Tek ses, bizim tribünün üstüne
konulmuş ve kulakları tırmalayan stat hoparlörlerinden geliyor. Onun sesini de
alabileceğine açıyorlar. Güya tribünleri coşturacaklar. Epi topu üç-beş kişiyiz
oysa. Aslında sesini duymak istediklerimiz statta yine yok. 19 Mayıs boş ve
sessiz. Tıpkı şehir gibi. Kulüpte sessiz. Futbolcu kardeşlerim feryat figan. Bir
tek ‘’Bu rezilliğe son verin’’ demedikleri kalmış.
Yöneticiler, futbolcularının iyi
niyetine sığınmış. ‘’Kazansalar da bizi de kurtarsalar’’ durumundalar.
Ve fakat ‘’Kendisi himmete muhtaç
dede, gayrıya nasıl himmet ede’’ denir ya o haldeki oyuncuların yönetimi taraftarın ve kamuoyunun
baskısından kurtaracak hali kalmamış gibiydi. Moralsizdiler belki ama iyi
niyetlerinden zerre miskal kuşku duymam. Onla yenseler de yenilseler de benim
için bu şehrin makbulüdürler artık. Dün akşamki oyuna iyi de başladı bizim
çocuklar. Golü de bulduk erkenden.
Ama sonra çok geri yaslandılar ne
hikmetse. Rakibe ‘’Gel de at’’ dercesine davetiye gibiydi bu geri çekilme. Moral
eksikliğinin etkisiyle olsa gerek. Maçın ilk 30 dakikasından sonra ne topa
vurabildik doğru dürüst, ne de üst üste iki pas yapabildik. Hafta içinde
yaşanan, başkan ve kaptanın medya üzerinden atışma durumları, Samsunspor’daki o
herkesin imrendiği takım ruhunu da öldürmüş olmalı.
Yenilseler de bizim makbulümüz oldular
ama takımın bu maçı kazanmasını şu bakımdan çok önemsiyordum. Sahamızda
kaybetmemiz durumunda tümden dağılabileceğimizden çok korkuyordum ki; üst üste
gelen rakip takımın gollerindeki çaresizliğimiz bunun bir işareti gibiydi. Umarım
ve dilerim bu yenilginin sebebi antrenman eksikliğinin ürünüdür. Aksini
düşünmek istemem. Ses ver Samsun. Takım elden gidiyor…. Bari kulübü
kurtaralım….
/
Ragıp GÖKER
29 Kasım 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder