Bizim Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanımız Salih Zeki Murzioğlu geçen yıl yaptığı bir açıklamada, Samsun
ekonomisinin hızla büyümekte olduğunu ileri sürmüştü. Samsun’da ekonominin
uçuşa hazır bir duruma geldiğini de söyleyen Murzioğlu bu iddiasını bir veciz
sözle süslemiş ve “Levyeyi çekmeye hazırız” demişti. Bu söz aslında büyüme
sancısının dışa vurumuydu.
TSO Başkanımız neden böyle konuşmuştu.
Bunun nedenleri var aslında. Bunu anlayabilmek için 20 yıl öncesine gitmek
gerektiğini düşünüyorum. Bir zamanlar Türkiye’nin 7. Büyük ili olarak
anılıyordu Samsun. Şimdinin araştırmalarına göre ise ekonomik ve sosyal
gelişmişlikte 36. sıraya inmişiz. Samsun 29 sıra gerilemiş yani. Bu sürede ne
olmuş: Samsun’da bir Organize Sanayi Bölgesinin kurulma çalışmaları
başlatılmış. Bizim OSB ancak iki yıl önce tam doluluğa ulaşılmış. Kurulabilen
işletme sayısı da ancak 52’yi geçebilmiş.
Bizimle birlikte aynı yıllarda
sanayileşme çalışmaları başlatan Gaziantep’te geçen yıl 7. OSB’nin temeli
atılmış. Konya’da da keza 7 OSB faaliyet gösteriyor. Kayseri’de de 2 OSB var
ama sadece bir OSB’deki fabrika sayısının 860 olduğunu biliyoruz. Mesela
İstikbal Markası bu OSB’lerin birinde doğmuş. Biz bir yılda 400 milyon dolar
civarında ürün ihraç edebilirken, Kayseri’nin yıllık ihracatı 1 milyar 600
milyon dolara, Gaziantep’in ihracatı ise 5 milyar dolara ulaşmış bulunuyor.
Biz bu arada bir Gıda OSB kurma
gayreti içersine girmişiz. Gıda OSB’nin kuruluş çalışmalarına başlayalı 10 yıl
oldu mu bilmiyorum ama henüz bir arpa boyu yol alabilmiş değiliz. Epi topu 25
işletme yer alacaktı Gıda OSB’de, 10 fabrika işletmeye geçti mi onu da tam
olarak kestiremiyorum. Demem o ki: Kimse kusura bakmasın ama biz çok
konuşuyoruz ama az iş üretiyoruz.
Ben DÜNYA Gazetesinde çalıştığım
yıllardan hatırlarım. Yıllardır tarımsal sanayiden söz edilir. Orhan Cazgır’ın
kulakları çınlasın. 25 yıl kadar önce tarımsal sanayiden söz etmeye başlamış ve
bunu da SAMSİAD’da birlikte çalıştığı arkadaşlarına inandırmıştı. O yıllarda
çok emek verilerek hazırlanan bir kitap yayınlanmıştı. O kitapta Samsun’un
ekonomik, sosyal ve kültürel durumundan söz edilirken, Samsun’un nasıl
kalkınabileceği de anlatılıyordu. O kitapta, Samsun’un ancak ve ancak tarımsal
sanayi ile kalkınabileceğine vurgu yapılıyordu.
Büyük emeklerle hazırlanan o kitap,
Orhan Cazgır ve arkadaşları SAMSİAD’dın yönetiminden ayrılınca tarihin tozlu
raflarına terk edilmiş oldu. Valimiz İbrahim Şahin önceki gün Tarımsal
Araştırma Enstitüsünde düzenlenen bir törende konuşurken, tarımsal sanayiden
söz etmiş. Sayın Valinin konuşmasını okuyunca aklıma SAMSİAD’da yapılan o
konuşmalar ve hazırlanan o kitap geldi. Aslında Valimiz de çok doğru bir
noktaya temas etmiş. İki büyük nehrin beslediği Çarşamba ve Bafra gibi iki önemli
ovaya sahip Samsun’da tarımsal üretim yok denecek kadar azdır.
Defalarca yazdım. Benim büyüdüğüm
Aşağıçinik köyündeki tarlalara ‘Adam’ eksen yetişir ama günümüzde hiçbir şey
ekilmiyor ve ben de buna şaşırıyorum. Sayın Vali, Tarımsal Araştırma Enstitüsünde
yaptığı o konuşmada çok önemli bir şey daha söylemiş. Teknik adamların,
köylerde eğitici bilgi vermesinden falan söz etmiş Sayın Vali, bu teknik
adamlardan bir beklenti ve temenni midir yoksa bir direktif midir tam olarak
kestiremedim. Ben çocukken, köyümüze bir ziraatçının geldiğine hiç tanık
olmadım. Köyde amcalarım ve onların çocukları yaşıyor, sordum “Son yıllarda
size doğru tarımın nasıl yapılması gerektiğini anlatan bir ziraatçı geldi m?”
diye. Gelen - giden olmamış.
Şaşırmadım tabi.
Samsun’un
Kalkınması İçin İmalat Sanayi Yeter Mi?
Kavak ve Bafra’daki OSB’leri
saymıyorum. Çünkü bu iki OSB’de de tam olarak üretim başlamış değil henüz. Samsun
OSB bile tam anlamıyla OSB sayılmayacağına göre Kavak ve Bafra’da tek - tük
işletmelerin olması onların Organize Sanayi Bölgesi olduğu anlamına gelmez. En
azından benim anlayışıma göre.
Niye böyle söylüyorum. DÜNYA’da görev yaptığım yıllarda kendisi
Bursalı olan gazetenin Reklam Müdürü Meral Ögat 2009 yılında Samsun’a gelmişti.
Meral’i bizim OSB’ye getirdim. “Burası bizim Demirtaş OSB’nin bir caddesinden
bile küçük” demişti Meral Ögat. Unutmadan söyleyeyim. Bursa’da yaklaşık 10 bin
işletmenin olduğu biliniyor. Buna göre kıyaslama yapın yani. Bütün bunlara
rağmen Samsun’da üretim yaparak yıldızı parlayan işletmelerimize haksızlık
etmek istemem.
Türkiye’nin en büyük düktil boru
üretimi yapan Samsun Makine Sanayinin başarısın görmezden gelmek için kör olmak
gerekir. Bir aile şirketi olarak kurulan Cemal Abi’nin Yeşilyurt Demir Çelik’in
gösterdiği gelişimi görmezden gelemeyeceğimiz gibi. Adnan Ölmez’in yoktan var
ederek kurduğu Borsan’ını nasıl görmezden gelir bir insan. FKK ve Sampa’nın
süspansiyon üretimi yaparak sürekli büyüyen ve yüzlerce insanımıza iş ve aş
kapısı olan işletmelerinin başarılarını övmekten de kaçınmam.
Samsun’dan
borsaya açılan ilk şirket olan Ulusoy Un’un gelişimini tamamlarken gösterdiği
başarıyı da yok sayamam ben. Ama ulusal düzeyde bir marka yaratabilmiş değiliz
henüz. Sayın Valimiz İbrahim Şahin’ in de sık vurgu yaptığı gibi marka oluşturmakta
oldukça beceriksiziz. Bizim genç kuşakların örnek alacağı başarı öyküleri ve
rol model sanayici sayımız oldukça az. “Bize Cemal Abi ve Fahrettin Abi yeter”
diyorsanız bir şey demem ama başarı öykülerini arttırmalıyız diye düşünüyorum.
/
Ragıp GÖKER
20 Kasım 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder