İnsanın yaşadığı şehri tanımadan tanıtmaya
kalkması, bir kimlik gibi ibraz etmeleri sadece bugünün hastalığı değildir. Ne
ki; dünden daha az bahaneye sahip olunduğu da apaçıktır. Teknolojiyle mekan ve
bilgi üzerinde zamanı oldukça kısaltmış, binlerce yıllık bilgi birikimini
parmak uçlarına kadar yaklaştırmış bir zamanda, bu hastalığı mazur göstermeye
çalışmak, anlaşılır olmaktan da çoktan çıkmıştır.
Tekkeköy’ün tarihini incelemeden, Nebyen Dağı’nda
iskele hikâyelerine ehemmiyet vermeden,
Yakakent Mutaflının Orta Asya’dan gelen göçle kurulduğunu hakeza
Vezirköprü Soruk Vadisinin yurtlaşma hikâyesini bilmeden ve Osmanlı dönemi
öncesine çekmeden, Asarcık’ta aleni izleriyle Selçuklu Akıncılarını, Ladik ve
Havzadan başlayarak Anadolu erenlerini akla hayale getirmeden Samsun’a tarih
kurgulamak, bir dönemi ya da bir efsaneyi öne çıkararak betimleme yapmak,
hiçbir zaman olumlu sonuç vermeyecektir.
İkiztepe Kazılarından, Kral Kaya Mezarlıklarından
Amisos Tümülüslerinden önce Terme Ambartepe’de Göktürkçe yazılı mezar taşını
umursamadan ne mümkün. Dönem hassasiyetleri üzerinden, tanıtım unsuru
elemanları yaklaşımıyla parçalı, bir araya getirilerek bütünleştirilmesi
oldukça zorlaştırılmış bir tarih, bir şehrin tarihi olamaz.
Prof Dr. İbrahim Tellioğlu tarafından yazılan “İlk
Çağdan Osmanlılara Samsun ” bu anlamda
önemli bir başlangıç kıymetli bir çalışma olmuştur. Ha keza coğrafyamızın
tarihsel ve kültürel keşifleriyle önceliklerini, değerlerini ortaya çıkarmış
Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir. Elbette
hocalarımızı takdir etme hakkı bizden önce kıymetli tarih ve coğrafya
bilimcilerimizdedir. Bizimkisi sadece bir tespit. Uzunca bir zaman, yerel
kültür ve tarih araştırması-derlemesi yapmış bir tespit. Bu anlamda komple bir tarihsel sunumdan,
bütüncül kültür-tarih şehrinden başlamak gerekiyor. Böyle olmayınca da ne 19
Mayıs gerçek anlamda doldurulmuş oluyor ne de diğer öne çıkarılmış unsurlar.
Bugüne değin yapılan çalışmalar elbette kıymetli
çalışmalardır. Turizm unsuru olarak seçilmiş ayrıcalıklaştırılmış çalışmalar
emek ve değer üretilmiş çalışmalardır ancak genel anlamda gelecek vaat
etmemektedir. Önemlisi bu projeksiyonlarla Samsun’un çapını aşması mümkün
değildir.
Türkiye’de hangi şehir, hem insanlık tarihinin en
eski dönemlerine şahitlik etmiş olsun, hem kültürel yenilenmelerine,
dönüşmelerine dair her çağdan izler bulundurmuş olsun hem de içinde bulunduğu
ülkenin kuruluşunda tarihinde başlangıç olmuş bir kadere sahip olsun? Biz
tarihin bütününe değil cüzlerine hevesleniyoruz. Yanlış bu değilse nedir?
Parçalarla dönemlere değil, bütünle tarih ve kültür bütününe hareket
kazandırmak, geleceğe taşınmaktır. Buna paralel olmak üzere tanıtmak da bir o
kadar önemli hamle; doğru argümanlarla tanıtmak istediğiniz şehri,
şiirlere-hikâyelere-romanlara-senaryolara-resimlere konu etmektir.
Kimse Samsun sigarasını ya da fabrikasını merak
ettiği için Samsun’a gelmez ama efsanelerine tarihine kültürüne çarşısına
pazarına köyüne şehrine dağına yaylasına yemeğine insanına meraklandırılmış
biri, bir gün Samsun’a mutlaka gelmek isteyecek ve gelecektir. Ulusal ya da
uluslar arası üne sahip şair, yazar, gazeteci, ressam, sinema-tiyatro senaristi
ve yönetmenlerinin eserlerine bulaşmamış bir şehir, gerçekte tanıtılmamış bir
şehirdir.
Ezcümle bir şehri tanıtmak mı istiyorsunuz,
tarihini bilecek, tanıtım başlangıcı unsurları en iyi standartlarda sunarak;
kaleme-kâğıda-tuvale ve perdeye kazandıracaksınız. Bunu da ününü tüketmişlerle
değil elbette. Güzel günlere uyanın. Sağlıcakla kalın efendim.
/Uğur DEDE
09.01.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder