Derler ki, bugün Alaçam’ın sahile bakan mesire yeri
olarak da kullanılan ormanlık alan çevresinde vaktiyle tarlalar varmış. Alaçamlılar
çift sürer, tarla tapan edermiş buralarda. Zaman yokluk zamanıdır. Tarlada
koşacak hayvan her evde de olmazmış. Birçoğu tarlasını koşsa da tarlasını
koşamayan çiftçiler olurmuş.
Günlerden bir gün tarlayı sürecek hayvanı
olmayanlar şaşkınlıktan kalakalmışlar. Süremedikleri tarlalar kendiliğinden
sürülür olmuş. Mucize gibi sürülmemiş tarlalar kendiliğinden sürülmüştür. Böyle
devam edip giderken merak ederler elbette. İçlerinden biri geceden çıkar çamın
tepesine gözetlemeye başlar. Olup biteni anlamak ister. Pürdikkat gariban
birine ait sürülmemiş tarlayı seyreder.
Çok geçmez bir bakar ki ihtiyarca bir zat, koşuma
hazır iki geyikler görünür. Başlar o garibin tarlasını sürmeye. Meraklı, çamda
rahat durmaz. Ses çıkarır ve o geyik koşan zata kendini fark ettirir. Efsane bu
ya meraklıyı gören zat geyikleriyle beraber anında görünmez olur.
Efsane bu ya sır çözülmüş, görülmemesi gereken
görülmüştür. Artık bir daha görülemez o günden beri. Alaçamlılar buraya Geyik
Koşan derler.
Ve bir de Türkiye’de Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nden
sonra yüzlerce yıl sürdürdükleri Türkiye’nin 2. Büyük Katılımlı Yağlı Güreşleri
kazandırılır Geyik Koşan’a. Her yıl Mayıs’ın 6’sında. Geyik Koşan mesire
alanında etrafı çevrili çayırda nice meşhur başpehlivanlar, koç yiğitler güreşe
tutuşurlar.
Geyik Koşan’daki kültür bu topraklara tohum olmuş hakiki
yerli kültürdür. Umarım bu yıl da coşkuyla daha geniş katılımla gerçekleşir. Görünen
o ki Samsun Geyik Koşan Güreşleri’nin ne kadar eskiye dayandığının, ne kadar
yerli olduğunun yeterince farkında değil.
Farkında olsa sponsorluk için çabası olmaz mı? Güzel
günlere uyanın. Sağlıcakla kalın efendim.
/Uğur DEDE
30 Nisan 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder