Rahmetli Mahmut Goloğlu hukukçu bir
milletvekiliydi. 1960 öncesi Demokrat
Parti’nin Trabzon Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
bulunuyor ve partisinin de gurup başkan vekilliğini sürdürüyordu. Bir dönemler
Trabzon’da mesleğimizi icra ettiğimiz dönemlerde aynı gazetenin yan yana
sütunlarında komşuluk yaptığım ve kendisini tanımış olmaktan gurur ve onur
duyduğum rahmetli Goloğlu’nun yazdığı bir dolu kitaptan birisi de
“3.Meşrutiyet” adını taşımaktadır. Mahmut Goloğlu bu kitabında 1923 ve 1946
yılları arasını yani tek parti dönemini anlatmaktadır.
Tek parti döneminin bu bölümünü
değilse bile 1960’a kadar olan bölümünün bir kısmını, çocukluğumda olsa da,
yaşayanlardan birisiyim. Benden bir önceki kuşak insanlarının bire bir
yaşadıkları benim de kenarından köşesinden yaşayıp hissettiğim bir durum vardı.
Tek partili iktidarların bürokratlar ve iş adamları üzerinde hissettirdiği
baskısı. Yazılı olmayan ve kanuna kitaba sığmayan baskıydı bu. O dönemlerde
insanlar özellikle de çevrelerinde sevilip sayılar iş adamları iktidar
partisinin karşısında politika yapmaya çekinirlerdi. Siyasi partilere girmemek
için her türlü bahaneyi uydururlar işlerine güçlerine bakarlar politikayı
akıllarının ucuna bile getirmezlerdi. Neden? Korku falan değildi bu. Ancak
çekinirlerdi işte.
Ya iktidar maliyecileri gönderir
hesaplarımı incelettirirse.(Hoş inceleseler de belki bir eksiklik
bulamayacaklar ancak, defterlerin incelenmek için alınması bile hoş kaçmazdı o
dönemlerde) Ya belediye zabıtaları gelir işyerinde olur olmaz ileri geri
konuşur ve eksik ararlarsa.. Ve bunun gibi basit nedenlerden çekinirlerdi işte
iktidarın karşısında bir siyasi partide yer almaya ve politika yapmaya. İyilikleri
yanında bu ve benzeri iyilik olmayan durumları da vardı tek parti
iktidarlarının. 3. Meşrutiyet diye adlandırılan dönemin ardından yıllar geçti. Türkiye
çok partili hükümetlerle koalisyonlarla tanıştı, uyguladı.
Azınlık hükümetleri kurdu. Köprülerin
altından çok sular aktı sonunda yine tek parti iktidarına sıra geldi. Son
günlerde kulaklarıma gelen fısıltılar bana işte o günleri hatırlattı. Neler
fısıldanıyor piyasalarda ve genç kuşaklar neden siyasi iktidarın karşısında bir
siyasi partide yer almakta çekince görüyorlar? Kolay değil.
Devir ekonomi devri. Özellikle
yarınlarını kurabilmek için işe ihtiyaçları olan genç kuşak politikacılar ve
politika sevdalılarında “Bana ihale ve iş vermezler mi? Defterlerimi alıp
incelerler mi?” korkusu ve çekincesi mi hâkim? Kolay değil Türkiye yine tek
parti hükümetiyle yönetiliyor. Adına siz isterseniz dördüncü meşrutiyet deyin
ister ileri demokrasi… O sizin bileceğiniz iş…
Sosyal
Medyayı İzlemiyor Musunuz?
Samsun’da yerel medyayı bitirme planı
mıdır bilemem de garip bir çalışma yapılıyor. Özellikle yerel yönetimlerin
başındaki patronların yani başkanların yaptıkları her şey sosyal medya
aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. Es kaza bir belediye başkanı bir çocuk mu
sevdi ve de bu fotoğraflanıp sosyal medya aracılığıyla kamu oyuyla mı
paylaşıldı. Yandı gülüm keten helva… Tüm belediye başkanları artık çocuk
seviyor, kucaklıyor öpüyor, bu da fotoğraflanıp sosyal medya aracılığıyla
paylaşılıyor halk da yiyor bunu…
Yok beyler halk yemiyor bunu
başkanların çevrelerindekiler, başkanlara halkın bunu yediğini anlatmaya
çalışıyor. Sadece paylaşılanları gösteriyorlar… Belediye başkanlarına
gösterilmediğine adım gibi emin olduğun bir konuya dikkat çekeceğim. Bu da
sosyal medyada paylaşıldı ancak başkanlar görmemiştir veya gösterilmemiştir
kendilerine. Paylaşılan konu aynen şöyle:
“Sayın; İlkadım ve Samsun Bütün şehir
belediyeleri, Başkan ve personeli unutmayınız ki aldığınız maaşı halk olarak
bizler veriyoruz, dolayısı ile patron biziz! Oyları aldım, nasıl olsa beş yıl
buradayım diyemezsiniz, Çatalarmut Mahallesine bir sülün heykeli koymakla
hizmet mi yaptık zannediyorsunuz, kaç kez dilekçe yazdım sürekli mazeret
üretiyorsunuz, Çatalarmut mahallesini ya mezbelelikten kurtarın ya da çekin
gidin, Belediyeler ağlama duvarı değildir. YEDAŞ mı, YEPAŞ mı aynı sözüm sizin
içinde geçerlidir. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim…”
Olur ya sosyal medyada okumamışsanız
burada okuyunuz bari… Belki vatandaşların sorunlarını çözersiniz…
(…)
/İsmail
BAŞARAN
19 Temmuz 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder