14 Ocak 2014 Salı

Dubai Mimarlar Odası…

Burj Al Arab, Arapça'da "Arapların Kulesi" demek. Vikipedi'ki bilgilere göre, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde lüks bir otel. Kimi kaynaklarda ismi "Yelken Otel" olarak da geçiyor. 1994 yılında yapımına başlanan otel, deniz kıyısında önceden büyük kaya bloklarının denize indirilmesiyle oluşturulan bir adacık üzerine kurulmuş. Otel dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli olmakla ün yapmış. Toplam alanı 111 bin 500 metrekare olan otelin yüksekliği 321 metre, kat sayısı ise 70.

Burj Al Arab, dünyanın en bilinen oteli. Bir marka. Suudi Arabistan denilince ilk akla gelenlerden. Dünyaca ünlü markaların, büyük ticari firmaların organizasyonlarını yapmak için adeta sıraya girdiği bir yer. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten, dilden, dinden insana, "aklınıza gelen ilk otel hangisidir" diye sorun, alacağınız cevap, Burj Al Arab olacaktır.

Dünyada, Arap zenginliğinin de önemli bir totemi olan Burj Al Arab, aslında bir "müze" görevi  de görüyor. Çünkü Burj Al Arab'a her gün binlerce ziyaretçi geliyor. Belirli bir ücret karşılığında oteli gezen ziyaretçilere bir turist rehberi eşlik ediyor. Bu gezi de ortalama yine 5-6 saat sürüyor.

Tüm bunları anlatma nedenim, “Türkiye'nin Burj Al Arab'ının” durumudur.  Bundan yaklaşık 5 sene evvel, sokaktaki vatandaştan meclisteki vekiline, parti temsilcisinden sendikacısına kadar herkesin çılgınlar gibi istediği oteller, bugün kendin muhtelif yerlerinde yükselmeye devam ediyor.  Geçmişte, “Devlet büyüklerimizi ağırlayacak yerimiz bile yok” denilen bir dönem de yaşadı Samsun, sonra otel sorunu çözüldü ama ihtiyaç devam ediyoudu.

Samsun, sürekli genişleyen, nüfusuna nüfus katan, deniziyle, doğasıyla ilgi çeken, geleceğin Antalya'sı olma yolunda iklimsel avantajları bulunan bir kent. Bu avantajları gören dünyaca tanınmış otel yatırımcıları, ellerini çabuk tutular otellerin yapımına başladılar. Sheraton ve Hilton gibi dünya markaları, Karadeniz'de tercihlerini Samsun'dan yana kullandılar.

Tüm bu gelişmelerin yanında, özellikle Fener Plajına yapılan Sheraton Otel ile ilgili kamuoyunda da bir takım tartışmalar, mahkeme süreçleri yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Sheraton ile ilgili temel iki görüş var.  İlki kentin imar rantlarının, kent yararına değil büyük sermayedarlar  yararına kullanıldığı, otelin kentin siluetini bozduğu, adeta bir “ucubeyi” andırdığı yönünde.

Diğer hakim görüş ise Sheraton'un, Samsun için bir şans olduğu, kente ticari getirilerinin olacağı, fuar ve kongre turizmini canlandıracağı, Karadeniz'de tek olması sebebiyle de turist potansiyelini artıracağı, çalıştıracağı eleman sayısı ile adeta bir ‘fabrika görevi’ göreceğini  ve en önemlisi de geleceğin Antalya’sı olarak lanse edilen Samsun'da kalite standartlarını yükselteceği yönünde.

Burada asıl mesele, kenti yöneten ve kentte söz sahibi olan kişi ve kurumların, otelin Samsun'a katacağı yararlar toplamının, iddia edilen zararlardan fazla olup olmadığına birbirlerini ikna etmeleridir. Ve en önemlisi de Samsunlunun bu konuda nerede durduğudur. Bunlar, zaman içinde çözülecek, tekrar tekrar açılacak konular. Zaman, hangi kesimin bu süreçten haklı çıkacağını gösterecek. Samsun, bu iki uçlu dönemden karla mı yoksa zararla mı çıkacak, yakın zamanda göreceğiz.

Sheraton tartışmalarında bir diğer ilgi çekici konu ise, otele karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının, odaların, kendilerine yakın gördükleri bir belediyenin,  Atakum'da sahili doldurarak yapacağını açıkladığı “Eğlence Adası” projesiyle ilgili ses çıkarmamaları.

“Bizden değilseniz, karşı çıkarız” mantığı ile hareket eden kurumlar, denizin kenarına otel yapmanın “kötü” ama denizi doldurarak bir “eğlence adası” kurmanın ise “cici” olduğunu hissettiriyorlarsa, burada “kent rantlarının” kimin çıkarına kullanıldığını sorgularken, söylenenlere şüpheyle bakmamız gerektiği ortaya çıkıyor.

Sheraton Oteli, Samsun'daki sivil toplum kuruluşları, odalar, belediye başkanları, kısacası Samsunlular için bir “turnusol kağıdı” görevi görüyor. Kağıt renk değiştiriyor. Bu değişimin sonuçlarını merak ediyorum…

Ama merak ettiğim bir başka konu da onu araştırıyorum, acaba Burj Al Arab yapılırken, Dubai Mimarlar Odası , “Dubai’nin siluetini bozuyor” demiş midir?

/Miraç ÖZTÜRK
14 Ocak 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder