11 Nisan 2016 Pazartesi

Samsun Sanat Sokağı'nın Hayaleti Ruhiyesi

Refik Baskın Hocam Şu Samsun'un Evleri kitabında  "Sanat Sokağı 220 adım. Sanat Sokağı'ndan geçin. Belki burnunuza geçmişten kalan bir sümbül kokusu çalınır, bir daldan bir kuş kalkar, dantelalı perdenin arkasından bir çift göz süzüyordur belki de sizi. Burası eski Samsun'dan bir fotoğraftır bir anı yakalamaktır yalnızca" der. Hocamın, ustamın sözünü dinler her seferinde yolumu oradan geçiririm mümkün olduğunca. 220 adımlığına da olsa şehrin hiç yaşayamadığım geçmişinde bulurum kendimi. Sokaktaki eski evlerin güzelliğini gördükçe ağzımın suyunu toplayamam bir apartman çocuğu olarak. Beton çöplüğüne dönmüş Samsun'da bir serap görmüş gibi hissederim.

1890'larda tütün tüccarlarını ağırlayan görkemli  Polihron Oteli iken sırasıyla askeri hastane, kültür müdürlüğü ve şimdi de ayakkabı mağazası! olarak kullanılan güzelim yapının karşısındaki saçma sapan binamsı beton yığınına geldiğimde ya da çok mantolu Çiftlik'e çıktığımda ise bu güzel rüyadan uyanırım. Sokak hakkında neler yazılmış diye bir gugılladım ve fakat sanat sokağının isim annesi öğretmen Müjgan Kırca ile yapılan bir röportaj dışında kayda değer pek bir şey bulamadım.

Röportajda Sanat Sokağı'nın kuruluş ve bitiş hikayesini anlatıyor Müjgan Hoca. "Orası benim elma şekerimdi. Tadı hala damağımda" diyor. 1989 yılında Samsun efsanesi Rahmetli Muzaffer Önder zamanında binbir emekle ve salt sanat aşkıyla kurulan, yıllar boyunca sanatın ve gençliğin Samsun'daki adresi olmuş, onlarca ressamı müzisyeni şairi yazarı misafir etmiş Türkiye'nin ilk Sanat Sokağı'nın bir tek adı kalmış durumda şu an. Bir de o serapsal evleri...

2002 yılında mahalle muhtarının öncülüğünde toplanan imzayla kapatılan sokakta Sanatın hayaleti dolaşıyor şimdilerde. Her geçtiğimde sayın hayalete selam verip soruyorum kendime.  Hazır tütün fabrikasının bir zamanlar akşam vakti geçmeye korktuğumuz sokağı canlanmışken, günde yüzlerce insan oradan geçerken, Sanat Sokağı da eskisi gibi bir sanat merkezine dönüştürülüp bu iki sokak birbirine bağlanamaz mı?

Sokağın ve Samsun tarihini anlatan fotoğraflar, resimler, şehir müzisyenlerinin canlı müzik resitalleri, unutulmuş yerel sanat ve zanaatların sergileri, o hiç gereksiz otoparklar yerine güzel bir açık hava sahnesi harika olmaz mı? Onu da geçtim, hiç olmazsa harap bitap düşmüş o güzelim evlerin bakımı, aslına uygun restorasyonu yapılamaz mı  diye... Fakat restorasyonu mantolamadan ibaret sanan zihniyetin şehrimizde yaptıklarını görünce de,  muhtemel bir kaş yaparken göz ziyanlığı korkusuyla aman kalsın diyorum. Gölge etmesinler başka ihsan istemez. Saygılar!

/Emre SEVEN
11.04.2016
http://www.hedefhalk.com/samsun-sanat-sokaginin-hayaleti-ruhiyesi-605087yy.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder