Samsun’da yerleşmiş bir kanı vardır. Samsun’un iki
yakasının bir araya gelmemesinin tek suçlusu, Samsun’da istenen birlikteliğin
sağlanamamış olmasıdır. Bu ortamın sağlanamamasının nedeni olarak da, çoğu
zaman Samsun’un kozmopolit yapısı gösterilir. Ancak durum gerçekten bu kadar
basit midir? Bir de bu pencereden bakalım ve birlikteliğin sağlanamamasının
gözden kaçırılan nedenlerini inceleyelim. Eğer bir kentte birliktelik
sağlanması isteniyorsa, bu zemini hazırlamak ve buna öncülük etmek de
birilerinin görevi olmalıdır. Peki, kimdir bunlar?
Öncelikle kentin Valisi ve Büyükşehir Belediye
Başkanıdır. Çünkü birincisi atanmıştır, devlet adına görev yapar, tüm kurum ve
kuruluşların en üst noktasındadır, hepsinden önemlisi de tarafsız olmak konumundadır.
İkincisi, kentin insanlarının oyuyla seçilmiştir. Hem siyasi gücü vardır, hem
de yönettiği halkın desteğini almıştır. Sonra ki sorumlularda, halkın
sözcülüğünü de yapması gereken sivil toplum kuruluşlarıdır. Samsunumuza
baktığımız da geçmişten günümüze kadar böyle bir organizasyonun öncülüğünü
yapmış bir üst düzey yönetici hatırlıyor musunuz? Zaman zaman bazılarının
önemli girişimlerde bulunmaları nedeni ile sivil toplum kuruluşlarını çokta
suçlayamayız.
Bu tespitleri yaptıktan sonra sıra, bu birlikteliğin
sağlanamamış olmasından en çok kimlerin yakındığına ve en çok kimlerin
eleştirdiğine geliyor.
İşte işin çok çarpıcı ve şaşırtıcı yanı da burada
ortaya çıkıyor. Çünkü yakınanların ve bu eleştirileri yapanların başında bu
ortamı sağlamakla yükümlü olanlar geliyor. Fakat en düşündürücü olanı da, bu
yakınmaların odağında bazı sivil toplum kuruluşlarının bulunmasıdır. Söz buraya
gelince sivil toplum kuruluşları konusuna daha geniş açıdan bakmak gerekir diye
düşünüyorum. Çünkü birlikteliğin sağlanamamasının sorumlusu olarak hep onlar
gösterilmektedir. Oysa, geçmişten günümüze birliktelik adına bir şeyler
yapılmışsa veya en azından bazı girişimler olmuşsa, bunları yapanlarda sivil
toplum kuruluşlarıdır.
Samsun’da birlikteliğin sağlanması yönünde sivil
toplum kuruluşları çok önmeli projeleri gündeme taşımışlardır. Bunların başında
SAM-SEV gelmektedir. “SAMSUN KENT KURULTAYLARI” adıyla oluşturdukları platform
ile Samsunlulara umut ışığı olmuşlardır. Bir gün süren Kurultaylar da, Kentin
sorunları ve çözüm önerileri platformun ortağı 15 sivil toplum kuruluşu
tarafından gündeme getiriliyordu. Kurultayların daimi üyeleri Vali, Büyükşehir
Belediye Başkanı ile Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörünün yerel bazda
değerlendirmelerini yapıyor, Samsun milletvekilleri de gündeme gelen sorunlara
TBMM çatısı altında çözüm arıyorlardı. Yerel bir TV kanalı da kurultayı canlı
olarak yayınlıyordu.
Her yıl eksiklerini giderek bu kurultaylar tam dört
kez yapıldı. Önceleri herşey çok güzel gitti. Ancak ilerleyen yıllarda kentin
eksikleri ve sorunları en üst düzeyde gündeme gelmeye başlayınca, bazı kent
yöneticileri ile siyasetçiler rahatsız olmaya başladılar. Ne acıdır ki,
dördüncüsünün yapılacağı yıl Kent Kurultayları birilerinin telkinleri sonucu,
bu kurultayların başından beri içinde olan bazı sivil toplum kuruluşları
tarafından sabote edildi. İşin çok daha üzücü yanı ise, Samsun’da birlikteliğin
sağlanamamasından yakınanların da bu sivil toplum kuruluşlarının olmasıdır. Sivil
toplum kuruluşlarının en başarılı birlikteliği, Samsun’un başına bela edilen
“Mobil Santrallerin” yapılmasına karşı oluşturulan sivil toplum platformu ve
onun yürütme kurulu olan “Çevre Birlikteliğidir.” Bu platform başını TMMOB’NİN
çektiği Samsun’un en önemli sivil toplum kuruluşlarından oluşmuştu. Uzun bir
mücadeleden sonra birlikteliğin üyesi Samsun Barosu’nun çok başarılı
girişimleri ile bu santrallere Danıştay kararı ile kilit vurulmuştu.
Bir başka önemli birliktelikte Samsun’a verilen bir
hükümet sözünün yerine getirilmeyişi üzerine oluşturulan birliktelikti. Yıl
2004. Tüm Karadeniz Bölgesi illeri teşvik yasasının kapsamına alınırken, sadece
Samsun bu kapsam dışına itilmiş ve Samsun adeta cezalandırılmıştı. Samsunlu
işadamları yatırımlarını komşu illere kaydırmaya mecbur bırakılmıştı. SAM-SEV’İN
öncülüğünde başlatılan ve 81 sivil toplum kuruluşunun katıldığı “Teşvik
Birlikteliği” çok büyük kampanyalar düzenlemiş, Samsun’un neden Teşvik Yasası
kapsamına girmesi gerektiğini verilerle gösteren çok detaylı bir rapor ve
Samsun’un adeta cezalandırılışını sergileyen teşvik haritası hazırlanarak
Samsun Halkına ve tüm yetkililer ile TBMM’nin tüm milletvekillerine teslim
edilmişti. Bu birlikteliğin daha ikinci toplantısında Samsun ticaret dünyasının
düzeninden sorumlu dört sivil toplum kuruluşu birliktelikten ayrılmıştı.
Ayrılma gerekçeleri ise çok çarpıcıydı.
Samsun’un yerel medyasının önemli isimlerinin de
bulunduğu ikinci toplantıda, “Büyüklerimizin desteklemediği bir talebin içinde
olamayız“ Diyorlardı. Kimdi bunlar sorusunun cevabını bulmak için kimlerin son
zamanlarda birliktelik olunamamasından yakındıklarına bakmanız yetecektir. Cevabı,
Devlet Bakanı Nazım Ekren’in Samsun cazibeli kent olacak sözlerini ve
beklentilerini hem de Samsun’da ki bir toplantıda söndürürken, o salonda
bulunma şansı verilen ve ağzını dahi açamayan sivil toplum kuruluşlarında
aramak gerekir. Kısacası, Samsun’da birliktelik oluşturulması adına sivil
toplum kuruluşları hiç olmazsa bu girişimleri yapmışlardır. Başarılı
olamadılarsa, bunun sorumlusu onlar değildir.
Samsun’da gerekli birlikteliğin sağlanamamasını
tartışırken yerel medyanın yaklaşımına da göz atmak gerekir. Yerel medya
özellikle Mobil Santral sorununda çevre birlikteliğine destek vermiş ve sorunu
sürekli gündem de tutarak sorunun çözümlenmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak
gündeme taşımalarına rağmen Samsun’un “Teşvik Yasası” ve “Cazibeli Kentler”
dışında bırakılmaları konusunda çok etkin rol oynadıkları söylenemez. Bu arada,
yerel medyanın en deneyimlisinden en amatörüne kadar kadar köşe yazarlarından
gelen eleştirilere de ayrı bir yer açmak gerekir diye düşünüyorum. Basında sık
sık sivil toplum kuruluşlarının eleştirilişine rastlarsınız ama sivil toplum
kuruluşlarının ne zor şartlar ve baskılar altında çalıştığına değinildiğini
göremezsiniz.
SAM-SEVİN düzenlediği Kent Kurultaylarını sona
erdirme kararını aldığı gün yaptığı basın açıklaması hiç bir köşe yazarımızın
köşesinde yer bulamamıştır. Hiç bir gazeteci tarafından bu olay
sorgulanmamıştır. Hiç bir gazete ve köşe yazarı tarafından neden? Diye
sorgulanmamıştır. Sonuç; Siyaset, sivil toplum kuruluşlarını arka bahçe yapma
sevdasından vaz geçmediği, kendinden olmayanların hiç bir sözüne değer vermeyen
tavrını değiştirmediği sürece, bu olumsuz görüntüyü değiştirmek zor görülmektedir.
Toplumu yönlendirmek ve onların haklarını savunmak sorumluluğunu taşıması
gereken sivil toplum kuruluşlarını yönetenler, kişisel ve siyasi beklentilerini
öne çıkardığı sürece sivil toplum kuruluşlarının bırakın birliktelik sağlamayı,
kendi aralarında dahi bir araya gelmeleri dahi zor gözükmektedir.
Çözüm; Samsun’un ve Samsunlunun çıkarlarının ortak
payda alındığı bir ortamın sağlanması için Sayın Valimiz ve Sayın Büyükşehir
Belediye Başkanımızın her türlü ön yargıyı bir yana iterek bu buluşmaya öncülük
etmeleri gerekmektedir.
İyi haftalar..
/Sadi SUBAŞI
12 Mart 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder