Bu soruyu, selin acısını can kayıplarıyla yaşayan
Canik Belediye Başkanı Osman Genç'e sordum dün.. Samsun böylesine bir yağmur
görmese de 'suyun tahliye edilemeyip, su baskınına' dönüşmesi ve can
kayıplarına yol açması ihmaller zinciri olduğunu bir göstergesi.. Bu bir gerçek
ve bundan kimse kaçamaz.. Kim hatalıdır, nerede hatalıdır, neleri yapmamıştır,
su baskınına yol açabilecek nedenler neden giderilmemiştir... Selin yaşandığı
günden bu yana Osman Genç'in içinde bulunduğu durumu tahmin etmek çok zor
değildi.
Samsun'un arka bahçesini 'cazibe merkezi haline
getirmiş' ama, kontrol edilemeyen su bir anda tüm yapılanları 'alıp
götürmüştü'.. O nedenle dün Başkan Osman Genç'i ziyaret ettim.. Canik Kültür
Merkezi'nde 'kriz masasında' çalışmalarını' sürdürürken buldum kendisini.. Morali
iyiydi ama 'bazılarının daha önceden görevlerini yapmayıp, halen siyaset
yapmasını 'bol bol resim çektirmesini' eleştiriyordu. Fotoğraflarda olanlar
'selden önce ne yapmışlar Canik için' diye sormadan edemiyor adeta.. Ekibi
dakika dakika bölgedeki çalışmalardan haberdar ediyor.. Seferberlik Samsun'un
diğer yerlerinde bitmiş ama Canik'te nokta atışı çalışmalar sürüyor.
Bir yandan selin yaralarını sarmaya çalışıyor, bir
yandan sel öncesi 'cazibe merkezi olan ilçesinin' o konumunu yeniden
canlandırmak için çabalıyor.. 'Haksızlık
yaptılar bana bazıları. Samsun'da siyaset yapanlar, hizmeti de yeterince
yapsalardı, bunu yaşamayacaktık' diyor.. Eleştiri okları Büyükşehir
Belediyesi'ne.. Google'den selden önce ve selden sonra uydu görüntüleri ile
kendilerinin sel sonrası çektiği fotoğraf ları inceledik birlikte.. Yılanlıdere'de
suyun nasıl yükseldiğini görmek mümkündü. Dün TV8'de DSP Lideri Masum Türker'in
de ortaya attığı iddia Yılanlıdere kenarındaki Taş ocağı iddiasını o da dile
getirdi. Orada 'dinamitlerin patlatıldığı bir taş ocağına nasıl izin verilmiş,
kim vermiş inanılır gibi değil..
Genç, "Çok çalıştım, gelemeyecek yatırımları
buraya getirdim" suçum bu mu diye eklerken, Büyükşehir Belediyesi'nin
derelerin ıslahını yapmamasını 'selin verdiği zararda en önemli etken' olarak
görüyor.. Mezbahanenin oraya yapılmış olan 130 metre uzunluğundaki
üstü aralıksız olarak kapatılmış köprüye ise anlam vermek mümkün değil. O köprünün altından selin sürüklediği odunlar,
çöpler nasıl geçecek ki.. Yüzlerce fotoğrafa baktım.. Ama büyük fotoğrafa
baktığında; ortaya çıkan şu.. Büyükşehir dereleri yeterince ıslah etseydi. *Suyun
denize boşaltıldığı yer, yeterli genişlikte olsaydı, su tahliye edilebilseydi. *Şimdi
yıkıyoruz dedikleri evleri 15 metrelik yol ve park alanı olmasına rağmen
'yıllar öncesinden' yıksalardı..
*Kuzey Yıldızı TOKİ Konutları'nda da o kapıcı
dairelerinde hayatını kaybedenler, 'ne olursa olsun' o gece için tahliye
edilseydi, bugün '100 yılda bir yağan yağmurun yol açtığı selde' Canik bu kadar
yara almayacaktı.. Kısacası herkes görevini yapsaydı; bu acılar böylesine
yaşanmayacaktı.. Peki şimdi ne olacak.. Şimdi yapılacaklar ve bölgedeki tüm
çalışmalar, aslında bu selin su baskınına dönüşmesine neden olan ve ihmalleri
bulunan kurumları da ortaya çıkaracak.. Nasıl? Görsel olarak; Gözümüzün önünde
yaşanacak her şey..
Şimdi tüm iş makineleriyle çalışma yapanlar,
dereleri harıl harıl ıslah edenler, suyun denize boşaltılması için daha doğru
projelerle büyük kanalları kimler yapacaksa, dere yatağında daha önce yıkılması
gereken evleri şimdi kimler yıkıyorsa, dar gelen su geçiş kanallarını kimler
genişletecekse, onlar aslında bu afet öncesi bu görevleri yapması gerekipte,
ancak şimdi yapan olarak, gün yüzüne çıkacak..
Başbakan dedi diye şimdi yollara konulanlar,
"Vatandaşına yasal sorumluluklarını da zamanında yerine
getirmeliydi". Yani bak, izle, sorumluyu bul dönemi.. İzleyelim görelim..
Ne, kimin göreviymiş.. Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturması ayrı tabi. Onu
herkes merakla bekliyor..
14.07.2012
/A.YENER
CABBAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder