Dünkü yazımızda din adamlarının Milli Mücadele\deki
tutumlarından bahsetmiş ve Samsunun yüz akı iki din adamını bugün
anlatacağımızı yazmıştık.
Her mezhepten ve her meslekten hainle kahramanın,
işbirlikçiyle millicinin aynı coğrafyada karşı karşıya geldiği o karanlık
günlerde Samsunda iki gerçek din adamı vardır ki, ikisi de Milli Mücadele\den
yanadır, ikisi de milli egemenlik ve tam bağımsızlık için Ankara Fetvasının
altına imzasını atmaktan, mührünü basmaktan bir an bile perva etmemiştir. Hani
şu, İstanbuldaki hain Esseyit Dürrizade Abdullah Fetvası\na karşı Milli
Mücadelenin dinen caiz ve her Müslümana farz bir cihat olduğunu ilan eden
Ankara Fetvası var ya, işte odur bahse konu olan fetva.
Samsunun yüz akı bu iki din adamından birisi o
yılların Samsun Müftü Vekili Yusuf Bahri(Uğurlu) Efendidir. Bu toprakların çocuğudur,
Badırlı Köyü'nden Tosunoğlu Mustafa Ağanın oğludur. Fatih Medreselerinde
yetişti, Fatih ulemalarından icazetler aldı, Samsunda uzun süre çeşitli
medreselerde müderrislik yaptı, 30 Ocak 1919da vekaleten Samsun Müftülüğü\ne
atandı. Milli Mücadele başlayınca bir an tereddüt göstermedi, o saflara katıldı
ve Ankara Fetvasının altına imzasını koydu, mührünü bastı. 1938de Samsun
Müftüsü olarak görev yaparken vefat etti. Şimdi Seyyit Kutbiddin Camii
çevresindeki kabrinde ebedi uykusunu uyuyor. Uğurlu soyadını taşıyan ailesi bu
kentte onun bıraktığı büyük manevi mirasın gururuyla yaşıyor.
Bu toprakların yüz akı bir diğer din alimi de Havza
Müftüsü İsmail (Daniş) Efendidir. Yusuf Bahri Efendi bu topraklarda doğmuştu,
vatansız kalmanın ne demek olduğunu bilmezdi, vatan kaybetmenin dramını
yaşamamıştı. İsmail (Daniş) Efendi ise Kafkasyada doğmuş, ecdat topraklarını
kaybetmenin acısını yaşamıştı. O şimdi sahiplendiği bu ikinci vatanının
kurtuluşu için ayağa kalkıyordu. Havza Müftülüğü\ne zaferden sonra da devam
etti. 24 Temmuz 1939da Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi tarafından
takdirname ile ödüllendirildi. Havza Müftüsü olarak 26 Ağustos 1940da Amasya'da
vefat etti.
Samsun\la ilgisi yoktur ama yeri gelmişken
söylemeden geçemeyeceğim, yazmadan duramayacağım, Ankara Fetvasının altına
mührünü basanlardan birisi de İskilip Müftüsü İsmail Hakkı (Ünal) Efendidir.
Merak ederim, böylesine yiğit bir evladı dururken; birilerinin İskilip adına
Atıf Hoca gibi bir işbirlikçiyi öne çıkarmalarının arkasında hangi düşünce
yatar?
Milli Mücadele\nin isimsiz kahramanları, ne dün o
kan ve ateş arasında korkmadan öne atılırken bir şeyler beklediler ne de bugün
Hakkın huzurunda ebedi hayatlarını sürerken bir şeyler bekliyorlar. Onlara
verecek bir şeylerimiz de yok, bir \Fatiha\dan başka… Bari onu esirgemeyelim…
Nur içinde yatsınlar…
/Osman KARA
16.05.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder