Kentler, çocuklar gibidir. Birileri onları
kucaklayıp bir yerlere taşır. Çocuklar,
günübirlik bakımları yanında gelecek için de donatılırlar. Kentler,
bugünler için oldukları kadar yarınlar için de var olacaklardır.
Yaşamakta olduğumuz kentimize bakalım. Böyle bir
hassasiyetle yönetildi mi ya da yönetiliyor mu?
Birilerini suçlamadan soralım: Bu kentin bu anlamda
sahibi var mıdır? Birileri çıkıp, “işte ben varım ve Samsun’u kucağıma alp 15–20,
ya da 100 yıl sonraya taşıyorum” diyebiliyor mu? Bunu diyebilenler var mıdır?
Otoparklardan pazaryerlerine, ulaşımdan kültüre
kadar hep eskileri kendi içlerinde dönüştürmeye çalışıyoruz. Gerçekten belediye
başkanlarımız popülist politikalar bisikleti üzerinde mi seyahat etmektedirler?
Sayın başkanlarımız yönettikleri belediyelerle elbette kentin sosyo- ekonomik
ve kültürel açılımlarına katkı sağlayacaklardır. Nitekim çok güzel çalışmalara
imza attıklarına da tanık oluyoruz. Ama isteklerimiz vardır.
Pazar kurulan sokaklara dikkat ediyoruz. Bu
sokaklarda bir yangın çıksa ya da biri bir kalp krizi geçirse itfaiye ve
ambulans nasıl müdahale edecektir? Park parasını almadan ruhsat vermediğimiz
vatandaşa şimdi de sokağı satarak ikinci defa para alıyoruz. Bu konuda
meşruiyet dayanağımız herhangi bir mahkemenin kararı olabilir ama vicdanımız
bunu onaylıyor mu?
Yine bu konuda Avrupa devletlerini de örnek
gösterebiliriz. Ama biz, hiç kendimiz
olamaz mıyız? Yağmurlarda çukurlaşan sokaklarda biriken sulardan, kaldırımlarda oynayan taşlardan yürümekte
zorlanıyoruz. Popülist politika
bisikletinden inelim: Sokağı, kaldırımı, otoparkı, ulaşımı ve parkı ile hem
bugünümüz ve hem de yarınımız için yaşanabilir bir kent inşa etmeye çalışalım.
Yaşadığımız kentimizi ölmeyecek gibi sahiplenelim. Bu dileğimiz tüm
başkanlarımızadır. Selam ve sevgi ile…
/Mustafa GENÇ
12.04.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder