25 Ekim 2014 Cumartesi

Suç-Sanat-Kent Yaşamı 30. Yıl Resim Sergisi

Mahkeme çağrı pusulasına benzetilerek hazırlanmış davetiyeyle şaşırdık önce sonra mahkeme koridorlarında açacağını duyurduğu resim sergisi ile. Karadeniz de açılan ilk bireysel ve kurumsal eğitim ve danışmanlık kurumu AJANS K SANAT Kişisel Gelişim Akademisi tarafından açılan 30. Yıl Resim Sergisi’nden bahsediyorum.

Samsun Adliye Sarayı’nda Cumhuriyet Başsavcılığı ile birlikte düzenledikleri 13-24 Ekim 2014 tarihleri arasını kapsayan sergi, dün itibariyle sona erdi.  Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı yanı sıra  Samsun Kültür ve Sanat Platformu, Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Samsun Barosu, Samsun Tabip Odası, Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Samsun Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı, Samsun Denetimli Serbestlik Kurumu, Samsunlu Sanatçılar Derneği gibi katılımcı kuruluşlar eşliğinde harikulade bir sergi gerçekleşti.

Bir taraftan ‘Sergilenecek Mekan Sıkıntısı’ nedeniyle farkındalık oluşturulurken diğer taraftan Suç ve Sanat başlığı altında Sanatla suçun önüne geçilebileceğinin altı çizildi. Başta ajans sahibi Kaan Uğur Yücekent ve  kıymetli eşi Ressam Nurten Çömez Yücekent, kıymetli sanatçılarımız Ali ve Mehmet Çömez kardeşler olmak üzere emeği geçenleri tebrik ederiz. Birbirinden kıymetli ressamlarımızın eserleri soğuk adliye duvarlarını adeta büyüledi. Hüznün, öfkenin, korku ve kederin yerini bütün sıcaklığıyla umut, cesaret ve esenlik sardı. Sanatla geçen 30 yıl. Dile kolay... Daha nice 30 yıllara diyerek kısacık öykümüzü bu güzel insanlara armağan etmek isterim.

Efendim vaktiyle heykeltıraşlardan biri âşık olur. İlham kaynağım, yaşama sevincim diyerek aşkla geçen birkaç yıl sonra âşık olduğu kadın hastalanır ve yatağa düşer.  Çok geçmez, ne hekimler çare olur ne de ilaçlar ve sevgili ölür…  Sevgili ölmüş, aşk adeta yeniden dirilmiştir.  Heykeltıraş, uzunca yıllar sürecek tarifsiz bir kederle yaşar… Derken günlerden bir gün aşkı için bir heykel tasarlar ve yapmaya başlar. Her bir hüzünlü dokunuşuyla şekillendirdiği heykeli nihayet bitirir ve o heykeli ölen aşkının mezarının başucuna diker.

Kederle şekillenen aşk acısı heykelini görenler, müthiş bir teessürle hüzne kapılırlarmış.  Aylar ayı, yıllar yılı kovalar ve aradan geçen uzunca yıllar sonra heykeltıraş başka bir kadını tekrar sevmeye başlar. Geçen zamanın ruhunda ağırladığı kedere rağmen yavaş yavaş sevinci ve mutluluğu hissetmeye başlar. İçinde kartopu gibi büyüyen bir sevgi hisseder. Hissettiği mutlulukla bu defa da aşkının mezarında çektiği acıları yansıttığı tunçtan aşk acısı heykelini alır, eritir ve mutluluğun heykelini yapmaya başlar. Yaptığı mutluluğun heykelini de tekrar aşk acısı heykelinin yerine koyar. Bu defada da bu heykeli görenler aynı teessürle bir bronz heykelde mutluluğu görmeye başlar…

Bakanın gördüğü değil, görenin baktığı bu ve benzeri misaller; yetişkin ruhların tecellisi, his ve algılarla tebessüm ettirdiği sanatın ifade gücüdür.  Nasıl ve neyle biçimlendiği ise anlatım şekliyle insanlık tarihi kadar eskicedir. Kimi sesle kimi sazla kimi kâğıt kimi kalem kimi boya kimi de taş ve toprakla... Sanat, ruhları kirlerinden arındıran bir yağmurdur. Korkmayın! Islanabilirsiniz. Güzel günlere uyanın efendim. Sağlıcakla kalın

/Uğur DEDE
25.10.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder