıra Türkiye’den de
grupları ağırlayacak ve operadan halk müziğine, klasik müzikten dansa kadar
birçok farklı rengi aynı sahnede buluşturacak. Eğer umulduğu ve beklendiği gibi
devam eder, bozulmadan, sulandırılmadan kendini ileriki yıllara taşır ve
gelenekselleşirse inanıyorum ki bu festival, Samsun'un benim anladığım anlamda
markalaşması yolunda çok önemli bir kilometre taşı olur. Ben şimdiden
festivalin düzenlenmesinde emeği geçen herkese bir Samsunlu olarak teşekkür
ediyorum. Bu arada sanıyorum yazımı okurken Samsun'un zihinlerde yer eden,
etmesi gereken olaylarında 19 Mayıs'ı unuttuğumu sandınız ve hayıflandınız...
Mümkün mü?
Sadece yazmaya gerek bile görmedim, zira hiçbir
festival, hiçbir markalaşama yolundaki taş, ulusal kurtuluşumuzun, bağımsızlık
mücadelemizin başladığı bu tarihi günün üzerine çıkamaz...
/İlknur YAMAK
16.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder