Küresel ısınmanın tetiklediği ve özel olarak da
ülkemizde ortaya çıkan kuraklık; hidrolik enerji elde edilmesinde, büyük
metropollerin su ihtiyaçlarının karşılanmasında, tarımsal sulamada çok büyük
problemleri ortaya koyacağı gerçektir. Bunun yanında kuru tarım uygulamalarının
yapıldığı bölgelerimizde, özellikle de hububat üretiminde büyük düşmeleri
ortaya koyacaktır. Türkiye, bu problemler üzerinde durmamakta ve tedbirlerini
almamaktadır. Kuraklıkla karşı karşıya kalınca, halkımıza yağmur yağmadı, durum
budur mu diyeceğiz? Daha önceki yıllarda olduğu gibi, tarımsal ürünlerde de
ithalatçı durumdaki ülke konumumuzu devam mı ettireceğiz? Bu bizim kaderimiz olmamalıdır. Bu konuyu
devamlı yazdım ve yazmaya da devam edeceğim."Et-tekrarü ahsen velev kane
yüz seksen" sözünde olduğu gibi, eğer yüz seksen defa tekrar etmek yerine,
yüz seksen değil iki yüz seksen defa tekrar edeceğim. Çünkü, şuna bütün
kalbimle inanıyorum ki, Türkiye'nin kurtuluşu geçmişte tarımdan geçmiş,
gelecekte de, tarımdan geçecektir. Çünkü, tarım üretim bakımından dışarıya en
az bağlı olan sektördür ve üretim bizim kendi alın terimizin, toprağın eseri
olduğu bilinmelidir.
Bir önceki yazımda verdiğim, özellikle tarımsal
sulamanın Türkiye'de kullanılabilir suyun % 75'i olmasına karşılık; gelişmiş
ülkelerde bu niçin % 30 düzeyindedir. Bu husus tarımda sulama teknikleri
bakımından uygulanan farlılıktan ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde, özellikle
çiftçilerimiz arasında yaygın olan kanı, ne kadar su verir isen o kadar fazla
verim alırsın anlayışı değiştirilmelidir. Fazla ürün elde etmek için yeteri
kadar su ve gübre esas olmalıdır. Bunun için de ülkemizdeki vahşi sulama
sistemlerinden, salma ve yağmurlama sulama sistemlerinden hemen
vazgeçilmelidir. Damlama sulama sistemi ile, sulamada kullanılan sudan % 50-70
oranında tasarruf sağlandığı gibi, salma sulamaya oranla yüksek verim artışı
ortaya çıktığı gibi, en az % 50 oranında enerji tasarrufu da meydana
gelmektedir. Bunun yanında hasatlık ve zararlılardan olan verim kayıpları da en
düşük düzeyde olmaktadır. Ayrıca, kullanılan gübre miktarında da düşmeler
meydana gelmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda şu açık olarak ortaya
çıkmıştır ki, salma sulamaya nazaran damlama sulamada % 70'lere varan su
tasarrufu sağlandığı gibi, damlama sulamada gübre kullanımında da % 60-70
oranında tasarruf sağlanabilmektedir. Damlama sulama sistemleri çok pahalı
olmayıp, hemen her ilde yapılabilmekte olup, bu sulama sisteminde devlet
desteği vardır. Özellikle, ülkemizdeki kırsal kesimdeki bazı yerlerde bunun
kullanılır hale gelmesi, beni sevindirmektedir. Geçen yıl gittiğim bir ildeki
meyve bahçesini ziyaretim sırasında, bahçe sahibi çiftçi bana damlama sulamayı
öyle bir anlattı ki, sormayınız. Ben onun konuşmasını sevinçle karşıladım ve
gurur duydum. Daha sonra benim Ziraat Profesörü olduğum söylenince de; "Kusura
bakmayınız, tereciye tere satmışım" dedi. Ben ise bunun önemli olmadığını,
konuşmasından dolayı memnun olduğumu söyledim. Sonuç olarak şu şekilde bir özet
yapabilirim. Öncelikle, sulu tarımın yapıldığı yerlerde, buna uygun olarak
damlama sulama ve yine buna uygun olacak şekilde gübreleme ile tarımsal
mücadele yöntemleri çiftçiye götürülmeli ve uygulanmalıdır. Sulamanın
uygulanmadığı, Anadolu'da; küresel ısınmanın ortaya koyduğu iklim
değişikliklerinden etkilenmeyecek tarım sistemleri, gübreleme, mücadele ve ıslah
çalışmaları yapılmalıdır. Vakit geçmeden tedbirlerin alınması dileklerimle
saygılarımı sunarım.
/Osman ECEVİT
06.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder