Sene 1944 o zamanki tabirle Reisicumhur İsmet İnönü
ve on dört bakanın imzaladığı bir kararname ile iki kitap yasaklanmış. Bunlardan
birisi Süleyman Dede adlı bir kişinin yazdığı “Tam Mevlid-i Şerif” diğeri de
Burdurlu Abidin Kara Arslan’a ait İzmir Kültür Basımevi’nde bastırarak
yayımladığı “54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası” adlı kitaplar. Bu konu siyaseten söz dalaşı konusu olduğundan
içeriğine çok girmek istemiyorum. Ancak o dönem yasaklanan bu iki kitaba
baktığımızda içlerinin İslamla alakalı olmayan saçma sapan hurafelerle dolu
olduğunu görüyoruz.
Birkaç örnek vereyim; “54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz
Hocası” kitabında;
“Don ve şalvarı ayakta giymek, ışığı üfleyerek
söndürmek, alimlerin önüne geçip yürümek, ayakta çiş etmek, eşik üstünde
oturmak, soğan sarımsak kabuğu yakmak, aç iken soğan yemek, kürdan ile diş
karıştırmak yoksulluk sebebidir… Uzun kollu giysi giymek, imansız ölme
nedenidir. Erkeklerin ipeksi giysi giymeleri, bıyıklarını kesmeleri, elbisenin
eteğinin uzun olması, sihirbazlık dinen sakıncalı işlerdir.”
Diğer kitap Süleyman Dede’nin (Süleyman Çelebi
değil) “Tam Mevlid-i Şerif” kitabı. Bunda da
“Sarımsaklı yemeği Çinli hiç sevmezdi fakat ev
sahibini de hiç kırmak istemezdi”, “Bu iş Mustafa’ya doğrusu oldu merak, acaba
30 lira neden eksik bu tabak” gibi ifadeler bulunuyor.
Yasaklanan kitaplar dinen yanlış bilgilerle dolu.
İşte üzerinde söz dalaşı yapılan ve yasaklandığına dair belgesi ortaya çıktığı
söylenen kitaplar bunlar. Peki, aylar öncesinde konuşulan bu konuya nereden
geldim, şimdi ona gelelim.
Samsun İl Müftüsü dokuz gün önce İmam Hatip Lisesi
mezunlarının ve öğrencilerinin katıldığı bir toplantıda konuşuyor. Müftü Beyin
çocuklara hitaben yaptığı konuşmasının bizi ilgilendiren bölümünü aynen
aktarıyorum:
"… Nerelerden nerelere geldik. 1940'lı
yıllarda Kur'an'ın bile yasak olduğu dönemlerde hocalarımız dağlarda,
mağaralarda Kur'an'ı öğreterek bize miras bırakmışlardı. Bugünlere kolay
gelinmedi… "
Şimdiye kadar Kur’an’ın yasaklandığını hiç
duymamıştım. Böyle bir iddiayı akademisyen kimliği olan Samsun İl Müftüsü
ortaya atıyorsa dikkate almak ve araştırmak gerektiğini düşündüm. İlahiyatçı
tanıdıklarımla görüştüm. Görüştüğüm kişiler kesin bir dille hiçbir dönemde
Kur’an’ın yasaklanmadığını söylediler. Müftü Bey 1940’lı yıllara vurgu yaptığı
için bir de oraya bakayım dedim ve yazının başında sizlere aktardığım belgelere
ve bilgilere ulaşabildim.
Yasaklanan o dönem iki zatın yayınladığı kitaplar,
Kur’an değil. Ama Müftü Beye sorsanız bu ülkede Kur’an yasaklanmış. Dağlarda,
mağaralarda Kur’an öğretilmiş… El insaf…
Ben Kur’an denince bir tek şey anlarım. Sanırım herkes için de bu geçerlidir.
Altı yaşında Kur’an’ı hatmetmiş Müftü Bey bunu bilmiyor mu? Yoksa İmam Hatipli çocuklarımıza gaz vereyim
derken, kendi de mi gaza geliyor? İmam böyle yaparsa, cemaat ne yapar, bir
düşünmek gerek…
/Dr. Murat
ERKAN
11.07.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder