Tarihi olmayan kentin kültürü olur mu? İsterseniz oradan başlayalım yazımıza. Çünkü
konumuz Samsun kültürü. Bir defa kültür deyince
‘ortak tarih ve milletin ortak yaşama biçimi akla gelmesi gerektiğine
göre bu değerlerin olmadığı yerlerde köklü bir kültürden bahsetmek mümkün
müdür? Yine Samsun üzerinden bakıldığında bir tarih mirasından, ortak
vicdanlardan bahsetmek mümkün müdür?
Peki, o zaman Osmanlılardan bile önce Selçuklular
döneminde Müslüman Türklerin eline geçmiş bu şehirde Osmanlıdan kalan birkaç
eserden başka tarihe dair ne kalmıştır? Neredeyse bin yıllık sadece Müslüman
Türklere ev sahipliği yapan bu şehirdeki eserlerin çoğu yanmış, yıkılmış,
kaderine terk edilmiş, dünden bugüne ise birkaç cami, türbe, konak kalmıştır. Birkaç hatırlatmayla derdimizi somutlaştıralım!
Mevlevihane
Bugüne sadece sokak adı olarak kalmış Mevlevihane
şimdilerde nerededir acaba? Yapılan araştırmalara (Prof.Dr.Cafer Sadık Yaran) göre
bugünkü Mevlevihane Caddesi girişinde (bugün orduevi - pastane) olduğu hesap
edilen Mevlevihanenin vakıfları dahi olduğu bilinmesine rağmen ne Mevlevihane
ortadadır ne vakıfları? Konuyu SAGEM’de
ilk defa gündeme getiren C.S.Yaran Hocamızla ve SAGEM’deki arkadaşlarımız
Mevlevihane’nin tekrar yapılması için Büyükşehir Belediyesi ile defalarca
görüştüler, konuyla ilgili Konya ve İstanbul’dan uzmanlar da geldi ancak
önceleri bu işe sıcak bakan Büyükşehir birden projeden vazgeçti.
Samsun Kalesi
Gözümüzün önünde daha birkaç yıl önce birden
ortadan kaybolan Samsun kalesinin son kalıntıları meselesi ise tam trajikomik. Geçtiğimiz günlerde www.akasyam.com da yapılan haberdeki eski ve
yeni fotoğraflardan da görüleceği gibi bir kısmı daha önceleri yıkılan kale kalıntıları
sanıyorum beş yıl önce Samsunluların gözünün önünde hem de bir sokağın önü
kapatılarak yapılan binanın altında kalmış durumda. Kale kalıntıları da binanın
otoparkının içinde -sözüm ona- araçların arasında korumaya alınmıştır.
Büyük Camii
Yine Büyük Camii’de yapılan restorasyonda harcanan
trilyonlara rağmen kullanılan plastik kapı ve pencereler tarihle -tarihi koruma
bahanesiyle- nasıl dalga geçildiğinin en iyi göstergesi olmuştur. Atatürk
Bulvarından Camii’ye çıkan yollar ise başka bir trajikomik durum olmuştur. Yine
Samsun deyince akla gelen ilk adreslerden olan Büyük Camii ismi ise yeni
yapılan tramvay için oluşturulan durağa verilmemiş, onun yerine AKM’deki Opera
ismi verilmesi tarihimize ve kültürel değerlerimize büyük saygısızlık olarak
kabul edilmiştir.
Bedesten
Samsun tarihi miraslarından sayılan yine Kale
Mahallesi sınırlarında yer alan Bedesten Çarşısı da tarihi kıyımdan nasibini
almış, adı ve konumu doğal ancak fiziksel görünümüyle ucube bir halde kaderine
terk edilmiş durumdadır.
İlkadım’da
opera (0 da ne?)
Türkiye’nin elli ilinden büyük olmasıyla övünen
İlkadım’da hala doğru dürüst bir konferans salonunun, kültürel etkinliklerin
yapılacağı alanların olmaması sizce de çok inandırıcı gelmiyor olsa da gerçek.
Şu anda İlkadım’da kullanılabilecek tek yer AKM. Daha doğrusu eskiden adı
öyleydi Şimdilerde bu alan Opera diye biliniyor. Ve onlardan fırsat kalırsa
etkinlik yapabilirsiniz. İlkadım Belediyesinden acilen yeni, büyük ve donanımlı
bir kültür merkezi bekliyoruz.
Yapay Tarih (hafıza
değiştirme çalışmaları)
Hiçbir geçerliliği ve gerçekliği olmadığı
tarihçiler tarafından defalarca ifade edilen Samsun’daki Amazon varlığı
üzerinde oluşturulmaya çalışılan yapay kültür çalışmaları üzerindeki ısrarı ve inadı
anlamak da mümkün değil. Amisoslardan kalan birkaç kalıntı üzerinden şehri
Amisos üzerinden tarihle buluşturma gayretini ise anlamış değiliz hala.
-Birkaç
da iyi haber !
Saathane
Bu kadar kötü örneğin yanında Saathane civarındaki
tarihi ortaya çıkarma çalışmalarını ise dikkatle izliyoruz. Özellikle
Büyükşehir Belediyesinin tarihi binasının yanındaki artık harabe haline gelmiş
(aslında tarihi bina yüzyıllık, ucube bina ise daha kırk yıllık bile değil)
binanın da yıkılarak yeni bir çevre düzeni ile Taşhan ve İsmailağa Medresesinin
ortaya çıkarılmasını destekliyoruz.
Ancak o yıkılan o görüntüsü bozuk ve harabe alanların yerine Osmanlı mimarisine
uygun çarşılar yapılarak tarih canlandırılamaz mıydı diyerek de düşünmeden
edemiyoruz.
-Seyyid Kudbiddin
Bunun yanında Seyyid Kutbiddin Türbesi’nin ihyasına
yönelik Vakıflar genel Müdürlüğünün çalışmalarını takdir ediyoruz. Umarız
burası bitirildiğinde samsun’un Eyüp Sultanı olacak, her biri bir tarih eser
olan mezar taşları ortaya çıkacak, ölülerimiz de serseri yuvası olan bu mekanda
ruhları daha rahat olacaktır.
-Fazıl Kadı İlkokulunun restorasyonla gençlik merkezi
haline getirilmesi kent kültürü açısından olumlu bulunmakla beraber önündeki
tarihi çeşmenin sahipsiz bırakılmaması da önemlidir.
-Reji
1897 de kurulan ve 1994 yılına kadar faaliyetini
Sigara fabrikası olarak sürdüren alan uzun yıllar atıl olarak kaldı, çevresine
tehlike saçtı. Ancak sonrasında Büyükşehir o bölgeyi AVM olarak bir firmaya
verdi. Bugün reji alanı hem aslının korunmasıyla hem de ticaret merkezi olarak
şehre ciddi katkılar sunuyor. Takdir ediyoruz.
***
Samsun'un kozmopolitliğine (ne demekse!)
sığınılarak, maalesef Samsun'un kökleriyle oynanmak istenmektedir. Samsun'un
tarihi kimliği de bu anlamda değiştirilmek istenmektedir. Kime neye hizmet ettiği
bir türlü anlaşılamayan bu tarih bilinçsizliği ve kompleksi Samsun’un tarih
hafızasını ciddi şekilde tahrif etmektedir.
Bunun yanında son zamanlarda tarihe ve kültüre
sahip çıkma adına güzel gelişmeler olduğunu da kabul etmek zorundayız ancak
yeterli olduğunu söylemek de yanlış olur. Bir şehrin yollarını
genişletebilirsiniz, yeni yollar da açabilirsiniz, yeni konut ve ticaret
alanlarım oluşturabilirsiniz ama ruh veremediğiniz sürece yaptıklarınız o anla
ve zamanla sınırlı kalır. Geleceğe bir iz bırakamazsınız. İz bırakmak için de
iz sürmek gerekir.
/Ali KORKMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder