11 Kasım 2014 Salı

Büyük Şehir Büyük Dert Oldu

Bütün şehir yasasının hazırlanması sürecinde sakıncalarını hem bu köşemde hem de TV programlarında anlatmaktan yoruldum. ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla çıkan ‘Bütünşehir Yasası’yla köyler akşamdan sabaha büyükşehirden hizmet alacak mahalleye dönüştü. Merkeze hizmette zorlanan büyükşehrin imkanlarının köye hizmet ve refah getireceğine inananlar hayal kırıklığına uğradı. Büyük şehrin imkanlarından yararlanamadığının yanında, daha önce bedava veya bedavaya yakın aldığı hizmetler paralı oldu. Diğer yandan daha önce ilçe belediye başkanlarıyla halledebildikleri sorunları da büyükşehre çözdürmek bir tarafa iletemez oldular.


Atık su parası da alınıyor.

Daha önce yazdığım gibi 17 ilçeyi karış karış dolaştık. Vatandaşın kendisinin getirdiği suya vana vuruluyor bin TL’ye yakın abonman parası alınıyor, her ay da 50-100 TL arası da su faturası geliyor. Hizmetin ulaşamadığı köylere faturalar hızlı bir şekilde aksamadan ulaşıyor. Altyapıyı bırak, üstyapının da olmadığı yerlerden kanalizasyon varmış gibi atık su parası da alınıyor. İmarından fen işlerine, itfaiyesinden, su işlerine tüm hizmetlerden mahrum köylü dert küpü olmuş.  ‘Tarım Destekleme Paraları’ da bu yıl bitmesine rağmen bir yıl daha uzatılsa da bir sene sonra kesileceği için vatandaş dertli. Bir dokununca bin ah işitiyorsunuz.


Hukuk devleti ve guguk…

Almanya'nın Münih kentinde geçen ay yapılan bir eylemde terör örgütü PKK lehine açıklamalarda bulunan ve örgütü simgeleyen bez parçasını havaya kaldıran Sol Parti Milletvekili Nicole Gohlke'nin dokunulmazlığı eylemden iki hafta sonra kaldırıldı. PKK Almanya tarafından terör örgütü olarak görüldüğü için, terör örgütüne destek verenler, suç işlerler ve hukuk devletinin gereği olarak yargı önüne çıkarılırlar. Nicole Gohlke de şimdi yargılanmayı bekliyor.

Almanya PKK’yı terör örgütü olarak görüyor da Türkiye insan hakları örgütü olarak mı görüyor? Türkiye hukuk devleti olsaydı bugün eski BDP, yeni HDP milletvekillerinin tamamının dokunmazlıklarının kaldırılması ve yargılanması gerekirdi. Basın açıklamasıyla PKK’ya eylem çağrısı yapmadılar mı? Bu çağırı üzerine 100’e yakın vatandaş katledilmedi mi? Kurban eti dağıtan üç genç, linç edilerek öldürülmedi mi? Binlerce okul yakılıp, bankalar yağmalanmadı mı? Terör örgütü yöneticisi Karayılan Kandil’den’ Türkiye’yi başlarına yıkarız’ diye tehdit etmedi mi?


Silahlı ve siyasi propaganda

Sözü edilen milletvekilleri bir taraftan silahlı, diğer taraftan siyasi propaganda yapmıyor mu? Dünyanın hangi demokrasisinde, hangi hukuk devletinde hem silahlı hem de siyasi propaganda yapılabiliyor? Sadece Türkiye’de. Terör örgütüyle mücadele değil; müzakere yapan bir devlet,  hukuk devleti olmadan Avrupa devleti olabilir mi? Tüm dökülen kanlar, alınan canlardan sonra TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Ak Parti sözcüleri, parti kapatmaya karşı olduklarını söylüyor. Eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da söylediği gibi sözü edilen partiler oylarını silah gücüyle almıyor mu? Bir parti silahlı propaganda yapabilir mi? Yaparsa parti olabilir mi?  Bu son olay da göstermiştir ki Türkiye’ye kötülüğü Avrupa değil; bizzat Türkiye yapıyor. Sorunun çözümünde rol almayan herkes sorunun bir parçasıdır. Bu haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytan değil de nedir?

/Mehmet AKSOY
11 Kasım 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder