Samsun, mültecilerin yollandığı ya da
kabul edildiği kentlerimizden biridir. Özellikle Suriye ve Irak’tan gelen
mültecilerle Samsunluların ortak paydası şüphesiz manevi, kültürel ve insani
değerlerdir. Bu nedenledir ki Samsunlular gerek sivil toplum kuruluşları ve
gerekse bireysel olarak yardımlarını yapmaktadır. Belirtelim ki, yerlerini,
yurtlarını bırakarak Türkiye’ye sığınan bu insanların da riayet etmeleri
gereken bazı hassasiyetler vardır.
Canını, malını ve namusunu korumak
için sığınılan yerlerin insanlarının da canına, malına ve değerlerine saygı
göstermek gerekir. Bu konuda özelde Samsun’u, genelde ise Türkiye’yi bekleyen
bir tehlike vardır: O da bazı şeylerin bahane edilerek yabancı düşmanlığının
hortlatılmasıdır.
Nerede ise her cuma hutbesinde
dinlediğimiz hamasi kardeşlik konuşmaları yetersiz kalabilir. Rusya’nın
çözülmesi sırasında Karadeniz’de yaşanan aile facialarının bir benzeri belli
kentlerde yaşanabilir. Yabancı
düşmanlığına temel oluşturacak iş gücünün ucuzlaması, alışılagelmişin dışında
rahatsız edici komşuluk ilişkileri ve sokaklarda bazı davranışlar fırsatçıların
da kışkırtmalarıyla sokak kavgalarına ve
kitlesel eylemlere, hatta yağmalamalara ortam hazırlayabilir ve davetiye
çıkarabilir. Peki, çare nedir?
Çare, sığınmacılara yabancılar
polisince toplumun değer yargılarını ve bu konuda dikkat edecekleri hususları
anlatan Arapça, İngilizce ve Türkçe broşürlerin verilmesidir. Ayrıca
toplumumuzun hassasiyetlerini çeşitli vesilelerle yine onlara anlatmaktır. Söz
konusu sığınmacılar arasında gelmiş din adamları da bulunmaktadır. Sığınmacı
eğitimlerinde bu kanaat önderlerinden de yararlanarak kendilerinden bu sese
kulak vermeleri sağlanabilir.
Ayrıca resmi ve sivil toplum
kuruluşlarımız valiliğimizin koordinatörlüğünde bir platform oluşturarak
toplumun bütün kesimleri seferber edilebilir. Aksi halde çok geç kalmış olabiliriz.
Selam ve sevgi ile…
/Mustafa
GENÇ
18.11.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder