9 Ocak 2016 Cumartesi

Yaşadığımız Şehri Tanımak Ve Tanıtmak

İnsanın yaşadığı şehri tanımadan tanıtmaya kalkması, bir kimlik gibi ibraz etmeleri sadece bugünün hastalığı değildir. Ne ki; dünden daha az bahaneye sahip olunduğu da apaçıktır. Teknolojiyle mekan ve bilgi üzerinde zamanı oldukça kısaltmış, binlerce yıllık bilgi birikimini parmak uçlarına kadar yaklaştırmış bir zamanda, bu hastalığı mazur göstermeye çalışmak, anlaşılır olmaktan da çoktan çıkmıştır.

Tekkeköy’ün tarihini incelemeden, Nebyen Dağı’nda iskele hikâyelerine ehemmiyet vermeden,  Yakakent Mutaflının Orta Asya’dan gelen göçle kurulduğunu hakeza Vezirköprü Soruk Vadisinin yurtlaşma hikâyesini bilmeden ve Osmanlı dönemi öncesine çekmeden, Asarcık’ta aleni izleriyle Selçuklu Akıncılarını, Ladik ve Havzadan başlayarak Anadolu erenlerini akla hayale getirmeden Samsun’a tarih kurgulamak, bir dönemi ya da bir efsaneyi öne çıkararak betimleme yapmak, hiçbir zaman olumlu sonuç vermeyecektir.

İkiztepe Kazılarından, Kral Kaya Mezarlıklarından Amisos Tümülüslerinden önce Terme Ambartepe’de Göktürkçe yazılı mezar taşını umursamadan ne mümkün. Dönem hassasiyetleri üzerinden, tanıtım unsuru elemanları yaklaşımıyla parçalı, bir araya getirilerek bütünleştirilmesi oldukça zorlaştırılmış bir tarih, bir şehrin tarihi olamaz.

Prof Dr. İbrahim Tellioğlu tarafından yazılan “İlk Çağdan Osmanlılara Samsun ”  bu anlamda önemli bir başlangıç kıymetli bir çalışma olmuştur. Ha keza coğrafyamızın tarihsel ve kültürel keşifleriyle önceliklerini, değerlerini ortaya çıkarmış Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın çalışmaları her türlü takdirin üzerindedir. Elbette hocalarımızı takdir etme hakkı bizden önce kıymetli tarih ve coğrafya bilimcilerimizdedir. Bizimkisi sadece bir tespit. Uzunca bir zaman, yerel kültür ve tarih araştırması-derlemesi yapmış bir tespit.  Bu anlamda komple bir tarihsel sunumdan, bütüncül kültür-tarih şehrinden başlamak gerekiyor. Böyle olmayınca da ne 19 Mayıs gerçek anlamda doldurulmuş oluyor ne de diğer öne çıkarılmış unsurlar.

Bugüne değin yapılan çalışmalar elbette kıymetli çalışmalardır. Turizm unsuru olarak seçilmiş ayrıcalıklaştırılmış çalışmalar emek ve değer üretilmiş çalışmalardır ancak genel anlamda gelecek vaat etmemektedir. Önemlisi bu projeksiyonlarla Samsun’un çapını aşması mümkün değildir.

Türkiye’de hangi şehir, hem insanlık tarihinin en eski dönemlerine şahitlik etmiş olsun, hem kültürel yenilenmelerine, dönüşmelerine dair her çağdan izler bulundurmuş olsun hem de içinde bulunduğu ülkenin kuruluşunda tarihinde başlangıç olmuş bir kadere sahip olsun? Biz tarihin bütününe değil cüzlerine hevesleniyoruz. Yanlış bu değilse nedir? Parçalarla dönemlere değil, bütünle tarih ve kültür bütününe hareket kazandırmak, geleceğe taşınmaktır. Buna paralel olmak üzere tanıtmak da bir o kadar önemli hamle; doğru argümanlarla tanıtmak istediğiniz şehri, şiirlere-hikâyelere-romanlara-senaryolara-resimlere konu etmektir.

Kimse Samsun sigarasını ya da fabrikasını merak ettiği için Samsun’a gelmez ama efsanelerine tarihine kültürüne çarşısına pazarına köyüne şehrine dağına yaylasına yemeğine insanına meraklandırılmış biri, bir gün Samsun’a mutlaka gelmek isteyecek ve gelecektir. Ulusal ya da uluslar arası üne sahip şair, yazar, gazeteci, ressam, sinema-tiyatro senaristi ve yönetmenlerinin eserlerine bulaşmamış bir şehir, gerçekte tanıtılmamış bir şehirdir.

Ezcümle bir şehri tanıtmak mı istiyorsunuz, tarihini bilecek, tanıtım başlangıcı unsurları en iyi standartlarda sunarak; kaleme-kâğıda-tuvale ve perdeye kazandıracaksınız. Bunu da ününü tüketmişlerle değil elbette. Güzel günlere uyanın. Sağlıcakla kalın efendim.

/Uğur DEDE
09.01.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder