Kabul etmek gerekir ki, Samsun son yıllarda kabuk
değiştiriyor. Bu değişim sırasında kazanımları da, kayıpları da oluyor.
Samsun adına kazanım olarak kabul edebileceğimiz
ilk değişim otellerle yaşandı. Elimizde ki tek beş yıldızlı otelin tüm sorunlarına
rağmen kapatılmasına karşı çıktığımız günlerden, üç tane beş yıldızlı, 2-3 tane
de dört yıldızlı otellere sahip olduğumuz günlere geldik.
Bir diğer olumlu gelişme ise, çağdaş kent olmanın
gereklerinden birisi olan toplu taşımacılık adına “Raylı Sistemin” Devreye
sokulmasıdır. Gerek maliyeti ve gerekse güzergâhı nedeniyle daha başlangıçta
başlayan tartışmaların hala sürdüğü “Raylı Sistemin”, Doğu aksına doğru
uzatılma çalışmalarının yapılıyor olması da olumlu bir gelişmedir.
Buna benzer birkaç olumlu gelişmeden de söz
edebiliriz ama giderek sayısı artan olumsuzluklar, Samsun’un imajını ciddi
boyutta sarsmaya başlamıştır.
Bundan 25-30 yıl önce, hemen her konuda Türkiye
ortalamalarının üzerinde yer alarak Türkiye’nin ilk 5-6 ili arasında gösterilen
Samsun’un, bugün Türkiye sıralamasında 35-36. Sıralara yuvarlanmış olması, tüm
Samsunluların yüreğini sızlatıyor.
Ekonomide ki çöküş, eğitimde ki hızlı gerileme ve
sosyal yapıda ki yozlaşma devam ediyor. Ama bugün bu konulara değil, Samsun
adına kazanç mı? Kayıp mı? Olduğu tartışılan ve Samsunlunun ticari hayatında
olumsuz etkileri gözükmeye başlayan AVM’ LER konusunu irdelemek istiyorum.
Gelir dağılımının adaletsiz oluşuna dayalı olarak
toplumda büyük dengesizliklerin yaşandığı ülkemizi ayakta tutan en önemli
faktör, yakın zamana kadar orta sınıf olarak adlandırılan halk kesimiydi.
Bu kesim, kendi kendine yeterek devletine yük
olmayan orta ölçekli ticari işletmeler, esnaf grubu ve tarlasını ekerek
ürettiği ürünle hem ailesini besleyen, hem de sattığı ürün karşılığı aldığı
sınırlı parayla ailesini geçindiren köylümüzdü.
Küresel ısınmanın yaratacağı açlık tehlikesinin
adım adım yaklaştığı bir dönem de, siyasi iradenin daha ucuza alırım diyerek en
önemli tarım ürünlerini ithalat yoluyla dış ülkelerden sağlamaya başlaması ile
köylümüz tarımdan ve hayvancılıktan kopartıldı.
Orta ölçekli şirketler, Kobi destekleri ile
yaşatılmaya çalışılırken, orta kesimin en büyük bölümünü teşkil eden esnaf
sınıfı bakkallar, çoğu küresel sermayenin uzantıları olan market zincirlerine
ezdirildi.
Bunlar da yetmedi. Önceleri kent dışında olması
zorunlu olan AVM olarak adlandırılan büyük alışveriş merkezlerinin, artık
kentlerin içinde de sıralanmasının önü açıldı.
Samsun ekonomisinin temeli ticaret ve tarımdı.
Toplumu ticaret ayakta tutuyordu. Çok şükür ticareti de kendi insanımıza çok
gördük.
Dünyaca meşhur tütünümüzün yok edilmesine izin
vererek, hem tütün köylüsünü yok ettik, hem de sigara ve alkol piyasasını
küresel sermayeye teslim ettik.
Buğday köylümüzü dışardan aldığımız buğdayla
vurduk. Binlerce traktörü köylerde çürümeye mahkûm ettik.
Market zincirleri kent yönetimlerinin zaafından
yaralanarak işi mahalle içerilerin de çeşitli adlarla açtıkları küçük şubelerle
bakkallık yapmaya kadar götürdüler. Ona da göz yumduk.
Ticaretten başka geliri kalmayan Samsun’da, kent
merkezinde açılan dört AVM ile ayakkabı, hazır giyim, ev mefruşatı, mutfak
eşyası, mobilya, aksesuar, saat, beyaz eşya, spor malzemesi satanına, hatta
optik ve kuyumcuya kadar neredeyse tüm Samsun esnafının sattıkları ellerinden
alındı.
Bir zamanlar ticari piyasanın merkezi olan Mecidiye
Caddesi artık ucuzcu dükkânları ve işportacıların mekânı haline geldi.
Son yıllarda en popüler giyim markalarının yer
aldığı İstiklal (Çiftlik Caddesi) artık döner kokusundan geçilmez hale geldi.
En önemli markalar birer birer kapandı. Bu caddede kapanan marka mağazaların
yerini irili ufaklı yeme içme yerleri aldı.
Bu caddeyi “Çiftlik AVM” Yapacağız iddiası ile önce
trafiğe kapattılar, sonra da binaları mantolama ile güzelleştirmeye çalıştılar.
Daha dün kiralık dükkân bulunmazken, bugün kiralık dükkânlar göze çarpıyor.
Kısacası Çiftlik Caddesin de ticaret bitti. Esnaf kan ağlıyor. Kimin umurunda..
Samsun’da kendi markasını yaratmış, saygın bir
konuma gelmiş bir firmanın, bu AVM’ ler de yer kiralama şansı yoktur.
Belirlenen kiraya tamam desen de yoktur. Tek çözüm, yıllarını verip yarattığın
firmayı bir yana itip, bir küresel firmanın kanatları altına girmen ve
kiralamayı o firmanın yaparak seni sömürmesine izin vermendir.
Ne yazık ki, bu kenti yönetenler ve siyasileri ile
kentte ki tacirlere sahip çıkmak için kurulmuş Ticaret ve Sanayi Odası
yetkilileri de, bu çöküşü seyretmeyi sürdürüyorlar.
Sonuç mu? Sonuç hem acı, hem de düşündürücüdür.
Dün bu kente görevleri icabı gelenler emekli olup
bu kentte kalmaya can atarlardı. Artık bir an önce emekli olup, bir başka yere
gitmeyi hedefliyorlar.
Sadece onlar mı? Bu kentin kendi insanları da yavaş
yavaş güney sahillerine göç ediyorlar.
Üniversiteyi bitiren gençler, iş alanı bulamadıkları
için Samsun’a dönemiyorlar.
Samsun yavaş yavaş artan bir süreçle, memur, işçi,
emekli ve işsizlerin yaşadığı kent haline geliyor. Ekonomisi çöküyor.
Son 30 yılda bu kenti yönettiğini zanneden yerel
yöneticiler ile bu kent adına siyaset yapıp da hiçbir şey kazandırmayanlar,
yarattıkları içi boş, dışı cafcaflı, üretmeden tüketen, işsizler kenti Samsun
ile övünmeyi sürdürsünler..
Ve de, yıllardır bu süreci sorgulamadan seyretmeyi
sürdüren Samsunlular da, uyumaya devam etsinler. Yazık ki, yazık..
AVM ’lere ve market zincirlerine yeni kurallar
getirilmezse, her boyutta ki yerel esnaf yok olarak işsizler kervanına
katılacaktır.
Umarım bir gün bu kötü gidiş durur ve Samsun eski
güçlü günlerine döner. İyi haftalar.
/Sadi SUBAŞI
18.01.2016
http://www.hedefhalk.com/samsunun-artilari-ve-eksileri-ve-avmler-604529yy.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder