Geçenlerde yüz binler satan bir
gazetenin yazarını okurken; dilimi ısırmamak için kendimi zor tuttum. Zira
yazar, Osmanlı döneminde “böyle bir kurumun olmadığından” söz ediyordu. Bu
konuda yazarımız bu kadar cahil olamazdı. Peki, yazarımız bunu biliyordu da
okuyucusunu şartlandırmak , İmam-Hatiplileri aşağılamak ve bu okullara olan
ilgiyi azaltmak için mi yazıyordu?
Halkın İmam-Hatip ve vaiz ihtiyacını
karşılamak amacıyla Osmanlı Devleti’nde de İmam-Hatip okullarına benzer
okullar(medreseler) açılmıştır. Örneğin; 1913 yılında kurulan “Medresetüleimme
velhuteba(İmamve Hatip Medresesi/okulu), Medresetülirşad ve
Medresetülmütehassisin bunların başında yer alan medreselerdir.
Söz konusu medreselerin programları
günün şartlarına göre fevkalade idi. Temel eğitimi aldıktan sonra girilebilen
Medresetüleimme velhuteba’nın imamlar ve hatipler bölümünde, “Kur’an-ı Kerim’in
yanında malumat-ı kanuniye, ilmi kelam, dönemin medeni kanunu, Arapça ve Türkçe
hitabet, Arapça” gibi dersler okutulmaktaydı.Örneğin, müezzinlik bölümünde
ayrıca müzik ve ilahi dersleri de okutulmaktaydı.
Bütün bunlara rağmen bu tarihi
gerçekleri tersyüz etmek dürüstlükle bağdaşmıyor. İmam-Hatip okulları bu
milletin ihtiyacından doğmuş ve yine bu milletin fedakarlıklarıyla varlıklarını
sürdürmektedirler. Bazı liboşların komünizm tehlikesine karşı Amerika’nın Yeşil
Kuşak Projesi uygulandığında sesleri çıkmıyordu.
Şimdi de ne oluyor? Bizler, hiç
kendimiz olamayacak mıyız? Selam ve sevgi ile…
/Mustafa
GENÇ
05.09.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder