Meteoroloji işini yapmış olmanın rahatlığıyla,
“Uyarıyı yaptım; Yağış, sele dönüşebilir!” diyor. Gündüz saatlerinden itibaren
yağışların şiddetini arttırarak devam ettiği gün kriz masasından eser yok.. Ertesi
sabahın erken saatlerinde Valilik Kriz masası DMO masalarından oluşturuldu..
Kimse ne yapacağını, nasıl yapacağını bilmeden masaları beklemeye başladı.. Sel
bölgesiyle iletişim bile kimsenin aklına gelemedi.
AFAD - Afet
Acil Durum Müdürlüğü diye bir kurum var. Başbakanlığa bağlı.. İç İşleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü, Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel müdürlüğü ve
Başbakanlığa bağlı Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü birleşerek Afet Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı adını aldı.. İllerde İl Afet Acil Durum Müdürlüğü
olarak Valiliğe bağlı çalışıyor daha doğrusu ise çalışmaya çalışıyor..
Fakat AFAD’ın o kadar bakanlık bütçesi ve bir o
kadar kadrosu varken mesela Samsun gibi bir Karadeniz şehrinde muhtemel sele
karşı Afet Durum Senaryosu ve de bir ilin karşılaşabileceği yıkıcı felaketlere
karşı hazırlık planı yok.. Depremin
sürekli gündem olduğu ilimizde ‘Sel Yeri’ isimli bir mevkii var ama sele karşı
simülasyon hazırlığı yok.. Her kurumun afetlerde rol ve sorumlulukları kağıt
üzerinde varken, bir durum karşısında bu kağıtlar çıkarılıp değerlendirme
yapılamıyor, neden, çünkü hepsi göstermelik ve yasak savma kabilinden hazırlanmış..
Canik Bölgesindeki sel afeti bütün bu kurumları şok
ederek hareket edemez hale getirdi. Valilik ve Canik Kaymakamlığı da dahil
olmak üzere hiçbir kurum gerekeni yapamadı.. Canik Kaymakamlığı’nın Sosyal
Yardımlaşma Vakfının bir aracı afet bölgesine içi bomboş bir şekilde
bekletildi.. Neden,” varız, buradayız” görüntüsü vermek için.. Yapabildikleri
en güzel şey insanı yaşatmaya yönelik değil de öldükten sonra cenazeleri
kaldırmaya, çevreyi yeniden eski makyajlı hale getirmeye yönelik.. Kimse burada
bir afet olduğunu anlamasın.. İçeride neler yaşanıyor, kim aç, kim açık
kimsenin umurunda değil..
Yüz yılın afeti diyorlar; normal olarak 300 metreküp saniye
olan yağış, 700'ün üzerine çıkmış… Demek ki yüzyılın felaketi değil en fazla
2,3 katı.. Sorgulanması gereken davranış
psikolojimiz.. Neden hala esmer vatandaşlarımızın bulunduğu alanlara yardım eli
uzanmıyor.. Neden resmi kişi ve kurumlar sadece hasar tespiti ile uğraşıyor,
kim aç, kim açık ilgilenmiyor.. Devletin soğuk yüzü dağıtılan parada saklı gibi..
Adamın evi çamur içinde Bin TL ile bu çamurları mı
temizleyecek, mümkün değil.. Üstü başı çamur içinde nerede yatıp nerede
kalkacak.. Ne yapacak bu parayla.. Devletin bakanları bakıp bakıp gittiler
yağmuru bahane ederek.. Clinton’un deprem bölgesinde bir bebeği sevmesini
hatırlayarak bir çocuğu kucağına almak da kimsenin aklına gelmedi. Rol bile
çalamadılar.. Üstümüz çamur olur, yapamadık.. “Yağmur geliyor, hadi gidelim” Hani
boş olan yurtlar, pansiyonlar, okullar neden açılamadı geçici kullanım için.. Doğaçlama yaşıyoruz vesselam..
AFAD’a bir ev ödevi; Samsun’da sivil toplum olarak
gönüllü yardım kuruluşları var, Kızılay gibi, DOST – DER gibi, Kimse Yok Mu
gibi, SİYAH gibi.. Bunlar ile koordinasyon kurarak bu STK’ları afetlerde hangi
vazifeler için değerlendireceğinin senaryosunu hazırlamalıdır. Birisi giyinme,
birisi barınma, birisi gıda, diğerleri arama kurtarma, şu bu… Bir diğer afetler
için daha koordineli ve daha hazır olmak temennisiyle..
10 Temmuz 2012
/Recep YAZGAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder