1 Ocak 2014 Çarşamba

Taş Han’dan Taşan Tarih


Biz bu değiliz. Olamayız. En azından böyle değildik! Biz, bizden öncekilerinin eserlerini yaşattığımız kadar kendimizi yaşatmasını bilen insanlardık. Hep böyle bilindik. Hep böyle bahsettirdik kendimizden. Mostar Köprüsünden intikam alanların düştüğü alçaklıktan uzak ve bir o kadar da kendi tarihinin ve eserlerini yaşamasını beceren insanlardık. Ne oluyor bize? Niye bu kadar uzağız kendimizden?


Taş Han la ilgili bu kaçıncı yazı ve bunca çıkan onlarca haber, kaçıncı haberdir farkın da mısınız? 

Nedir bu hali Taş Han’ nın? Bu kadar ilgisizlik bu kadar duyarsızlık neden? Hadi daha bir cesurca ifade edelim. Kıytırık bir apartman dairesini kiraya verirken, kiracıyı özenle seçen ve o kıytırık dairesinin iyi kullanılıp kullanılmadığını daima kontrol eden mülk sahibi duyarlılığı neden gösterilmez? Yoksa “Bir başkasının malıdır” zihniyetiyle midir, bu duyarsızlık? Yoksa Taş Handan akan tarih, bizim tarihimiz değil mi? Yoksa Taş Han aslında başka topraklarda da Saathane Meydanında ki, sanal bir yansıma mıdır? Yok, yoook. Biz, zaten kendi tarihinden pekte hazzeden insanlar değiliz!(?) Kendi Tarihimizmiş, kendi kahramanlarımızmış, hele hele kendi eserlerimizmiş amaaaaaan sende. Rum varken Ermeni varken, Eti, Sümer bilmem daha nice Assolist kıvamında ağırlananlar varken, bize laf mı düşer hiç! Evet evet. Eğer bizim tarihimiz değil de bir başka medeniyetin tarihi olsaydı bu böyle olmazdı.

Başka bir izah gelmiyor aklıma. Eğer o bina Herkül’ ün binası olsaydı eminim böyle mahsun kalmazdı. Hani Zeyna için kendimizi parçalıyor, uyduruk bir tarih senaryosu yazıyoruz ya kendi kendimize. Hani Amazon kadınlarıymış ya bir zamanlar bu bölgede yaşayan kadınlar!

Hani bir de bizim tarihimiz var diyorum. Hani bir de bizim eserlerimiz var diyorum. Hani birde insanlığa hediye ettiğimiz medeniyetimize dair bizimde izlerimiz kalmış diyorum. Hani bu Samsunda Dört bin yıllık Türk izi var diyorum. Hani bu Samsun’da bin sene önce Selçuklular yaşarmış diyorum. Hani bu gök kubbede sesimiz kadar yapıtlarımızda var diyorum. Hani Zeyna kadar olmasa da şöhretler karmasında bizimde oyuncularımız var diyorum.

Bilmem hangi Gayrı Müslim’den kalmış evlerin, binaların yanı başında Ecdadımızdan da kalma evler, binalar var diyorum. Hiç mi bir anlam ifade etmiyor.

Duyuyor muzunuz? Önemlisi, anlayabiliyor musunuz? Ya da anlamlandırabiliyor? 

Gelecek nesillerden devraldığımız dünyayı böyle uzaktan izlemeye devam edersek vay haline neslimizin. Bizden beş beter tarih bilincinden yoksun bir ruhla işgal edecekler, bir zamanlar umursanarak bırakılan ecdad yad-ı garı toprakları.

Biz bu değiliz. Olamayız. En azından böyle değildik! Biz, bizden öncekilerinin eserlerini yaşattığımız kadar kendimizi yaşatmasını bilen insanlardık. Hep böyle bilindik. Hep böyle bahsettirdik kendimizden. Mostar Köprüsünden intikam alanların düştüğü alçaklıktan uzak ve bir o kadar da kendi tarihinin ve eserlerini yaşamasını beceren insanlardık. Ne oluyor bize? Niye bu kadar uzağız kendimizden?

Hangi gözle hayata bakansanız bakın gördükleriniz algınız kadardır. Eğer algınızda bir sorun yoksa görmeniz gereken her şeyi görür ve tanımlarsınız.

Algılarınızda bir sorun yaşıyor ya da gördüğünüzün farkında değil iseniz, zaten siz görmüyorsunuz demektir. Dolayısı ile görmeyenlerden fersah fersah uzaktadır sitemim.

Vicdan denilen İç Hakemimiz bazen bu algıların sesi olur ve avazınızın çıktığı kadar bağırmak istersiniz. Ama her şey bu bağırmadan ibaret değildir de.

Bilirsiniz ki, görmek fark etmektir. Bilirsiniz ki, göremeyen fark edememiştir. Ve yine bilirsiniz ki. Fark edememişlerin geleceğe bırakacak hiçbir değerleri kalmamıştır.

Taş Han’ da ki yalnızlık ne kadar da çok benziyor halimize. Görüyor ve fark ediyor musunuz? 
/Uğur DEDE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder