Yazımın içeriğine girmeden, bilinen
ama Türkiye’de tersine uygulanan bir kuraldan söz etmek istiyorum. Bir
yatırımın uygulanabilir olması için yatırımın, “önce ülke çıkarlarına, sonra
yöre halkının çıkarlarına, en son da yatırımcının çıkarlarına uygun olması”
Gerekir. Bu kural, Türkiye’de önce yatırımcının ve ona işi verenlerin
çıkarlarına uygun olacak şekilde uygulanır hale gelmiştir. Samsun’un son yıllarda başına bela olan mobil
ve termik santraller, işte bu tersine işleyen kurallara göre kentimize peş peşe
gelmeye başlamıştır.
ÇED raporları alınmadan veya bu
raporun kurallarından olan çevre halkını bilgilendirme toplantıları halka ve
sivil toplum kuruluşlarına yeterince duyurulmadan, kitabına uydurulmakta ve
Çevre il Müdürlüğü’nün adeta himayesinde geçiştirilmektedir. Bir yatırımcının
fiziki ve coğrafi şartların uygunluğu kadar kendisini zorlamayacak ve yerel
baskıların oluşmayacağı yerleri seçmesi en doğal hakkıdır. Üzülerek söylemek
gerekirse, fiziki ve coğrafi şartlardan çok, Samsun Halkının sahipsizliği ve
güçlü bir kent iradesinin olmaması, Samsun’u doğa katili kirli ve kanser
santrallerinin yapımı için en kolay il haline getirmiştir. İşte Samsun’un bu
yalnızlığı, Yatağan’ın başına gelenleri gören hiçbir kentin kabul etmediği
mobil ve termik santral yapımcılarını Samsun’a doluşturmuştur.. Yıllar önce
siyasetçilerimiz, “Samsun enerji merkezi olacak” Diye nutuklar attığında,
Samsun’a yatırım gelecek diye alkışlayan Samsunlular, bugün nasıl
kandırıldıklarını acı bir şekilde anladılar.
2000’li yılların başında dünyanın terk
ettiği altı numaralı Fueloil ile çalışacak “Mobil Santral”, çok güçlü bir Sivil
Toplum Kuruluşu dayanışması ve direnişi ile engellenmişti. Ne yazık ki, bugün o
günkü güç ve direnişe sahip Sivil Toplum Kuruluşları da yok. Her zaman ki gibi
kenti yönetenler de yine ortalarda yok.
Samsun’u savunacak siyasetçimiz zaten
hiçbir zaman olmadı. Samsun’a dayatılan her yanlışta direnen bir iki köşe
yazarı, dava adamı Müşfik Veysel Erdoğan gibi sayısı ikiyi geçmeyen Mimarlar
Odası ile İnşaat Mühendisleri Odası dışında ciddi bir şekilde tavır sergileyen
kuruluş da yok. Bir iki sivil toplum kuruluşunun cılız sesi de arada kaynayıp
gidiyor. Samsun’u ilgilendiren her sorunda olduğu gibi bu sorunu da sürekli
gündemde tutan ve her yönüyle sorgulayan, benim de köşe yazısı yazdığım Hedef
Halk Gazetesi, Samsun’un sesi olmayı sürdürerek alkışı hak etmektedir.
Geçmişte Mobil Santralin kapatılmasın
da çok önemli görev üstlenen ve “Çevre Birlikteliği” içerisinde yer alarak
yasal mücadele sonrası Danıştay kararı ile santrali kapattıran Samsun Barosu’
da, bugün suskunların en önünde yer alıyor. Terme Kozlu’da OWM firmasına ait
ilk Termik Santralin yapımı sırasında tepki koyan ama sonrasında siyasi baskı
ve Kozlu’ya okul yapılması karşılığı susan o zamanın Kozlu Belediye Başkanı
Şenol Kul’da, son yerel seçimlerde Terme Belediye Başkanı seçildi.
Şimdi Terme’de yapılması gündeme gelen
kömürle çalışacak Termik Santral için “Haberim yoktu. Ben burada olduğum sürece
bu santrali yapamazlar” Diye demeçler veriyor. İktidarın Samsun İl Başkanı da,
benzer sözler söylüyor. Küçük bir ilçede adamlar doğayı, çevreyi ve canlı yaşamını
öldürecek dev bir yatırım için izin almışlar, ÇED toplantısı yapıyorlar Sayın
Kul çıkmış, “Haberim yoktu” diyor. Bu adamlar lisans aldığına ve ÇED toplantısı
yaptığına göre, dönümlerce araziyi de almış olmalılar. O ilçeyi yöneten olarak,
“Haberim yoktu” Diyorsa, bu çok inandırıcı olamaz.
Yok, hala “Haberim yoktu” Diye ısrar
ediyorsa da, o zaman adama “Sen nerenin belediye başkanısın” diye sormazlar mı?
Samsun’a ilk santrali (Mobil Santral) davet eden de, bir kent yöneticisi değil
miydi? Lafı hiç uzatmadan Samsun halkı adına bu kenti yöneten ve temsil
edenlerin bazı soruları cevaplaması gerekir diye düşünüyorum.
Valilerin artık Devlet valisi olmaktan
çıkarılarak hükümetin valisi konumuna getirildiği ve iktidarın arkasında olduğu
hiçbir projeye etkin müdahalesi olamadığı için Sayın Valimizi üzülerek bu
soruların dışında tutuyorum.
•
Bu kentin bir enerji merkezi olması yönünde siyasi bir karar var mı? Yok
mu?
•
Sayın milletvekillerimiz, Sizler bu kent adına ne yaparsınız? Bu kentin
vekilleri değil misiniz?
• Bu kenti yönetmek için Samsun
Halkının oylarını alan siz Sayın Belediye Başkanlarımız, söyler misiniz? Park,
bahçe, asfalt ve yol yapmaktan başka bir göreviniz yok mu?
• Sizleri bu kenti yönetin, bu kentte
yaşayanların haklarını koruyun diye oy verenlere sahip çıkmamanızın nedeni
nedir?
•
Bu kent her gün bir uzvunu kaybederken, vicdanen rahat mısınız?
•
Halkın sözcüsü konumunda ki siz Sivil Toplum Kuruluşları, Ne zaman
konuşacaksınız? Var oluş nedenlerinizi inkâr etmeyi sürdürecek misiniz?
• Ve siz Samsun’da yaşayanlar,
arazilerini üç beş kuruş uğruna bu santralcilere satanlar, bu santrallerin
yarın ölüm kusmaya başladığında, kanserle boğuşmak zorunda kalacak
çocuklarınızın ve onları besleyecek topraklarınızın yok olmasının vebalini
ödeyebilecek misiniz?
Son bir soruda; Bu kenti yönetenlerle,
bu kent adına seçilmiş milletvekillerimize; Lütfen samimi olarak cevaplayınız.
•
Bu tür santraller, Trabzon’a yapılabilir mi? Yapılamasa, neden
yapılamaz?
Lütfen!
Artık Bu Kenti Kandırmaktan Vaz Geçiniz…
Bu
kentte yaşıyorsak ve yaşamaktan mutluysak, Samsunumuza her platformda sahip
çıkalım ve bu konuda eksiği olanları sorgulamayı öğrenelim. İyi haftalar..
/Sadi
SUBAŞI
1 Eylül 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder