Bütün şehir yasasının hazırlanması
sürecinde sakıncalarını hem bu köşemde hem de TV programlarında anlatmaktan
yoruldum. ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla çıkan ‘Bütünşehir Yasası’yla köyler
akşamdan sabaha büyükşehirden hizmet alacak mahalleye dönüştü. Merkeze hizmette
zorlanan büyükşehrin imkanlarının köye hizmet ve refah getireceğine inananlar
hayal kırıklığına uğradı. Büyük şehrin imkanlarından yararlanamadığının
yanında, daha önce bedava veya bedavaya yakın aldığı hizmetler paralı oldu.
Diğer yandan daha önce ilçe belediye başkanlarıyla halledebildikleri sorunları
da büyükşehre çözdürmek bir tarafa iletemez oldular.
Atık
su parası da alınıyor.
Daha önce yazdığım gibi 17 ilçeyi
karış karış dolaştık. Vatandaşın kendisinin getirdiği suya vana vuruluyor bin
TL’ye yakın abonman parası alınıyor, her ay da 50-100 TL arası da su faturası
geliyor. Hizmetin ulaşamadığı köylere faturalar hızlı bir şekilde aksamadan
ulaşıyor. Altyapıyı bırak, üstyapının da olmadığı yerlerden kanalizasyon varmış
gibi atık su parası da alınıyor. İmarından fen işlerine, itfaiyesinden, su
işlerine tüm hizmetlerden mahrum köylü dert küpü olmuş. ‘Tarım Destekleme Paraları’ da bu yıl
bitmesine rağmen bir yıl daha uzatılsa da bir sene sonra kesileceği için
vatandaş dertli. Bir dokununca bin ah işitiyorsunuz.
Hukuk
devleti ve guguk…
Almanya'nın Münih kentinde geçen ay
yapılan bir eylemde terör örgütü PKK lehine açıklamalarda bulunan ve örgütü
simgeleyen bez parçasını havaya kaldıran Sol Parti Milletvekili Nicole
Gohlke'nin dokunulmazlığı eylemden iki hafta sonra kaldırıldı. PKK Almanya
tarafından terör örgütü olarak görüldüğü için, terör örgütüne destek verenler,
suç işlerler ve hukuk devletinin gereği olarak yargı önüne çıkarılırlar. Nicole
Gohlke de şimdi yargılanmayı bekliyor.
Almanya PKK’yı terör örgütü olarak
görüyor da Türkiye insan hakları örgütü olarak mı görüyor? Türkiye hukuk
devleti olsaydı bugün eski BDP, yeni HDP milletvekillerinin tamamının
dokunmazlıklarının kaldırılması ve yargılanması gerekirdi. Basın açıklamasıyla
PKK’ya eylem çağrısı yapmadılar mı? Bu çağırı üzerine 100’e yakın vatandaş
katledilmedi mi? Kurban eti dağıtan üç genç, linç edilerek öldürülmedi mi?
Binlerce okul yakılıp, bankalar yağmalanmadı mı? Terör örgütü yöneticisi
Karayılan Kandil’den’ Türkiye’yi başlarına yıkarız’ diye tehdit etmedi mi?
Silahlı
ve siyasi propaganda
Sözü edilen milletvekilleri bir
taraftan silahlı, diğer taraftan siyasi propaganda yapmıyor mu? Dünyanın hangi
demokrasisinde, hangi hukuk devletinde hem silahlı hem de siyasi propaganda
yapılabiliyor? Sadece Türkiye’de. Terör örgütüyle mücadele değil; müzakere
yapan bir devlet, hukuk devleti olmadan
Avrupa devleti olabilir mi? Tüm dökülen kanlar, alınan canlardan sonra TBMM
Başkanı Cemil Çiçek ve Ak Parti sözcüleri, parti kapatmaya karşı olduklarını
söylüyor. Eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da söylediği gibi
sözü edilen partiler oylarını silah gücüyle almıyor mu? Bir parti silahlı
propaganda yapabilir mi? Yaparsa parti olabilir mi? Bu son olay da göstermiştir ki Türkiye’ye
kötülüğü Avrupa değil; bizzat Türkiye yapıyor. Sorunun çözümünde rol almayan
herkes sorunun bir parçasıdır. Bu haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytan
değil de nedir?
/Mehmet
AKSOY
11 Kasım 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder