14 Ocak 2014 Salı

Kent Müzesi Fare mi Doğuracak?

Şehrimizin gündemini haylidir meşgul eden önemli bir mevzumuz var. Kent Müzesi! Kent müzesi açılacak, kent müzesi çalışmaları başlatıldı, kent müzesi açılışa hazır... gazetelerimizde, televizyonlarımızda, kentin önemli olaylarına el atmayı görev addeden kanaat önderlerinden, müze haline dönüştürülen binanın yanından geçerken içeriye şöyle bir göz atan sıradan vatandaşa kadar herkesin dilinde aynı mevzu! Kent Müzesi...

Doğrusu sıradan bir vatandaş olarak ben de merak ediyorum açıldığında neyle karşılaşacağımızı ama önce başka bir şey sormak istiyorum. Biz bu Kent Müzesi'nden ne bekliyoruz? Geçmişte ülke çapında üne sahip fuarımıza, onu nankörce tarihe gömdükten sonra Rus Pazarı'na (Rus Pazarımız diyemiyorum zira adı üstünde, o, Rus Pazarı), sahilimize giderken önünden, yanından geçtiğimiz ama pek de içine girmediğimiz Arkeoloji ve Etnografya müzemizin dolduramadığı hangi boşluğumuzu dolduracak, cevap veremediği hangi ihtiyacımıza cevap verecek? Kısacası nedir bu kent müzesi?

Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu (EUROPA NOSTRA)'nın Türkiye koordinatörü Orhan Silier, kent müzelerini "Birer tapınak gibi saygın ancak toplumun kıyısında yalnız elitlere hizmet veren kültür kurumlarının yerine yapılanan ve dünyada da giderek yaygınlaşan etkili koruma, iletişim ve eğitim merkezleri" olarak tarif ediyor. Bu yeni müzecilik anlayışı müzeleri 'eşya' odaklı olmaktan çıkarıp, 'insan' odaklı olmaya yönlendiriyor. Daha açık bir ifadeyle kent müzeleri; sergilerine ek olarak oluşturdukları arşiv ve kütüphaneler, düzenledikleri kurslar, konferanslar, kongreler, sinema, tiyatro gösterileri, sağladıkları araştırma olanakları ve yaptıkları yayınlar ile müzeciliğe yeni bir anlayış getiriyor.

Bu yeni anlayışa göre kent müzeleri tarihi eşyaların yan yana dizildiği ve insanların önünden geçmekle yetindiği basit teşhir mekanları olmaktan çıkıyor. Kentin tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı, sanayisi, kültürü ve doğal güzellikleri gibi konuların yanı sıra insanları yaşadıkları veya göç ederek yeni geldikleri kentler hakkında bilgilendirme görevini de üstleniyor. Diğer yandan kent müzeleri kent kimliğini ve kentlilik bilincini geliştiriyor, değişik toplumsal gruplar arasında ortak yaşam kültürünü güçlendiriyor, kentin sorunlarının demokratik bir biçimde tartışılmasını sağlayarak hem çözüm bulma potansiyelini artırıyor hem de kent yaşayanları arasında dinamik bir iletişim kurulmasına vesile oluyorlar. Ve bütün bunları yaparken müze olmanın temel görevini, kentteki tarihi ve kültürel mirası korumayı da asla ihmal etmiyorlar...

Bu özet bilgilerden sonra şimdi dönüp kendimize, kentimize ve müzemize bakalım. Samsun bir büyük şehir. Merkezde beş belediyemiz, iki üniversitemiz, sinemamız, tiyatromuz, hatta opera ve balemiz var. Aşağı yukarı ülkede yapılanmış her sivil toplum örgütünün, sendikanın, daha elit ve varsıl kesimi içinde barındıran kulüplerin birer şubesi mevcut. At biniliyor, tenis oynanıyor, yelken açılıyor. Periyodik olarak kent kurultayları, çalıştaylar, envai çeşit kongre ve konferanslar düzenleniyor. Kent için, kent insanı için sayısız proje yapılıyor... Ama kent müzesine dönüşmesi için istimlak edilen Devlet Demir Yolları lojmanının bahçesinin o canım taşlarının üzerine beton dökülmesi hiçbirimizi rahatsız etmiyor! Kent müzelerinin bir işlevinin de tarihi mirası korumak olduğu hiçbirimizin aklına gelmiyor!

Müzenin oluşumu için yapılan ön hazırlığın yeterliliği/yetersizliği, müzenin yapımıyla ilgili firmanın mı yoksa bir aracı ajansın mı çalışanları oldukları bile bilinmeyen iki üç kişinin referans kabul ettikleri birkaç Samsunlu'yla konuşup, kapsamlı bir araştırma yapmadan kente dair nasıl senaryo ürettikleri hiçbirimizin merakına mucip olmuyor! Kenti temsil ettiği düşünülen birkaç sembolün sıradan maketiyle bu işin kotarılamayacağını seslendirmek birkaç hemşehrimiz dışında hiçbirimize düşmüyor! Kentte yaşamanın, kentli olabilmenin sorumluluğunu taşımanın, kentlilik bilincine varmanın ne demek olduğu konusunda kafa yormak hiçbirimizin üzerine vazife olmuyor! Biz kent müzesinden ne bekliyoruz ki müze beklentimize cevap versin...

/İlknur YAMAK
14.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder