Samsun ile ilgili olumlu veya olumsuz bir şeyler
söylemeden önce Samsun’un sahip olduğu artılarını ve de eksilerini görmek
gerekir. Bu hesabı yaptığımızda söylenmesi gereken ilk şey ise, Tanrı’nın
Samsun’ a çok cömert davrandığı gerçeğidir.
Tarih boyunca insanlar yaşam alanı olarak
akarsulara yakın, çevresi ile ulaşım kolaylığı olan yerleri seçmiştir. Çünkü
toplumların gelişmesinin ve ekonomik yönden güçlenmesinin en önemli aracı, su
ve ulaşım yolları olmuştur.
Samsun, dünyanın en ucuz ulaşım yolu olarak kabul
edilen deniz kıyısın da yer almanın yanında, iki tarafından Karadeniz’e dökülen
iki de büyük nehre sahiptir.
Karadeniz Bölgesinin Anadolu’ya açılan en önemli
kapısı da Samsun’dur. Cumhuriyet döneminden sonra yenilenmemesine rağmen
Karadeniz Bölgesini Anadolu’ya bağlayan demiryolu yanında, kara ve havayolu
taşımacılığı ile birlikte Samsun dört ulaşım yoluna da sahiptir.
İşte Tanrı’nın sağladığı bu avantaj ile Samsun
tarihler boyunca dünyanın en önemli ticari kentlerinden birisi haline gelirken,
çeşitli medeniyetlere de ev sahipliği yapmıştır. Samsun yakın zamana kadar bu
ticari ve kültürel zenginliğin etkisi ile sosyal, ticari ve kültürel yönden
Türkiye’nin lider kentlerinden birisi olmuştur.
Türkiye’nin en önemli akarsularından olan
Yeşilırmak ve Kızılırmak Samsun’un iki tarafından Karadeniz’e dökülürken,
Anadolu’nun içlerinden getirdikleri zengin alüvyonlarla Samsun’un iki tarafında
ülkemizin en verimli iki ovası olan Bafra ve Çarşamba Ovalarını oluşturmuştur.
Samsun, sahip olduğu böylesine zengin ve bereketli
coğrafya sayesinde, tarım alanında dünyanın en önemli ekonomik getirisi olan
tütün ve fındık üretiminin de merkezi haline gelmişti.
Samsun bu artılarının yanında, Cumhuriyet
tarihimizin en önemli misyonuna da sahiptir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası elde
kalan son vatan toprağı Anadolu’yu işgalden temizlemek üzere Mustafa Kemal
önderliğinde başlatılan Milli Mücadelenin ilk adımının Samsun’da atılması da,
Samsun’a “19 Mayıs” Gibi çok önemli tarihi bir misyon kazandırmıştır.
Samsun, bu kazanımları ile Cumhuriyet sonrası
dönemlerde Türkiye’nin önde gelen ilk 6-7 kentinden birisi oluyordu .
Üzülerek söylemek gerekirse böylesine olumlu
özelliklere sahip olan Samsun, son yıllarda hemen her alanda büyük bir çöküş
yaşamış ve ekonomik gelişmiş iller sıralamasında 34-35. Sıralara gerilerken,
yaşanabilir kentler, eğitim ve sosyal yaşam seviyesi sıralamalarında da
tepetaklak olmuştur.
Ancak,
Önceki yıllarda bizden çok gerilerde olan kentler hızla kalkınırken,
Samsun’un gerileyerek bu illerin çok arkasında kalması kabul edilebilir bir
durum değildir.
***
Kirlilikte
Rekor Kıran Samsun.
Samsun, bugün yukarıda altını çizdiğim sorunlardan
çok daha büyük bir tehlike ile karşı karşıya bulunmaktadır
2000 Yılı başlarında elektrik üretimini artırmak
adına kurgulanan ve adına kanser santralleri denen Mobil Santrallerden
birisinin, birçok ilden kovulduktan sonra Samsun’a davet edilmesi ile başlayan
termik santraller zinciri, artık Samsun’u yaşanamaz kent haline getirmeye
başlamıştır.
2000 li yılların başında benim de öncülerinden
olduğum Sivil Toplum Kuruluşlarının oluşturduğu Çevre Birlikteliği ’nin
direnişi ve Baro Başkanlığı’nın açtığı dava sonrası, Danıştay Mobil Santrali’n
ruhsatını iptal etmişti.
Bu ilk Termik Santralin yapımına kentin o günlerde
muhalefette olan AKP’ nin Samsun Milletvekilleri de karşı çıkarken, kentimizi
yönetenlerin sessizliği dikkat çekiyordu. Ancak, 2002 de AKP’ nin iktidara
gelmesi ile AKP’ nin Samsun Milletvekilleri de sessizliğe gömülüyordu.
Samsun’un her konuda ki sahipsizliğini keşfeden
fırsatçılar, ülkemizin geleceği olan Çarşamba ve Terme Ovasını enerji koridoru
olarak ilan ediyor ve peş peşe doğalgaz ve kömürle çalışacak termik santralleri
sıralıyorlardı.
Adeta kent yönetimleri ve temsilcileri tarafından
korunan bu santrallerin bacalarından çıkan zehirli gazlar, bir anda Tekkeköy ve
Terme başta olmak üzere Samsun’u Türkiye’nin en kirli ili haline getiriyordu.
Bu acı gerçek, geçtiğimiz hafta içerisinde Çevre
Bakanlığı’nın resmi sayfasında ki kirlilik sıralamasının en başında yer
almıştı.
Bu korkutucu gerçek, Tekkeköy Belediye Başkanı
Sayın Hasan Togar tarafından yapılan açıklamaların, Hedef Halk Gazetesi
tarafından manşete çekilmesi ile ortaya çıkıyordu.
İşin düşündürücü bir yanı da, bu haber ile birlikte
bu santrallerden bazılarının yapımından kent yöneticilerinin dahi haberinin
olmadığının öğrenilmesiydi.
İşin bir başka düşündürücü yanı da, bu kentte
yayınlanan diğer hiçbir yayın organının da bu haberin yer almamış olmasıdır.
Olaya bu açıdan bakınca, toplumun sağlığını ve
çocuklarımızın geleceği olan bu ovaları ciddi şekilde tehdit eden bu kirliliğin
üzerine giden Tekkeköy Belediye Başkanı Sayın Hasan Togar’ı ve Sayın Yener
Cabbar önderliğinde ki Hedef Halk Gazetesi’ni, üstlendikleri cesur ve toplumsal
sorumluluk görevleri nedeniyle kutluyorum.
Hedef Halk Gazetesi’nin hafta boyu sürdürdüğü
yayından sonra duruma Samsun Valisi Sayın İbrahim Şahin’ in el koyması ile
bölgede ki kirlilik verilerinin düşürülmesi amacıyla bu santrallerin bazıları
bakıma alınıyor, bazıları da kapasite düşürüyordu.
Bu önlemlerin sonucu değiştirmekten uzak ve sadece
kamuoyunda oluşan tepkinin düşürülmesine yönelik olduğu da bir gerçektir.
Bu konunun kökten çözümü için başta Tekkeköylüler
olmak üzere tüm Samsunluların sağlıklı yaşamlarının sağlanması ve tarım
alanlarının korunması adına, bu santraller bu ovadan çıkartılmalıdır.
Bu kirlilik üreten santrallere daha fazla göz
yummak veya geçici tedbirlerle geçiştirmek bu kente ihanettir.
Bu kirlilik nedeniyle yaşamını kaybedecek
insanlarımızın ve bir zamanlar, “Ne atsan biter” Denilen ovalarımızın yok
olmasının vebali, Halktan aldıkları oylarla Samsun ve ilçelerini yönetenlerle,
TBMM’ de Samsun’u temsil eden tüm milletvekillerimizin omuzlarında olacaktır.
Kirlilik oranının en üst seviyeye çıkması ve bu
santrallerin tartışılmaya başlaması ile nasıl olduğunu hala tam olarak
anlayamadığım şekilde, bu santrallerden Samsunspor’a maddi kaynak sağlanması
konusunun konuşulması dahi, tam anlamı ile bir rüşvet olayıdır. Bunu hiçbir
Samsunspor Yöneticisinin kabul etmesi mümkün değildir.
Samsunspor Divan Kurulu Başkanı olarak ben
debırakın bunun konuşulmasını, düşünülmüş olmasını dahi Samsunspor’a ve
Samsunluya yapılacak en büyük hakaret sayarım.
Bu santrallerin kendilerini yöre halkına kabul
ettirebilmek üzere uyguladıkları en büyük senaryo, yöreden çok sayıda işçi
alacaklarını ve “Sosyal Sorumluluk Projesi” Adıyla orada okul yapacaklarını
söylemeleridir.
Nitekim Terme’de OMV’ nin yaptığı termik santrale
karşı çıkışlarda aynı yöntemlerle frenlenmiş ve yanılmıyorsam orada bir okul da
yapılmıştı.
Samsun tüm gücüyle bu kirliliğe odaklanmalı ve ilk
Mobil Santral konusunda ki birliktelik oluşturulmalı ve başta Tekkeköy olmak
üzere Samsun bu belalardan kurtarılmalıdır.
Filtreler takılarak sorunun giderileceği
iddialarıyla Samsunlunun ikna edilmesi olanaksızdır.
Yıllar önce 550 Km . Uzaklıkta ki Murgul’dan bakır madeni
taşınarak işlenmesi için Devlet tarafından Samsun’da kurulan Bakır ve Azot
Fabrikalarının taktıkları filtrelere rağmen, ovayı nasıl kirlettiğini ve bu
fabrikaları zarar ettirecek boyutta tazminatlar ödendiği henüz unutulmadı.
Sonuç olarak söylemek gerekirse, Samsun’un hızla
gerilemesinin de, Samsunluyu kanser riski ile başbaşa bırakan kirliliğin de
nedeni, “BU KENTİN SAHİPSİZ BIRAKILMIŞ” Olmasıdır.
Bu büyük günahın ilk sorumluları, son kırk yılda bu
kenti yöneten belediye başkanları ve bu kenti temsil etmek üzere seçilen
milletvekilleridir.
Sonra da, seçtiği belediye başkanlarını ve
milletvekillerini sorgulamayı öğrenemeyen Samsun Halkıdır.
Umarım, Hedef Halk Gazetesi’nin yaktığı bu ateş,
bir milat olur ve yöneteni, temsil edeni ve onları seçen halkı ile tüm
Samsunlu, “ Yeter artık” Diyerek yanlışa karşı durma gücünü gösterir.
Bunların yapılamadığı ve bu sahipsizliğin sürdüğü
bir kentte, hiç kimsenin, “Bu kenti Avrupa kenti yapıyoruz” şeklinde iddialı
sözler söylemeye hakkı olamaz.
Doğası kişisel çıkarlar adına kirletilmeyen,
insanları kansere mahkum edilmeyen, çağdaş ve sorunları azaltılmış bir kentte
yaşamak dileğiyle iyi haftalar..
/Sadi SUBAŞI
07.03.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder