Bundan önceki
iki yazımda küresel ısınma ile ilgili bilgiler vermiş ve bunun etkileri
üzerinde durmuştum. Siyasetin toz duman olduğu ortamda çok daha önemli hususun,
Türkiye'nin içinde bulunduğu kuraklık ve su sorunu olduğunu açıkça belirtmek
isterim. Esas olarak bakıldığı zaman dünyada çok güzel işleyen ve düzenli bir
su döngüsünün olduğu gerçektir. Sorun ise, bu döngünün rejimindeki bozukluk ile
yağışların istenilen zamanlarda olmaması ve ısınmanın kuzeye doğru kaymasıdır.
Dünyada toplam su miktarı 1386 milyon km³ olup, bu miktarın x'si tuzlu su
olarak denizlerde, ancak % 3-3,5 tatlı sudur. Bütün tatlı su kaynaklarının %
68'i buzulların içinde hapsedilmiş bulunmaktadır. Tatlı su kaynaklarından
nehirler, göller gibi yüzeysel su kaynakları % 1 dolayındadır. Yeryüzündeki
suyun çok az kısmı % 0,3 kullanılabilir ve içilebilir suyu meydana
getirmektedir. Bu kaynaklar; 1. İçme suyu olarak, 2. Hayvanlar ve doğal hayat
hayattaki bitkiler tarafından, 3. Tarımsal sulama, 4. Enerji ve sanayi su
ihtiyacı, 5. Ticaret, turizm balıkçılıkta kullanılmaktadır.
Türkiye'deki su kaynakları ve bunların durumunu
inceleyecek olur isek; ülkemizde tatlı su kaynakları olarak 26 nehir havzası
bulunmaktadır. Ortalama olarak bu havzalardaki su miktarı ise, 186 milyon m³
olup, kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.700 m³ tür. İçinde
bulunduğumuz ortama ve çevremizdeki ülkelere göre bir miktar iyi olarak
görülebilen bu miktarın çok da iyi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Su zengini olan
ülkelerde bu miktar 8.000-10.000
m³ , orta derecede zengin su kaynaklarına sahip
olanlarda ise 4.000 m³
ve en azı ise, 2.000 m³
tür. Su kaynaklarımız artmayacağına, hatta küresel ısınma ile azalacağına göre,
hızla artan nüfusumuz göz önüne alındığı zaman, Türkiye'nin kısa bir zaman
içinde, su fakiri olan ve kişi başına 1.000 m³ olan ülkeler safına katılacağı
açıktır. Şu anda bile kişi başına 1.700 m³ ile hiç de iç açıcı durumda
olmadığımız açıktır.
Ülkemizdeki 26 havzadaki suyun ancak % 30'undan
istifade etmekteyiz. Bu miktarı fazlalaştırmak için ciddi yatırımlar
gerekmektedir. Bu suyun; 1. % 75'i tarımsal sulamada, 2. % 15 içme suyu ve
evlerde kullanmak üzere, 3. % 10'u ise endüstriyel amaçlarda kullanılmaktadır.
Ülkemizde 12 km³ yer altı suyu bulunmaktadır. Yalnız, vahşi sulama ile bunun
giderek azaldığını ve Anadolu'daki birçok gölün yok olduğunu ve birçoklarının
da can çekişmekte olduğu açıktır. Gelişmiş ülkelerde suyun, tarımsal sulamada %
30, endüstriyel olarak % 59, evsel kullanımı ise % 11 dir. Gelişmiş ülkelerdeki
tarımsal sulamada kullanılan suyun azlığı ise, sulamada ileri teknikleri
kullanmalarından kaynaklanmaktadır. Bu husus üzerinde, küresel ısınma ve tarım
adlı yazımda duracağım. Ülkemizdeki kullanılabilir amaçlı olan 433 milyon kwh
hidrolik potansiyelin ancak 216 milyon kwh'ından faydalanılabilmektedir.
Ülkemizdeki su ve bunun kullanımı üzerinde daha çok şeyler yazabiliriz ve
konuşabiliriz. Fakat, bunların çoğu teknik konular olup bir makalenin hacmi
içinde ancak özetle bu kadar durabiliriz.
Yukarıda verdiğimiz rakamlara göre şapkamızı
önümüze koyarak düşünmemiz gerekir. Bilim için imkânsız diye bir şey yoktur.
Yalnız, ciddi tedbirlerle işin üzerine gidilmelidir. Şu açıktır ki, bu verdiğim
su ile ilgili rakamlar hiç de gizli olmayan ve öteden bu yana bilinen
hususlardır. Özellikle, küresel ısınma ile, dünya üzerindeki iklim kuşaklarının
kuzey doğru kayışı, bunu ortaya koymaktadır. Bunun yanında dünyanın tatlı su
kaynağı olarak sigortası durumunda olan kuzey ve güneydeki buzulların erimesi
ve bunların denizlere karışması; dünyanın kullanılabilir tatlı su miktarını
önemli ölçüde azaltacaktır. Bu bakımdan birçok yazarın, su savaşlarıyla ilgili
olarak ortaya koydukları varsayımların bir gün gerçekleşeceğinin
belirtileridir. Bütün bunlar popülizm değildir. 2014 yılını susuzlukla nasıl
geçireceğimizi, yetkililer bile açıklayamamaktadır. Bu yılki kuraklık birden
ortaya çıkmış bir durum da değildir. Yıllar öncesinden geliyorum diye bize
işaretler vermiştir. Yalnız, yetkililer bunu ciddiye almamışlardır. Ülkemizdeki
seçim atmosferi içinde, yazdıklarım birçoklarının dikkatini bile çekmeyecektir.
Yalnız, kürsüden atılan nutuklar su ihtiyacımızı karşılamayacaktır.
Saygılarımla.
/Osman ECEVİT
04.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder