Modernizm, Maddi imkânların çoğalması, değerli olanı
fark edememe, derken bütün basit ama güzel alışkanlıklarımızı, geleneğimizi, göreneğimizi
kaybediyoruz. Yerini hiçlik, kaba sabalık, bazen görmemişlik çoğu zaman da
kocaman bir yalnızlık alıyor. Hazin olansa bu durum, çok da umurumuzda olmuyor.
Eski Ramazanlar deyip mesela çocukluğumuza sığınıyoruz arada bir. Sonra sanki
yaşamak istemeyip de yaşamak zorunda kaldığımız bir hayata dönüyoruz.
Gül
suyunu ve mevlit şekerini hiç düşündünüz mü? Artık mevlitlerde yoklar. Basit
bir şeker… Basit bir su… Ama o basitlik içinde Kocaman bir aidiyet
barındırıyordu. Mevlit deyince akla en önce onlar geliyor, hele bir de çocuk
oldun mu 1 paket yerine 2-3 paket geçti mi eline o şekerlerden... Dünyalar senin
oluyordu. Küçücük ve basittiler ama mutlu eden basitlikti. O kokuyu duyunca Cami
İbadet Ölmüş büyüklerimiz geliyordu akla. Şimdi öyle mi? Kutu kutu meyve suları
Kekler, çikolatalar vesaire… Varlık sahiplerimiz yakın zamanda Flash Bellek
dağıtacak olursa cemaate, şaşırmayın. İçecek olarak de enerji içecekleri…
Saygı? Bir büyük insan odaya girince ayağa kalkmak
mesela… Basit ve belki çağdışılık olarak değerlendirilir Ancak o basitlik Toplumsallaşan
çocukta saygı kavramını somutlaştırıyordu. Şimdi öyle mi? Cadde ve sokaklarda
saygısız deyip de kem baktığımız ne kadar çok çocuğumuz çoğaldı farkında
mısınız? Bu küçük Bu basit şeylerin aslında toplumu kurtardığının Doyumsuz ve
sınırsız olmaktan sakındırdığının saygın ve seviyeli bir kişilik
kazandırdığının farkında mısınız? Güzel günlere uyanın. Mutlu uyanıp mutlu
uyuduğunuz günlere efendim Sağlıcakla kalın
/Uğur DEDE
27.07.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder