Ragıp Göker Halk Gazetesi’ndeki
yazısında sormuş: Samsun Sahili kurtulur mu? Eminim ki o da biliyordur bu
sorunun cevabını. Ancak ben buradan yine de kendisine yardımcı olayım ve
sorunun cevabını vereyim. Kurtulmaz arkadaşım, o sahil kurtulmaz… Çünkü
Samsun’da tam da genel ve yerel iktidarın istediği insanlar yaşıyor çoğunlukla.
Tepki göstermeyen insanlar bunlar.
Gücü elinde bulunduranların
yaptıklarının hepsine körü körüne destek olan insanlar… Dile getirdik buradan
bu yol kuş cennetine kadar gidecek dedik, aldırış eden olmadı… Aslında bir kaç
kişi var eleştiren hepsi o kadar, onların da haklarını yememek gerekir. Konuyla
ilgili yasaya gidilse, yasa aleyhte de karar verse yapım sürer. Diğer bazı
konularda olduğu gibi… Siyasetin yapılmasına göz yumduğu, yargının yıkılmasına
karar verip onadığı yerler yok mu Samsun’da? Var. Saathane için karar alınmadı
mı? Alındı ancak ipleyen var mı? Yok. Çünkü Samsun’da yargı kararlarına uyan
yöneticiler iş başında değil…. Hani Başbakan’ın “Yusuf Samsun’u
güzelleştirmişsin” dediği iddia olunan Büyükşehir Belediye Başkanı var ya
onlardan birisi de o… Kimse çıkıp da “Yargı kararlarına uymadığı” gerekçesiyle
hakkında suç duyurusunda bulunmuyor. Ragıp Göker de soruyor: Samsun sahili
kurtulur mu? Kurtulmaz…
Gazete
Okumayan Bir Toplum Var
Samsun’da gazete okumayan bir toplum
var. Ne yerel gazete ne de yaygın gazeteler yok denecek kadar az okunuyor. Yaygın
gazeteler, bir dönemler çalıştığım Milliyet günde bir milyon satardı. Yanlış
okumadınız, tam bir milyon… Hürriyeti, Tercüman’ı… Sabah’ı ve diğerleri… Yani
yaygın basının tirajı milyonlarla ölçülürdü. Şimdi toplasan tümünün bir milyon
alıcıları yok. (Elden dağıtılanlar ayrı tutulmuştur) Yaygın basın böyle de
yerel basın başka türlü mü? Hayır elbette. Samsun’un nüfusu bir milyon 250 bin
dolayında. Yüzde onluk dilimi gazete okusa 125 bin adet eder. Yüzde beşlik
bölümü okusa 60 binin üzerinde tiraj yapması gerekir yerel gazetelerin. Var mı
o kadar?
Samsun basınının amiral gemileri Hedef
Halk ve Haber Gazetelerinin Genel Yayın Müdürleri Yener Cabbar ile Necdet
Uzun’a sorun bakalım ne cevap alacaksınız.
Ben çok iyimser bir rakam söyleyeyim
Samsun’daki yerel gazetelerin tümünün satışları (parasız dağıtılan bazı
gazeteler hariç) yirmi bin dolayında ya vardır ya da yoktur. Sonuç ortada işte…
Samsun’da Samsunlu gazetesini okumaz ise
çevresinde olup bitenden bihaber durumda kalır. Sonra da yöneticilerin yargıya
uyup uymadıklarını bilemez. Samsun’da Samsun adına yapılmaması gereken işlerin
takipçisi olamaz. İşte o zaman bu toplumun ne çevresi, kendisiyle ailesinin ve
çocuklarının geleceğiyle ilgili konuşmaya ve fikir yürütmeye hakkı olmaz
sanırım.
Sonrasında da Ragıp Göker arkadaşım
sorar: Samsun Sahili kurtulacak mı? Kurtulmaz, kurtulamaz… Çünkü kurtulmasını
isteyen bir avuç insan var, duyarlı insan… Sayılarını artırmak için biz de ne
yapıyoruz ki???
İftar
Vermek Sosyal Bir Hareket Mi?
Sadece Samsun’da değil, neredeyse tüm
Türkiye’de yerel yönetimlerin yaptıkları en önemli işlerden birisi durumuna
geldi iftar vermek. Kimisi çadırlarda kimisi mahallelerde kimini meydanlarda
yapıyor bunu. Parasını nereden aldıkları beni ilgilendirmiyor. Ancak sanıyorum
ki büyük bir bütçe tutuyor. Ramazan ayı boyunca tüm belediyelerin verdikleri
iftar yemeklerini hesaplarsanız belki yirmi belki kırk milyon kişiyi bulabilir.
O zaman soru şu: Kalkındı diye övündüğümüz ekonomimiz bu kadar iyiyse bu insanlar
neden bir iftara muhtaç durumundalar? Sosyal hareket deniliyorsa yanlış…
Bu kadar kaynakla aklınıza gelebilecek
bir dolu hizmet yapılabilir bu ülkede… O zaman neden insanları yediriyoruz. Birileri
belediyelere mal ve hizmet mi satıyor? Kim bu birileri???
(…)
/İsmail
BAŞARAN
14 Temmuz 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder