Tüm Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da AKP aylar
öncesinden başlayarak son derece planlı ve tüm detayları hesaplanmış bir
propaganda yürüttü. Para kaynaklarının zenginliği ile medyayı da çok iyi
kullandılar. Muhalefet partileri ise, Samsun’ da Genel Başkanlarının 17 Aralık
yolsuzlukları temeline oturttuğu seçim kampanyasının sonuçlara olumlu
yansıyacağı varsayımına dayanarak, yerelde çok etkili bir seçim kampanyası
yürütmediler.
CHP’ nin, İlkadım adayı ile yürüttüğü kampanya,
projeler sunumu ile gerçekten ses getirici gibi gözüküyordu. Ama orada da sonuç
istendiği gibi olmadı. Özellikle İlkadım’da, MHP ile CHP arasında, “Kim
kazanacaksa ona yüklenelim” Hesabı ile kafalar karıştırıldı. Sonuç AKP adayına
yaradı. Her iki partinin de başarısızlığının altında yatan nedenlerin bir kısmı
benzerlik gösteriyordu. Bunlar,
•Her şeyden önce, bu seçim bir genel seçim havasına
sokulduğu için iki partinin Samsun teşkilatları da, Genel Başkanları’nın
uyguladığı genel seçim propagandalarının oyları kendilerine yönlendireceği
varsayımının altında kaldılar.
•Genel Başkanlar ’da, ilk yapmaları gereken şey
olan rüşvet ve yolsuzlukların üzerine gittiler. Ama karşı tarafın bu silahı
ellerinden almaya başladığını göremediler. Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi
üstün manevra kabiliyeti ile rüşvet yolsuzluk olaylarının montaj ve dublaj
olduğuna seçmenini inandırdı.
•Sayın Erdoğan’ın ortamı geren söylemlerinin
tuzağına düşen Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ de giderek bu üslupla cevap
yetiştirmeye çalıştılar. Toplum, Sayın Erdoğan’ın tavrından rahatsız olurken
baktı ki, onlarında Sayın Erdoğan’dan farkı yokmuş. Sadece eleştiriye dayalı bu
genel politika zaafı, yerel seçimlerde de olumsuz rol oynadı.
•Özelleştirmeler ve yeni fabrikaların kurulmaması
sonucu, işsizlerin sayısının artması ile toplumun üretkenlikten uzaklaştığını,
dolayısıyla fakirleşen bu insanların hükümetin çeşitli fasıllar altında verdiği
paralar ile dağıttığı gıda ve kömür yardımlarına muhtaç duruma düşürüldüğü
gerçeğini atladılar.
•Bu insanlara belediyeleri aldıktan sonra bu
haklarını kaybetmeyeceklerini, hatta kurulacak yeni tesislerde iş sahibi
yapacaklarını ve alın teri ile kazanacakları para ile onları kimseye muhtaç
etmeyeceklerini projeler sunarak anlatamadılar.
•Her iki partinin de parasal kaynağı sınırlı olduğu
için propaganda konusunda da AKP ile yarışamadılar..
•Seçimlerin en az bir yıl öncesinden başlayarak
bırakın kırsalda, kent merkezinde bile etkin bir kampanya yürütmediler. Bu iki
partinin il yöneticilerini seçim öncesi esnaf ziyaretinde bulunduğunu gören
olmadı.
•“İktidar da olan her zaman şanslıdır” Kuralı bir
kez daha işledi.
•Bir ikisi hariç her iki partinin adayları da,
rakiplerini eleştirmenin ötesine geçerek seçmeni umutlandıracak ve inandıracak
çarpıcı yeni projeler sunamadılar veya seçmene iyi anlatamadılar
•İki partide, “Gezi Olayını” doğru değerlendirerek
bu gençlerin oylarını yanlarına alamadılar.
•İktidar Belediyelerinin yaptığı bazı yatırımlara
karşı çıkarken, neden kaşı çıktıklarını ve belediyeleri alınca bu projeler
yerine hangi alternatif projeleri hayata geçireceklerini anlatamadılar.
•Bu iki partinin Samsun Milletvekilleri’ nin
çalışmaları da yeterli değildi.
MHP’ nin içyapısını çok yakından bilmediğim için
MHP konusun da daha fazla bir şey söylemeyeceğim. Ama CHP Samsun Teşkilatı için bir şeyler
eklemek istiyorum. CHP’ de, dünden bugüne değişmeyen ve gelenek haline gelen
bir uygulama, partinin yenilenmesinin ve yeni isimlerin bu partiye
kazandırılmasının önünü kesmektedir. Partinin Samsun teşkilatlarında görev
alacaklar, bir dönem rahmetli Muzaffer Önder’in, ondan sonra Sayın Suat
Binici’nin, son dönemde de Sayın Haluk Koç’un tek seçiciliğinde belirlendi. Bu
da, partiye dinamizm kazandıran seçim heyecanının kaybolmasına neden oldu.
CHP Samsun İl Yönetimi’nin yerel seçimler için
önemli bir beklentisi olduğunu da sanmıyorum. Tüm hesaplar, 2015 de yapılacak
milletvekili seçimlerine göre yönlendirildi. Herkesin gözü, sahip olduğumuz iki
milletvekili koltuğundaydı. Böyle düşünmemin nedeni, İl Yönetimi’nin seçimlere
altı ay kala Büyükşehir’e hala aday bulamamaktan yakınmasıdır. Aday
gösterilecek yeni bir ismin, seçimi kazanamasa da Samsunlunun beğenisini
kazanması halinde, 2015 Genel seçimlerinde de aday olma ihtimali doğacaktı ki,
bu da iki kişilik milletvekili koltuğuna yeni bir talip daha eklenmesi
demekti.
Güçlü olunan Atakum ve Tekkeköy’ü nasıl olsa
kazanırız diye düşünülerek bununla yetinilecekti. Belki burada yanıldılar.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığa gelmesinden
sonra yeni bir tüzük hazırlanması gündeme gelmiş ve önerisi olanlar göndersin
denmişti. Ben de, yeni tüzükte yer alması gereken bazı değişiklikleri bir rapor
halinde Samsun İl Yönetimi aracılığı ile Genel Merkeze göndermiştim. Önerilerim
arasında en önemlisi, “İl ve İlçe Başkanlıklarına aday olacaklar, ilk Yerel ve
Genel Seçimlerde aday olamazlar” ilkesinin getirilmesiydi. Çünkü il ve ilçe
başkanları kendi siyasi geleceğinin hesabı içerisinde olduğu sürece, parti
çıkarları hiçbir zaman öne çıkamamaktadır.
İl ve İlçe Başkanlığı herkesin özgürce aday
olabileceği, partinin siyasi önderlerinin hiçbir şekilde etkin olmadığı, kıran
kırana seçimlerle belirlenmediği, onun yerine bugünkü gibi icazetli atamalar
veya göstermelik seçimlerle İl ve İlçe Başkanları belirlendiği sürece, bu
hezimetler yaşanmaya devam edilecektir. Bu olumsuz tablo karşısında, bu yenilgi
tablosunun kurgulayıcısı olanlar bu hezimetin diyetini ödemek zorundadır. Artık
demokrasimizde de “ Başaramayan gider” Kuralının yerleşmesi kaçınılmaz hale
gelmiştir.
Yerel seçim sonuçları göstermiştir ki, kendilerini
ve programlarını toplumun beklentileri doğrultusunda yenileyemeyen CHP’ nin de,
MHP’ nin de, önümüzde ki 2015 Genel seçimlerinde de hiçbir şansı olmayacaktır. Umarım
önümüzde ki süreçte, CHP ve MHP partililerine yeni bir umut ve heyecan
yaşatacak önlemleri alırlar ve gereğini yaparlar. Güzel bir hafta dileğiyle..
/Sadi SUBAŞI
15 Nisan 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder