Sahili, yeşili, doğal güzellikleri, sıcakkanlı
insanları, tarihi güzellikleri ile bütün halinde bakarsanız Karadeniz’in incisidir
Samsun...
İnci kentimiz Samsun’u çarpık yapılaşma, enerji
yatırımlarına tahsis edilen yanlış yerler, sahil katliamı derken her geçen gün
ne yazık ki daha yaşanmaz hale getirildi. Tekkeköy’e yanlış yer seçimleri
nedeniyle yapılan enerji santralleri ve kömür depoları ilçe halkını hayattan
bezdirildi. Tarımla uğraşan Tekkeköy sakinleri her geçen yıl artan kanser
vakaları ile boğuşurken, elde ettikleri zehiri üstünde tarım ürünlerini Bafra
Hali’ne göndererek oradan piyasaya sürmeye başladı.
Dereköy’e yapılan balıkçı barınağı ise sahildeki
dalga aksiyonunu bozarak Atakum ilçesine kadar uzanan toprak kayma olaylarına
neden oldu. Buna sahili doldurarak ve T’ler yaparak çözüm bulunmaya çalışılsa
da denize doğru toprak kaymaları devam ediyor. Tehlikenin boyutu bir tez
çalışması olabilecek cinsten. Atakum sahili tehdit altında...
Ramsar sözleşmesi ile korunan Kızılırmak
Deltası’ndan Mimarlar Odası'nın açtığı davaya rağmen yol geçirildi. Birde
deltanın tam ortasından su basar ormanlarının içerisinde yol geçiriliyor, iş
makineleri ile. Çevre aşığı bir mimar doğayı fotoğraflarken durumu görüyor ve
durumu Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bildiriyor, yol çalışması durduruluyor.
Bu olay birkaç gün önce yaşanıyor. Samsun’daki plansız kentleşmeyi birçok örnek
vererek çoğaltabiliriz, ancak son olay yaşananları özetler nitelikte.
Yüzlerce yılda oluşan su basar ormanlarını ve nadir
görülen yok olma tehlikesi altındaki bitki çeşitlerini, yol çalışması ile yok
ediyoruz. Sadece canlı ve bitki çeşitliliğini yok etmiyorsunuz, orman ve yakın çevresinde taban suyu
seviyesinin yüksek olmasına bağlı olarak yetişen saz ve kamışlar ile goga
bitkilerini de yok ediyorsunuz. Bu ürünler yöre sakinleri tarafından Avrupa’ya
ihraç ediliyor ve ekonomik kazanç kapısı durumunda. Yörede su kaynaklarının
zengin olması nedeniyle deltanın her yıl 348’in üzerinde kuş türüne ev
sahipliği yaptığı unutulmamalıdır. Bir planlama yapılırken tepeden inme değil,
‘bakış açısı’ değiştirilerek bütüncül bir planlama yapılması gerektiği her
defasında unutuluyor.
Samsun’un bütünü ile karar alanlar planlama
açısından her zaman sınıfta kalmaya alışmış durumda görünüyor. Samsun Makine
Sanayi, kente küstü ve yatırımını Adana’ya yaptı. ‘Samsun Makine Sanayi Adana
Tesisleri’ adıyla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı
yapıldı.
Samsun Makine Sanayi yıllardır kendisine talep
ettiği arazinin verilmemesi üzerine yatırımını Adana’ya kaydırmıştı. Dünya’da
içme suyu hatlarının yüzde 50’sinden fazlasında kullanılan düktil borunun
Türkiye’deki tek üreticisi olan Samsun Makine Sanayi, 2 yıl öncede vergi
kaydını da başka ile kaydırmıştı. Samsun
Makine Sanayi’de Genel Müdürlük yapan, Adana'da faaliyete geçen yeni fabrikada
da aynı görevi yürüten Ali Galip Baş, basına verdiği demeçte, Samsunlu bir
firma olarak ‘Karnımız Samsun’da doydu derken, "Tüm Adana elbirliği ile
bize sahip çıktı. Samsun'da bunu yakalayamadık. Samsun'da fevri hareket
ediliyor gibi geliyor bize.” sözleri ile hayal kırıklığını özetledi.
Evet ‘Samsun hava, demiryolu, kara ve deniz yolu ulaşımı
açısından oldukça önemli bir potansiyele sahip, Kuzeye açılan kent
konumundayız’ bu cümleleri her açılış programında duyarız. Ancak iş uygulamaya
geldiğinde Samsun Ticaret Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ve Samsun
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz gibi yatırımcıları suçlayan
‘Samsun’un ihracat rakamı 500 milyon doların üzerindedir, vergi kayıtları başka
ildedir’ imalarını duymaya başladık.
Vergi kayıtlarını neden başka illere kaydırdıklarını sorgulamıyoruz.
Birliktelik hareket etme içgüdüsünü Diyarbakır’a atanan Samsun’un Eski Valisi
Hüseyin Aksoy döneminde yakalar gibi olduk, Lojistik Köy, Turizm Mastır Planı
gibi önemli projelere imzalar atıldı derken, yeniden Samsun’a herkes kendi
penceresinden başladı.
Kendi penceremizden bakarsak kimimiz deniz
manzarasını, kimimiz Tekkeköy’ün zehirli bacalarını, kimimiz golf sahasını,
kimimiz ise Atakum’a sahilin dibine kondurulan Emniyet Müdürlüğü, SGK
binalarını görürüz. Ortak baktığımız pencere ‘Samsun’ olmalı. Benim görüşüm,
yerel yönetimler ihtirasların tatmin edildiği, yanlış planlamaların hayata
geçirildiği, ‘Ortak aklın yok sayıldığı’ yerler olmamalı. 'Samsun Valisi
Hüseyin Aksoy’un döneminde ki diyaloğun nasıl sağlandığına iyi bakmalı, o
dönemi incelemeli.’
/Zekeriya
FIRAT
03.05.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder