Bu kent benim; ben bu kentte doğmadım ama
çocuklarım bu kentte doğdu; babam, babaannem, kayınbabam ve nice can dostum bu
topraklarda yatıyor; kaderdir bilinmez ama görünen o ki ben de kısmet olursa
eğer- son uykuma bu topraklarda dalacağım.
Bu kentte girdim ilk işime 21 Mart 1969da Tekel
Başmüdürlüğünde geçici işçi olarak. Azot Fabrikasının inşaatında ambar,
Mutfakgazda satış elemanı sıfatıyla çalıştım. Gazeteciliğe bu kentte başladım 1
Aralık 1969da Tük Haberler Ajansında muhabir olarak.
Hukuk Fakültesini bu kentte çalışarak dışarıdan
bitirdim, avukatlık stajımı bu kentte yaptım, ilk büromu da bu kentte açtım.
Yani hem gazeteciyim hem avukat. İster birini yaparım ister öbürünü, kime ne?
Hakkı da bilirim hukuku da, adabı da bilirim edebi
de. Ama yalanı, riyayı, iftirayı, isnadı, şantajı, tehdidi bilmem. Zimmeti,
irtikabı, ihtilası, ihaleye fesat katmayı, kamuyu zarara uğratmayı bilmem.
Milletin karısına kızına sövmeyi sonra da yerlerde sürünmeyi de bilmem.
Ne kimsenin aşına, işine, eşine göz dikmişizdir ne
de haysiyetine laf etmişizdir. Ne dostumuzu satmış ne de düşmanımıza sırt
dönmüşüzdür. Biz bu kenti biliriz, bu kent de bizi bilir. Hamdolsun, bu kentte
yüzüne bakmayacaklarımız bulunsa da yüzüne bakamayacağımız insan yoktur.
Ne tüyü bitmedik yetimin hakkı olan beytülmale el
atmışlığımız vardır ne de kıçı kırık bir makam ve üç paralık bir nafaka uğruna
birilerinin kapısında yatmışlığımız vakidir. Ne de zor karşısında gri vitese
takmışlığımız. Ne de ite köpeğe pabuç bırakıp paçamızı kaptırmışlığımız söz
konusudur ne de itin sahiplerinden pervamız.
İtin hesabını sahibine sorarız. Sahibi ister sade
bir vatandaş, ister il başkanı, ister belediye başkanı, ister milletvekili
olsun, fark etmez. İtin kentin içine pislemesinin faturasını onlara çıkartırız.
Onlar, itin önüne kemik atanlar, onlar, çanağına yal koyanlar ve onlar,
tasmasından tutup önüne gelene havlatanlar. Ya itlerine sahip olacaklar ya da
üst perdeden seslendirdikleri fazilet söylemlerinden vazgeçecekler.
Erdem erdemsizlikle, temizlik kirlilikle birarada
olmaz ve ak pak günlere itle köpekle, şantajcı, yalancı, sahtekar, müfteri,
mürtekip ve fitne fücurla gidilmez. Çevresini temizlemekten uzak insanların
kent ve ülkeyi temizlemek iddiasına inanılmaz, sadece gülünür.
Birilerinin geleceğin olacak mı olmayacak mı belli
olmayan gelip geçici bir makam ve mevki uğruna geçmişine ihanet etmesi, ne
hazin. Geçmişin katili geleceğe lanet olsun…
/Osman KARA
30.05.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder