Çarşamba nev-i şahsına münhasır bir Anadolu
kasabası, ortasından akan ırmak gibidir. Yeşilırmağın azgın akan boz bulanık
suları üzerine kurulan barajlarla dizginlenmeden önce çok canlar almış
şarkılara, türkülere, destanlara konu olmuştur. Üniversite yıllarımda
"ÇARŞAMBALIYIM" dediğimde "vavvv, Teksaslısın" derlerdi bu
nitelemeden egzotik bir haz duyardım, çocukluğumun çarşambasından aklımda kalan
yegâne anılarım her çarşamba günü çarşamba pazar yerinde vuku bulan kan
davaları cinayetleridir.
Az önce ÇTV haber ajansının bir cinayet haberi ile
sarsıldım, aradan geçen 50 yılda değişen üst üste bindirilmiş çirkin plansız
programsız yapılaşma sosyo-kültürel yapıda bir dirhem terakki yok. Yine bir
kahpe cinayet, yine acı, hüzün, gözyaşı, acılı bir kızcağız, babasız kalan bir
bebek. Çarşamba'yı sel götürsün artık, bu kirlenmişliği azgın sel sularından
başka ne temizleyebilir ki?
Uzun yıllar var, bir ÇARŞAMBALI olarak göğsümüzü
kabartacak, onurlanacağımız, gurur duyacağımız bir olay yaşamayalı, Nostaljik
takılan sıla özlemcisi dostlarım, turşu kavurması, gırçan haşlaması ve çifte
yumurtalı pastırmalı pide ile gideriyorlar özlemlerini. Oysa tek bir ortaokulu,
tek bir lisesi olduğu yıllarda onlarca doktor, mühendis, öğretmen, hukukçu
yetiştirmiş bir ilçemizdi çarşamba, herkesin birbirini tanıdığı, sevdiği, saygı
duyduğu bir yaşam alanı idi.
Heyhat… Şimdi tefecisi, faizcisi, kahpe pusularla
işlenen cinayetleri ile bir korku filmi platosuna döndü. Artık Çarşambalıyım
demiyorum soranlara, çünkü utanıyorum, insan doğduğu,büyüdüğü kasabasından
utanır mı? Ben utanıyorum, belki kızacaksınız bana dostlarım ama üzgünüm durum
bundan ibaret.
Şimdi Çarşambada onlarca orta okul, onlarca lise,
hatta bir üniversite oluşturabilecek yüksek okullar var......demek ki neymiş? Öncesi
tasarlanmamış öğretim ile çağdaş insan yetiştirilmiyormuş. Bir güzel bayram
yazısı ile kutlamak istiyordum değerli hemşehrilerimin ramazan bayramını ama
içimde sadece bunları yazmak geldi.
/Cemil BİÇER
15.07.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder