Binaya tapıyoruz... Bina yaptıkça, sorunlar
çözülecek gibi hissediyoruz... Ağaçlarımızı, bahçelerimizi, derelerimizi,
toprağımızı... Her şeyimizi hırsla betonlaştırıyoruz... Şöyle bir dönüp bakınca
geçmişe... Kendi çocukluğumu anımsıyorum mesela... Kadifekale’de, şehrin içinde
meyve bahçelerinin arasında büyüdüm… Kiraz, vişne, erik ağaçlarının arasında… Bir
yanda tavuk kümesleri, diğer yanda inekler, köpekler, kediler… Bu tadı yaşayan
son kuşağız biz galiba... Şimdi hangi evin bahçesinde kiraz ağacı var,
soruyorum...
Her yer beton... AVM'ler, koca koca binalar... Adalet
sarayları, devasa hastaneler... Sanki, binalar büyüdükçe sorunlar çözülecek
sanıyoruz... Modern hastaneler nasıl ki ölümleri durdurmuyor, kansere çare
olmuyorsa... Adalet Sarayları da adaleti tesisi etmiyor... Akıllı tahtalarla
dolu modern okullar da; eğitimde başarıyı getirmiyor... Gündemimiz seçim... Projelere
dikkat edin... İktidardan muhalefetine kadar... Her birini kitapçığında,
broşüründe, tanıtımında koca koca binalar, plazalar, AVM'ler... Bir kaç aday
hariç hepsi betonlaşmada yarışıyor... "Yeşil bir kent" diyenlerin
sayısı çok az... Yeşil için proje üretene çok az...
Samsun'da seçimler “müteahhitler odası” genel
kurulu gibi geçiyor… Birisi "ben şu binayı yapacağım" diyor, öteki
"hayır ben daha büyüğünü yapacağım" diye karşı çıkıyor... Bir
“anlayış” sunan yok... Çocuklar için proje üreten arıyorum ben biraz daha... Onlar
için yeşil, temiz bir gelecek vaat eden... Betonlaşma heveslisi olmayan… İlerlemeyi,
gelişimi, çağdaşlığı betonda değil, sağlıklı, mutlu bir gelecekte gören,
projelerini bunlara endeksli hazırlayanları gözlüyorum… Söylesenize, çok fazla
şey mi istiyorum?
/Miraç ÖZTÜRK
07 Mart 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder