Burj Al Arab, Arapça'da "Arapların
Kulesi" demek. Vikipedi'ki bilgilere göre, Birleşik Arap Emirlikleri'nin
Dubai kentinde lüks bir otel. Kimi kaynaklarda ismi "Yelken Otel"
olarak da geçiyor. 1994 yılında yapımına başlanan otel, deniz kıyısında önceden
büyük kaya bloklarının denize indirilmesiyle oluşturulan bir adacık üzerine
kurulmuş. Otel dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli olmakla ün yapmış. Toplam alanı
111 bin 500 metrekare
olan otelin yüksekliği 321
metre , kat sayısı ise 70.
Burj Al Arab, dünyanın en bilinen oteli. Bir marka.
Suudi Arabistan denilince ilk akla gelenlerden. Dünyaca ünlü markaların, büyük
ticari firmaların organizasyonlarını yapmak için adeta sıraya girdiği bir yer.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten, dilden, dinden insana,
"aklınıza gelen ilk otel hangisidir" diye sorun, alacağınız cevap,
Burj Al Arab olacaktır.
Dünyada, Arap zenginliğinin de önemli bir totemi
olan Burj Al Arab, aslında bir "müze" görevi de görüyor. Çünkü Burj Al Arab'a her gün
binlerce ziyaretçi geliyor. Belirli bir ücret karşılığında oteli gezen
ziyaretçilere bir turist rehberi eşlik ediyor. Bu gezi de ortalama yine 5-6
saat sürüyor.
Tüm bunları anlatma nedenim, “Türkiye'nin Burj Al
Arab'ının” durumudur. Bundan yaklaşık 5
sene evvel, sokaktaki vatandaştan meclisteki vekiline, parti temsilcisinden
sendikacısına kadar herkesin çılgınlar gibi istediği oteller, bugün kendin
muhtelif yerlerinde yükselmeye devam ediyor.
Geçmişte, “Devlet büyüklerimizi ağırlayacak yerimiz bile yok” denilen
bir dönem de yaşadı Samsun, sonra otel sorunu çözüldü ama ihtiyaç devam
ediyoudu.
Samsun, sürekli genişleyen, nüfusuna nüfus katan,
deniziyle, doğasıyla ilgi çeken, geleceğin Antalya'sı olma yolunda iklimsel
avantajları bulunan bir kent. Bu avantajları gören dünyaca tanınmış otel
yatırımcıları, ellerini çabuk tutular otellerin yapımına başladılar. Sheraton
ve Hilton gibi dünya markaları, Karadeniz'de tercihlerini Samsun'dan yana
kullandılar.
Tüm bu gelişmelerin yanında, özellikle Fener
Plajına yapılan Sheraton Otel ile ilgili kamuoyunda da bir takım tartışmalar,
mahkeme süreçleri yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Sheraton ile ilgili temel
iki görüş var. İlki kentin imar
rantlarının, kent yararına değil büyük sermayedarlar yararına kullanıldığı, otelin kentin
siluetini bozduğu, adeta bir “ucubeyi” andırdığı yönünde.
Diğer hakim görüş ise Sheraton'un, Samsun için bir
şans olduğu, kente ticari getirilerinin olacağı, fuar ve kongre turizmini
canlandıracağı, Karadeniz'de tek olması sebebiyle de turist potansiyelini
artıracağı, çalıştıracağı eleman sayısı ile adeta bir ‘fabrika görevi’
göreceğini ve en önemlisi de geleceğin
Antalya’sı olarak lanse edilen Samsun'da kalite standartlarını yükselteceği
yönünde.
Burada asıl mesele, kenti yöneten ve kentte söz
sahibi olan kişi ve kurumların, otelin Samsun'a katacağı yararlar toplamının,
iddia edilen zararlardan fazla olup olmadığına birbirlerini ikna etmeleridir.
Ve en önemlisi de Samsunlunun bu konuda nerede durduğudur. Bunlar, zaman içinde
çözülecek, tekrar tekrar açılacak konular. Zaman, hangi kesimin bu süreçten
haklı çıkacağını gösterecek. Samsun, bu iki uçlu dönemden karla mı yoksa
zararla mı çıkacak, yakın zamanda göreceğiz.
Sheraton tartışmalarında bir diğer ilgi çekici konu
ise, otele karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının, odaların, kendilerine yakın
gördükleri bir belediyenin, Atakum'da
sahili doldurarak yapacağını açıkladığı “Eğlence Adası” projesiyle ilgili ses
çıkarmamaları.
“Bizden değilseniz, karşı çıkarız” mantığı ile
hareket eden kurumlar, denizin kenarına otel yapmanın “kötü” ama denizi
doldurarak bir “eğlence adası” kurmanın ise “cici” olduğunu hissettiriyorlarsa,
burada “kent rantlarının” kimin çıkarına kullanıldığını sorgularken,
söylenenlere şüpheyle bakmamız gerektiği ortaya çıkıyor.
Sheraton Oteli, Samsun'daki sivil toplum
kuruluşları, odalar, belediye başkanları, kısacası Samsunlular için bir
“turnusol kağıdı” görevi görüyor. Kağıt renk değiştiriyor. Bu değişimin
sonuçlarını merak ediyorum…
Ama merak ettiğim bir başka konu da onu
araştırıyorum, acaba Burj Al Arab yapılırken, Dubai Mimarlar Odası , “Dubai’nin
siluetini bozuyor” demiş midir?
/Miraç ÖZTÜRK
14 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder