19-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Canik Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirilmiş bulunan “Tarih Boyunca Karadeniz Ticareti ve
Canik (Samsun)“ konulu sempozyumda tarihçilerimizi dinledik. Sempozyum, Karadeniz’le
ilgili fevkalade bir tarih ziyafeti niteliğinde idi! Ancak dinlediklerimiz
,”Tarih Hüccetüllahları değildi.” Dinlediğimiz tarihçilerimizle ilgili
değerlendirmelerimizi şahıslar üzerinden yapmayacağız. Genel bir değerlendirme
yaparak bazı açmazlara işaret etmek istiyoruz.
Her şeyden önce tarihi olayları günümüze
taşıdığımız oranda tarihin anlam kazandığını biliyoruz. Her tarihi olayın, günümüze taşıdığı bir
mesajı vardır. Aksi halde tarihi olaylar geçmişe ait masal olmaktan öteye bir
anlam ifade etmez. Sempozyumda Karadeniz ve Canik (Samsun) ile ilgili tarihi
verilerin bazı konuşmacılar tarafından günümüze taşınamaması ya da taşınmaması
bir eksiklikti. Sempozyumda sunulan her bildirinin Canik’in (Samsun’a) günümüz
ticareti ile ilişkilendirilmesi bir zaruretti.
Herkes bilir ki, tarih boyunca özelde Canik'te
(Samsun) genelde ise Karadeniz
havzasında cereyan edenler günümüzde de cereyan etmektedir. Dün olduğu gibi
bugün de Karadeniz’in karşı yakasına yönelik ihracatın kapısı Samsun’dur.
İlkbahar ve yaz aylarında Mersin’in ve Adana’nın ürünleri Samsun’dan Rusya ve
Ukrayna’ya gönderilmektedir. Sempozyumda sunulan bildirilerin güncellenmiş
verilerle desteklenmesinin zaruretine inanıyoruz.
Bazıları bu zaruretin gereğini yerine getirirken
bazıları da getirmemiştir. Tarihin herhangi bir döneminde meydana gelmiş bir
olayı güncelleştirmeden” salt bir olay olarak” aktarmanın amaca aykırı olduğunu
düşünüyoruz. Canik Sempozyumu’nda bir kez daha gördük ki, geçmişimizi bu güne taşımada tarihçilerimize
büyük görevler düşmektedir.
Tarihimizi bugüne taşıyamayanların da derslerine
biraz daha çalışmalarının gereğine inanıyoruz. Ayrıca tarihçilerimiz,
“kendileri çalıp, kendileri oynamak” istemiyorlarsa; halkımızla bütünleşmeyi
bilmelidirler. Milletimize pratik yararı olmayan tarihin dolapta saklı ilaçtan
farkının olmadığını bilmeliyiz. “Faydasız ilimden Allah’a sığınıldığı” gibi
“faydasız tarihten de tarihçiden de Allah’a sığınırız” diyoruz. Bunun için de
“Sempozyuma dâhil olmayandan soru almayacak” kişilere tavsiyem, bir daha böyle
yerlere gitmemeleridir. Evde ve fakültede duvarlara, buluyorlarsa öğrencilerine
anlatsınlar lütfen… Selam ve Sevgi ile……
23.10.2012
/Mustafa GENÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder